BİR TEPE, BİR İNTİHAR ve İHANET!..
Türk Kurtuluş Savaşı'nın perde gerisinde, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün o eşsiz askerî dehasının yanı sıra, her biri destansı öykülere can veren yüzlerce kahramanın da mücadelesi vardı...
Urfa'dan Antep'e, Maraş'tan İzmir'e, Sakarya'dan Afyon'a kadar Kurtuluş Savaşı'nın her cephesinde Atatürk'ün çizdiği o müthiş stratejinin başarıyla sonuçlanması için, canları pahasına mücadele verdi o kahramanlar...
Urfa'da Onikiler, Antep'te Şahin Bey, Maraş'ta Sütçü İmam, Gördesli Makbule, Satı Çırpan, Şerife Bacı, Nezahet Onbaşı, Yörük Ali ve Kara Fatma onlardan bazılarıydı...
Onların hepsi Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için cepheden cepheye koşmuş, memleketlerinde halkı düşmana karşı örgütlemiş ve emperyalizmin Anadolu topraklarından sökülüp atılması için birer cesaret timsali olarak, ulusun yüreğine altın harflerle nakşolmuşlardı...
Atatürk'ün mücadelesine canları pahasına destek vermiş o kuvvacı ulusal kahramanları Türk halkı unutmadı...
Kimilerinin adı caddelerde, kimilerinin meydanlarda ve kimilerinin de parklarda yaşıyor...
Aynı zamanda hepsinin adı Türk Ulusu'nun yüreğinde bir meşale gibi yanmaya devam ediyor...
Ancak onların hiçbirinin öyküsü cephede canını onuruna ve ulusuna kurban eden Reşat Çiğiltepe kadar kahredici değildi...
Savaşın en ateşli anında, stratejik bir tepeyi Atatürk'e söz verdiği sürede almadığı için canına kıyabilecek kadar görev aşkıyla mücadele eden onurlu bir Türk subayıydı Çiğiltepe...
Peki ne yapmıştı o kahraman asker ve sonraları onun hem adına, hem de bir tepeye sahip çıkmak üzerinden verdiği vatanseverlik dersine nasıl ihanet edilmişti?..
Reşat Çiğiltepe'nin öyküsü...
"Paşalar ve karargahları sabah erkenden Kocatepe'ye gelmişlerdi... Yunan savunma sisteminin adım adım çöküşünü seyrediyorlardı...
Yalnız Çiğiltepe karşısındaki 57. tümen bir türlü ilerleyememişti... Kuşatma kolu ateş yememek için hayli açıktan dolaşınca etkisiz kalmıştı...
Mustafa Kemal Paşa bu tümenin komutanı albay Reşat Bey'i severdi, emrinde çok başarılı hizmetler görmüştü, teşvik etmek için telefon etti;
- Reşat Bey hâlâ hedefinize ulaşamadınız, bir sorun mu var?..
- Yarım saat sonra ulaşacağız efendim, söz veriyorum...
- Peki, size güveniyorum...
Yarım saat dolalı hayli olmuştu, Çiğiltepe düşmemişti... Mustafa Kemal Paşa, Reşat Bey'le konuşmak istedi... Telefona emir subayı üsteğmen Bozkurt Kaplangı çıktı;
- Reşat Bey'i istemiştim...
Bozkurt zorlukla, 'Reşat Bey az önce intihar etti efendim' dedi, 'size bir açıklama bırakmış okuyorum;
'Yarım saat içinde size o mevzii almak için söz verdiğim halde, sözünü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam...'
Üsteğmen, Başkomutan'ın teselli edici sözlerini ağlayarak dinledi..."
Zafer, cumhuriyet, yağma!..
Dönemin padişahlarının beceriksizliği yüzünden 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali Anadolu'nun bağrında bir bağımsızlık mücadelesinin de ateşini yakmıştı...
İşte o özgürlük meşalesi, gelmiş geçmiş en büyük askerî dehalardan biri olan Atatürk'ün elindeydi...
Mîsâk-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için harekete geçen Atatürk'ün 1919-1922 yılları arasında gerçekleşen çok cepheli Kurtuluş Savaşı'ndan galip çıkmak için, Anadolu'nun dört bir yanında verdiği mücadelede, kuvvacı kahramanların çabalarının yanısıra, belki de en çok Reşat Çiğiltepe'nin Zafer'den üç gün önce, 27 Ağustos 1922'deki kahredici ölümü şok yaratmıştı...
Peki; bu ülkeyi son 50 yıldır yönetenler, stratejik bir tepeyi başkomutana söz verdiği sürede alamadığı için canına kıyan Çiğiltepe kadar onurlu-duyarlı davranabildiler mi?.. Ne yazık ki hayır!..
Adnan Menderes iktidarından başlayan siyasi yozlaşma Türkiye'yi emperyalizmin sosyal, siyasal, ekonomik alanda at koşturduğu bir arazi haline getirirken, 1980 sonrası ANAP iktidarıyla başlayan özelleştirme yağması ise Gazi'nin mirasından eser bırakmadı...
AKP ve yabancı işgali...
AKP ise bir talana dönüşen özelleştirme rezaletini zirveye çıkartırken, bugün Türkiye'de yerli malı denen olgu kalmadı, borsa yabancıların eline geçti, Türk markalarının yüzde doksanı ise yabancılara satıldı...
Ve Çiğiltepe'nin, bir tepenin ele geçirilmesi için canı pahasına verdiği mücadeleden utanmayanlar, genç cumhuriyetin fabrikalarını, kurumlarını yok pahasına satarak, başta Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'nın bütün kahramanlarının kemiklerini sızlattılar... Bilseydi Çiğiltepe; bir tepe için canını verdiği ülkenin yıllar sonra yağmalanmaya başlayacağını, acaba ne düşünürdü?..
Evet; bir tepe uğruna can veren Çiğiltepe'nin ardından kurulan cumhuriyetin sadece tepeleri değil, kıyıları, ovaları, yaylaları, ormanları ve fabrikaları artık yabancıların işgali altında...
Ve AKP iktidarı döneminde, o kahramanın adının yazılı olduğu tabelanın 17 Haziran 2020'de, Ankara Mamak'taki bir ortaokulun duvarından sökülmesi de tarihe kapkara harflerle yazıldı...
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 99. yıl dönümü...
Atatürk'ün ve Çiğiltepe'nin adlarını caddelerden, parklardan, okullardan sökenler, Kurtuluş'un kanlı mücadelesi üzerine kurulmuş bir ülkenin kaynaklarını dehşet verici biçimde sömürmeye devam ediyorlar!!!
Muhalefetinden gazetesine, sendikasından derneklerine kadar Atatürk'e ve silah arkadaşlarının anılarına, mirasına sahip çıkmayanları esefle kınıyor, Gazi'yi, tüm silah arkadaşlarını, Çiğiltepe'yi ve Kurtuluş Savaşı'nın bütün kahramanlarını saygıyla anıyor, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı yürekten kutluyorum...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac