BU YOL AÇILIRSA, ARTIK TÜRK DEVLETİ İMKANSIZ!

AKP bu seçimi mutlaka kazanmak zorunda...

Yeni biçimleme, algılatma, hazmettirme mevsimi açıldı vatandaş!..

Ne de olsa seçime şunun şurasında altı ay zaman kaldı.. AKP bu seçimi mutlaka kazanmak zorunda.. O da yetmiyor; iç ve dış destekleri, koltuk değneği vazifesi gören payandaları ile birlikte istediği düzene geçebilmesi için, geçen seçimde aldığı sonuca yakın bir oy potansiyeline erişmek zorunda...

İşte bu nedenle, “kitle imal silahları” dört bir koldan yaylım ateşine başladı bile!.. Bir yandan, “çözüm süreci” nin nasıl da kahramanca, her türlü engele karşın rayında gittiği haberleri pompalanıyor... Muhteremlere inanacak olursak, 2015 Nevruzunda işlem tamam; silahların gömüleceği, tarafların tokalaşacağı, barışın davul zurnayla ilan edileceği tarih işte bu tarih!..

Diğer yandan, Abdullah Öcalan’ın, yanına çağırdığı heyete “tarafların süreci doğru, ciddi ve kararlı halde yürütmesi halinde en fazla 4-5 ay içinde büyük demokratik çözümün sağlanabileceği” mesajını verdiği açıklanıyor... 4-5 ay sonrası hangi tarihe rastlıyor?. Tabii ki Nevruz şenliklerine!.. Ancak orada ufak bir ayrıntı daha var; Apo, mesajının devamında bir de nazik uyarıda bulunuyor:

-Yoksa bölgesel kaos derinleşir, darbe mekaniği sonuç alabilir...

Vay, vay, vay... Şu derin teknik açıklamaya bakın; kaosun derinliği, darbenin mekaniği... Ancak lütfen oraya saplanmayın, çünkü mesaj orada değil, verilen sürede!.. Perdenin arkasında, bizlerin göremediği karanlık mekanlarda sıkı bir “tezgahın” hazırlandığını, sihirli torbadan “şok etkisi” yaratacak yeni oyuncaklar çıka(rtıla)cağını öngörebiliriz...

-Çünkü, sanki farklı açıklamalarmış gibi görünen bu söylemler, aslında aynı hedefi, aynı amacı vurguluyor!..

TÜRK ORDUSUNDA SON VE EN AĞIR DARBE

Peki, ben bu sonuca nerden vardım?..

Uluslararası Kriz Grubu(IGC) isimli düşünce kuruluşunun hazırladığı “Türkiye ve PKK; çözüm sürecini kurtarmak” başlıklı raporundan!.. Ben, biraz paranoyak olduğum için, “düşünce kuruluşu” denildiğinde fena halde ürperirim.. Malum, bizdeki “duygusal” takılan, adına da ne yazık ki “gazeteci” denilen güruh olsun, bir takım siyasetçi, bürokrat ya da bilim adam olsun kılıklı zevat genellikle bu tür “düşünce” kuruluşlarının rahle-i tedrisatından geçmişlerdir...

Neyse, bu IGC denilen “düşünce” kuruluşu da dünyanın sorunlu bölgelerinde yaptığı çalışmalar ve hazırladığı raporlarla ünlü bir kuruluş... İşte bu IGC’nin Türkiye direktörü ise Türkiye’yi epey yakından tanıyan, Türkiye’nin başta karar alma odakları olmak üzere her türden etkin ve de yetkin çevrelerinin pek yakından tanıdığı bir isim. Hazırladıkları “rapor” ise algıları bir baştan diğerine sarsacak, yeniden düzenleyecek ve dahi, ağrılı, sancılı da olsa “hazmettirecek” potansiyelde!.. Örneğin, içerik gerçekten müthiş ama, raporun sonunda yer alan bir önerisi var ki; yeterince güçlü anlatabilmem için, Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’in röportajında kullandığı sözcüklerle aktarmam lazım:

-Türkler, süreç başarılı olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile PKK lideri Öcalan’ın uluslararası bir podyumda ‘Barış ödülünü kabul ederken yan yana durduğu olası bir senaryoyu’ tahayyül etmek zorunda...

Yaa, işte “yeni algı mevsimi” nin bombası bu!. Siz hala,”Apo çıkacak mı, çıkmayacak mı” sorusunun etrafında dolanadurun; el alem adama “barış ödülü” nü bile sıraya koymuş durumda!.. Adam zaten onu da gayet açık bir şekilde kafamıza kakıyor:

-O gün geldiğinde Öcalan’ın durumu zaten çoktan normalleşmiş olacak!..

Daha da vahimi var; Türkiye’yi pek iyi bilen, tanıyan Batılı arkadaş, raporun en can alıcı bölümünü söyleşide, sıradan bir açıklama gibi sokuşturuyor :

-Türk ordusu da yargılanabilir!..

İşte bu!. Ergenekon, Balyoz tertipleriyle iyice hırpaladıkları Türk ordusuna son ve en ağır darbeyi vurmak, Türkleri, bir daha asla ayağa kalkamayacak, başını dik tutamayacak hale getirmek için bundan daha iyi bir yol olamazdı, bulunamazdı!.. Bu yolu açabildikleri takdirde, zaten bir daha, bir Türk devleti olmasının fiziki olarak imkansız olduğunu, çok ama çok iyi biliyorlar... Peki, iktidar farkında mı?. IGC Türkiye Direktörü, bu soruya, her yurtseverin yüreğini dağlayacak bir yanıt veriyor:

-Evet, bence (iktidar) bunu biliyor ama insanlara nasıl söyleyeceğini bilmiyor... Türk kamuoyu bundan haberdar değil...

Rapor uzun, tümünü burada anlatmam olanaksız... Ama siz, 4-5 ay sonra ne olacak sorusunu alın, IGC direktörü arkadaşın “provokatif” açıklamalarının üstüne koyun, Kandil’in artık masaya oturması gerektiği” gibi alıştırılmamız gereken algı metodlarını da üstüne tüy niyetine dikin... O zaman biraz olsun anlamaya başlayacaksınız... En azından 5 ay sonra nerede olacağımızı biraz olsun fark edeceksiniz!..

-Artık meşrebinize göre yorumlarsınız; bu demokratik açılım mıdır yoksa çocuklarınızın geleceğini yok eden, sizleri vatansız kılacak projenin sondan bir evvel ki bölümü müdür?..

İlerde çocuklarınıza anlatırsınız, haliniz kalmışsa!...


https://twitter.com/umit_zileli