7 Haziran seçimleri AKP’ye isyan eden ve muhalefetten de “umut” bekleyen milyonların sorunlarını ne yazık ki çözemedi... Yani ülkeye nefes aldıracak huzur bir türlü gelmedi...
Bu gerginliğe rağmen içte ve dışta öyle olaylar yaşanıyor ki, belli ki huzurun aksine kaos da kapıda...
Geliniz, ülkenin ahval ve şeraitine göz gezdirelim de bazı gafiller belki memleketin nereye sürüklendiğini görmüş olurlar.
Türkiye bir aydır siyasete kilitlenmiş ama devletin yönetilmesi meselesi giderek daha çok çıkmaza gidiyor...
Siyaset ağalarıyla müteahhit kafalı politikacılar ve onların taşeron rantiyeleri ise her fırsatta “koalisyon hükümeti” pazarlığında ancak çabalar nafile... Çünkü ufukta erken seçim var!..
Bu çıkmaza rağmen kimi zavallılar halen bakanlık derdinde, kimi ihale, kimi makam-mevki peşinde kimi de ulufe!.. Bazıları erken seçimde mevziini yitirme kaygısında, bazıları da vekil sırası endişesinde...
Partilerin tepelerindeki telaş ise daha da büyük; CHP seçim hezimetlerini hükümet ortaklığıyla kapatma derdinde... Kılıçdaroğlu’nun “yüzde 60’lık CHP-MHP-HDP bloku” beklentisi de sonuca götürülemiyor...
Meclis başkanlığında satranç oynayan MHP, sonunda AKP ile hükümet kuracağı kesinken herkese rest çekmeye devam ediyor...
HDP ise “seçim olursa barajı aşamayız” endişesiyle, ortaklık konusunda atılacak her adımı can simidi sayıyor... PKK’nın harekat kabiliyeti de onların en büyük dayanağı!..
Peki ya AKP?.. Tüm kargaşaya rağmen AKP nedense rahat görünüyor... Çünkü seçmenin onları yıkmak yerine, “uyarı” yapmakla yetindiğinin farkındalar, erken seçimden güçlü çıkacaklarına inanıyorlar!..
Bu tabloyu çizmemizin nedeni siyaset konusunda ahkam kesmek değil, partiler kendi derdindeyken ülkede neler yaşandığına farklı pencerelerden dikkat çekebilmek...
Sınırda iki devlet!..
Baksanıza, Suriye’deki iç savaş artık Şam’dan çok Türkiye’yi sarsıyor... Şam için “bir koyup üç alma” derdindeki AKP iktidarı öylesine bir çıkmaza girdi ki, Türkiye’nin başına gelmeyen bela da kalmadı...
Sayıları neredeyse 3 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacılar ülke ekonomisine çok büyük bir yük getirmekle kalmadılar, IŞID ve PKK meselesini de kangrene dönüştürdüler...
Çünkü ABD’nin çıkarı uğruna Esad’ın devrilmesi meselesinde taşeron olan Türkiye’nin sınırında iki büyük tehlike giderek büyüyor... Üstelik bu iki tehlikeli güç de şiddeti dayatarak “devlet” kurma peşinde...
IŞİD, “Irak-Şam İslam Devleti”ni kurabilmek için Suriye’de katliam yaparken aynı zamanda Türkiye’den terörist de devşiriyor...
Eski Türk Hizbullahı’nın militanlarından yüzlercesi Suriye topraklarında can verirken, IŞİD Türkiye içinde hücreler kurmaya devam ediyor...
Geçen hafta dikkat çektiğimiz gibi, Kubilay’ın 85 yıl önce başının kesildiği Menemen’de bile IŞİD militanları yakalanabiliyorsa, tehlikeyi artık siz hesaplayın!..
PKK büyük pusuda!..
Peki, asıl mesele bu mu?.. Ne yazık ki değil... Suriye sınırında tahmin edilenden de müthiş bir hareketlilik var... Çünkü ABD ve PKK’nın “koridor” çabası Türkiye’yi diken üstünde tutuyor...
Amaç PKK-PYD kantonlarının birleştirilerek sınırda bir “devlet” kurulması olunca, TSK da müdahale için emir bekliyor...
Türk ordu birlikleri işte bu nedenle bölgeye askeri yığınak yapmaya devam ediyor... Günlerdir hendekler açılıyor, siperler kazılıyor, tanklar sınır tellerinin önünde pusuda bekliyor, uçaklar havadan kontrol halinde...
Doğuda görevli generaller sürekli sınır teftişinde... Paşaların biri gelip, biri gidiyor... Askerde izinler kaldırılmış, ordu teyakkuzda... Namlular Suriye’ye bakıyor... Türkiye “tampon” oluşturmakta kararlı görünüyor...
Yalnızca Suriye’deki karmaşa değil, iç siyasetteki tıkanma da bu askeri devinimi hızlandırıyor... Çünkü partiler hükümet derdindeyken, siyasetteki çözümsüzlük Türkiye’nin yumuşak karnı olarak daha çok açık hedef oluşturuyor...
PKK’nın kaygısı da olası bir siyasi kaostan zarar görmemek!.. Örgüt aylardır Güneydoğu’da renkli afişlerle ve “festival” adı altındaki toplantılarla militan topluyor...
Urfa Valisinin önceki hafta yaptığı, “Urfa’da 3 bin çocuk PKK tarafından dağa kaçırıldı” şeklindeki açıklaması, örgütün “milis” yapılanmasına da büyük ağırlık verdiğine işaret ediyor...
Tam bu sırada örgütün Şırnak-Hakkari kırsalındaki taciz ateşleri ve saldırıları da durmuyor... TSK’nın Dağlıca’daki karargahı günlerdir saldırıya uğruyor...
Militanlar iki gün önce Şırnak’ta özel harekat timlerine kurşun yağdırdı... Dün ise Silvan’da yola yerleştirilen mayının patlaması sonucu şans eseri kimse zarar görmedi...
Kötü sinyaller!..
Anlaşılıyor ki, PKK bir yandan Suriye sınırında mevzi alırken diğer taraftan da olası bir AKP-MHP koalisyonunda “açılım”ın duracağı kaygısıyla, küçük çaplı gerginlikler yaratıyor, içte ve dışta yayılmak için boş durmuyor...
Aydınlık’ın dünkü sayısında yer alan iki önemli haber de Suriye ve seçim çıkmazında pusuya yatan tehlike konusunda ciddi uyarılar içeriyordu;
Örneğin; TSK’nın, PKK’nın elindeki ABD silahlarının belirlenmesi için MİT’ten çalışma yapmasını istemesi ne kadar dikkat çekici ise örgütün 3 yıl sonra yeniden Amanos Dağları’nda 11 ayrı hücre oluşturduğunun ortaya çıkması da terör silahlarının içte ve dışta pusuya yattığını gösteriyor...
Evet; Türkiye, seçim çıkmazını koalisyonla aşma derdindeyken ülkenin içinde ve dışında büyüyen tehdit kaos yaratma yolunda hızla ilerliyor... Kimin umurunda acaba?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac