CHP'ye "KİM" ZARAR VERİYOR?..
24 Haziran seçim sonuçları en çok CHP'yi sarstı... Şimdi iki cephe "kurultay"ı tartışıyor; "CHP zarar görüyor" diyenler ve "CHP'yi zarardan kurtaracağız" diye çabalayanlar!..
CHP Genel Merkezi yöneticileri kurultay isteyen delegelere ve vekillere yanıt verirken, ısrarla "CHP zarar görmesin" gerekçesine dayandılar...
Dün de bir grup il başkanı Ankara'da kurultaya karşı bir deklarasyon yayınlarken aynı gerekçeye sığındılar; "CHP zarar görmesin..."
Doğru, cumhuriyet elden giderken, "cumhuriyeti kuran parti" artık zarar görmesin... Ancak bu savunmanın kendini çürüten dayanakları var ki, CHP'de kurultay isteyenleri haklı çıkartıyor...
Velhasıl kimse kendini kandırmasın; Son 8 yılda 9 seçim yenilgisi yaşanması CHP'ye yeterince zarar vermedi mi?..
Tabanın tanımadığı çok sayıda ismin yönetici ya da vekil yapılması, örgütten gelen isimlerin dışlandığı iddiaları ana muhalefette yeterince zarara yol açmadı mı?..
FETÖ'cü zenginlerin tek tek salıverildiği bir ortamda, CHP'nin Enis Berberoğlu'nu cezaevinden çıkartamayacak kadar etkisiz kalması partiyi yeterince yıpratmadı mı?..
AKP'yi sarsması beklenen Man Adası skandalıyla muhalefet boşu boşuna kendini tahrip etmedi mi?..
Ve 24 Haziran'da ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yüzde 31 oy oranına ulaşırken, CHP'nin yüzde 22'lere düşmesi partide yaşanan erozyonu yeterince anlatamadı mı?..
Güçlü bir CHP, hele de cumhuriyetin adeta taarruz altında olduğu şu dönemde Türkiye'ye çok ama çok lazım...
O halde, "imza" tartışmaları üzerinden gerginlik yaratılacağına, her şeyin konuşulacağı, çözüm üretileceği ve ana muhalefetin tavandan-tabana "güç"leneceği bir kurultayı toplayarak "zarar"dan bir an önce dönülmesi gerekmiyor mu?.. En mantıklısı bu değil mi?..
***
"Cemaat"ten teröre!..
Ne kadar da masum bir sözcük değil mi "cemaat?.." Adıyla-icraatıyla çelişirken, aslında gözden de kaçırılabilen bir sözcük değil mi?..
Bilmeyen de, yalnızca bir "grup" insanın sıradan amaçlar uğruna toplanması sanabilir bu sözcüğün anlamını!..
Ya da genel tanımlamada olduğu gibi, topluluğu da ifade eden bu sözcük yalnızca "cami cemaati" diye anlaşılabilir...
Oysa Orta Doğu'da "cemaat" sözcüğünün ulaştığı vahim ortamı, sarsıcı gidişatı, kanlı zirveyi ve en önemlisi de ürkütücü sonuçları çok iyi bilir işin uzmanları...
Her ne kadar "cemaat" sözcüğüne ısrarla masumiyet yüklenmeye çalışılsa da, masumiyetten çıktığı alanlar da vardır ki, yapılanlara bakıldığında sonuçlarının hiç de masum olmadığı kolaylıkla anlaşılır...
Hiç kuşkunuz olmasın; İhvan-ı Müslümin de bir cemaatti... Yani insanların dini sohbetler de yaptığı bir cemaat!!!
Hani şu El Ezher'de temelleri atılan ve Mısır'da adım adım iktidara gelen şeriatçı örgüt var ya, işte o "cemaat!!!"
Kahire'ye gittiğimde örgütün lideriyle görüştüğüm mekan kenar mahallede, iki katlı, derme çatma bir binadan ibaretti ki, doğrusu çok şaşırmıştım...
Düşünün ki, o görüşmeden 7 sene sonra devletin tepesindeydi Müslüman Kardeşler... Ta ki Mısır'daki Mursi darbesine kadar...
Peki; Orta Doğu'dan sonra dehşet verici eylemlerle Avrupa kentlerini ve Türkiye'yi kan gölüne çeviren Usame Bin Ladin'in "cemaat"i önce El Kaide'ye sonra da Suriye'de vahşetlere imza atan ve Müslümanları katletmekten ileri gidemeyen IŞİD'e dönüşmedi mi?..
Ve "cemaat" olarak yola çıktıktan sonra kaç muhalif cemaati ortadan kaldırdı o örgüt, kaç cami cemaatini bombaladı ve kaç cemaat liderini Irak ve Suriye sokaklarında infaz etti acaba?..
Neredeydi acaba Ladin'in cemaatindeki o sinsi masumiyet?..
Hiç kuşkunuz olmasın; Orta Doğu'da ya da Afrika'da, "cemaat"ten "örgüt"e dönüşen dinci yapıların ulaştığı zirve; intihar saldırıları, toplu katliamlar, işgaller ve vahşete varan eylemlerden başka bir şey ifade etmedi...
Müslümanlar içinde oluşturulan "cemaat"ler yıllar sonra silahlanarak bizzat Müslümanları da vurdu ki, kanıtları toplu mezarlara dönüşen Libya, Irak ve Suriye'deki şehir enkazlarında çığlık atmaktadır!..
***
Hizbullah'ın kaygısı!!!
Velhasıl "cemaat" sözcüğü bizzat cemaat yapılanmaları tarafından masumiyetinden uzaklaştırılmış, ona siyasal hatta örgütsel bir kimlik kazandırılmıştır ki, bunun en acı sonuçlarını ne yazık ki Türkiye yaşamıştır... Hem de "darbe" girişimine kadar uzanan bir sinsi süreçte...
Peki; "cemaat" denilince Türkiye'de ne geliyor akıllara acaba?.. Şu "tecavüz"le gündeme gelen "cemaat" yurtlarını mı anımsıyoruz yalnızca?..
Milleti defalarca, üstelik jet hızıyla dolandırmasına rağmen kimi cemaatlerin halen peşinden gitmeye devam ettiği cüppeli ve sarıklılara ne demeli?..
Masum Müslümanlara peygamberin da adını kullanarak terlik, misvak ya da sözde "yanmayan kefen" satan cemaatlere nasıl bakılmalı ki?..
En vahimi de, başbakanlardan bürokratlara kadar herkesin uzun yıllar "cemaat" diye masumiyet yüklediği ve "hizmet" ehli gibi desteklediği Fethullahçılardan ders alınmadı mı?..
Hani adları bir anda "cemaat"ten FETÖ'ye, yani "hizmet"ten "terör örgütü"ne dönüşenlerin nereden nereye geldiği analiz edilebildi mi?..
Ya da "maşallah" nidalarıyla göz boyayan ve "cemaat"in toplandığı karargahta 70'ten fazla tabanca, uzun namlulu silahlar ve binlerce mermi çıkan "Adnan Hocacılar" yeterli şoku yaratamadı mı?..
Peki, "cemaat" adı altındaki terör yuvalarına operasyon düzenlenmesine karşı çıkan Hizbullahçılar neyin peşinde?..
Hizbullah örgütünün yayın organında yazanların, "cemaatlere ve tarikatlara müdahale etme" diye AKP'ye açıktan "akıllı ol" resti çekmesinin ardındaki asıl kaygı nedir acaba?..
Evet; tecavüz yurtları, FETÖ dehşeti, Adnancılar vakası ve son yıllarda şaibeden kurtulamayan "cemaat" kılığındaki onlarca örgütsel yapının yolaçtığı vahim sonuçlara rağmen halen tarikatçılığı savunanlara akıl sır ermiyor...
Hele bu savunmaları; adları "Hizbullah cemaati"yken "mezar ev" dehşetiyle "Hizbulkontra"ya da çıkanların kalemşorları yapmıyor mu, pes doğrusu!!!
Asıl soru şudur; tarikat-cemaat kılığındaki yozlaşmış yapılar Müslümanlara zarar verirken ve İslam'ı yozlaştırırken aslında kim "akıllı ol"malı acaba...
Atatürk bu soruya 1925'te, "tekke ve zaviye"leri kapatarak yanıt vermişti de, nerede bunu anlayacak akıl, neredeeee?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac