DEVLETİN BAĞRINA SIĞINAN TEHDİT!..

Suriye'de savaşın o kanlı sahneleri yok artık... Sokaklarda insanların başlarını-ellerini-kollarını kesenler, "Alevi misin- Sünni misin" sorusunun ardından gençlere kurşun yağdıranlar, bombalı araçları camilerin bile içerisine sürenler, toplu katliam yapanlar ve ülkeyi kan gölüne çevirenler ortalıkta pek görünmüyor...

Emperyalist şiddetin kiralık katillerinin bir bölümü El Kaide-IŞİD ve benzeri saflarda Suriye rejimi ve Türkiye ile savaşırken bertaraf edildi... Bir kesimi çevre ülkelere kaçarken, bir bölümü de yer altına çekilmiş olmalı!..

Çünkü sözde din adına katliam yaparken Müslümanları hedef alan kiralık terörün şiddeti Avrupa ülkelerine de yansıyınca, "böl-parçala- yönet" stratejisi ile Orta Doğu ülkelerinde sahte "Arap Baharı" tezgahları kuranlar ürkmüş olmalıydı...

Müslümanları ve Müslüman ülkeleri yerle bir etmek için sahaya sürülenler bu yüzden de geri çekilmiş gibi...

Velhasıl tuhaf bir suskunluk da var Irak'ta, Libya'da ve özellikle 2011 yılından 2021 yılına kadar kan gölüne dönüşen yanıbaşımızdaki Suriye'de...

Radikal dinci şiddetin yanı sıra, bölücü terör örgütü PKK'nın da gizemli bir sessizliğe büründüğü Suriye'de, terör pusuya mı yattı, takiyeyle mi geri çekildi, yoksa emperyalizmin bir başka yeni planı için, bir yerlerde eğitiliyor mu henüz netleşmedi!..

Ancak iç savaş adı altındaki kışkırtmacılığın özellikle ülkemize yönelik yansımaları sadece terörden ibaret değil...

Suriye iç savaşında Türkiye'ye en az 4 milyon insanın kaçtığı tahmin ediliyor...

Bu kadar büyük bir kitlenin içerisinde sadece canlarını kurtarmak için sınır tellerine koşan kadınlar- çocuklar- yaşlılar yoktu...

Ülkelerini savunmaktan kaçınan askerlik çağındaki yüzbinlerce genç de Türkiye'ye kaçarak, aslında ulusların kendi kaderlerini tayin etmesine yönelik o vatansever direnişe de ihanet etmiş oldular...

Göç eden kaos büyüyor...

"Kurt puslu havayı sever" derler ya; karanlığın ve kanın aynı anda şiddet unsurlarına dönüştüğü coğrafyalarda, Suriye'den Türkiye'ye sadece masum çocuklar- yaşlılar- kadınlar değil, ülkelerini savunmaktan aciz gençlerin arasında savaş kışkırtıcılığında taşeron olarak kullanılan bölücü-dinci örgütlerin uzantıları da kaçtı...

İç savaşın yoğunlaştığı 2011- 2015 yılları arasında sadece Reyhanlı'daki sınır kapısında bomba yüklü araçların infilakı değil, Hatay'ın köylerinde bomba üreten teröristlerin yol açtığı patlamalar da çok can aldı...

İşte o kaosun arasında El Kaide ve IŞİD'in bombacıları, cellatları, kendilerine komutan diyen üst düzey yöneticileri ve Suriye'de binlerce kişinin ölümünden sorumlu tutulan teröristleri de ülkemizde pusuya yatmak için fırsat buldu...

Son yıllarda Urfa- Adana-Antep-Bursa- Konya- İstanbul ve hatta Ankara'nın göbeğindeki adam kaçırma- işkence- suikast ve patlayıcı sevkiyatında başrolde olanların çoğu Suriye'den sızan teröristlerdi...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamalarda da, Doğu kentlerinden metropollere patlayıcı sevk etmeye çalışan grupların içerisinde sığınmacı adı altında Türkiye'ye kaçan teröristlerin olduğu anlaşılmıştı...

Son üç yıl içerisinde Diyarbakır, Mardin, Urfa, Antep, İstanbul ve Ankara'da, IŞİD- El Kaide ve benzeri örgütler adına silah ve patlayıcı sevkettikleri belirlenen 200'den fazla militan yakalandı, tonlarca da patlayıcı ele geçirildi...

Peki, Suriye iç savaşı sırasında Türkiye'ye kaçan en az 4 milyon Suriyeli'nin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "sınırın diğer tarafında da 4 milyon insana bakıyoruz" dediği Suriyeli gruplar arasından sadece terör unsurları mı sızıyor?.. Ne yazık ki değil...

Terör, uyuşturucu, mafya!..

Örgütsel bağlantıları, ilişkileri, hatta çoğunun adları bile net olarak bilinmeyen ve  "sığınmacı" adı altında Türkiye'ye sızan Suriyeliler arasında, kendi ülkelerinde suça karışmış kaç yüzbin şüpheli olduğu da bilinmiyor...

Aralarında kaç cezaevi kaçkını, kaç katil, kaç uyuşturucu kaçakçısı, kaç soygun, taciz- tecavüz suçlusu olduğunu gösteren resmi bir veri de yok...

İşte bu kuşkuların ne kadar haklı olduğunu gösteren olaylar artarken; Irak- Suriye- Libya- Afganistan ve benzeri ülkelerden Türkiye'ye gelenlerin işledikleri suçlar arasında ürkütücü örnekler var...

Uyuşturucu ticareti, taciz- tecavüz, cinayet, adam yaralama, soygun, yağma, tehdit, adam kaçırma gibi yüzlerce suça da bulaşmış sığınmacı adı altındaki gruplar...

Son 15 gün içerisinde sığınmacıların karıştıkları suçlara bakıldığında, (11 yılda en az 750 bin çocuk dünyaya getiren) en az 200 bini vatandaşlığa, 100 binden fazlası ücretsiz olarak üniversitelere ve 5 binden fazlası da doktor- öğretmen adı altında kamuya alınan sığınmacılar arasındaki tehdidin iyice büyüdüğü görülüyor...

Konu sadece pompalı tüfeğin Suriyeliler arasında da furyaya dönüşmesi değil...

Daha üç gün önce Adana- Yüreğir'de PKK üyesi 1 Suriyeli yakalandı...

4 gün önce Kayseri'de düzenlenen operasyonda, IŞİD üyesi 4 Suriyeli gözaltına alınırken,

Sakarya'da IŞİD'in Irak uyruklu sözde komutanı yakalandı...

Nevşehir'de birkaç gün önce Afgan uyruklu uyuşturucu taciri yakalanırken,

Antalya Kepez'de, Suriyelilerin yaşadığı bir eve düzenlenen operasyonda, piyasa değer 100 bin lira olan uyuşturucu madde ele geçirildi...

Adana'da dün polisin bir eve düzenlediği operasyonda ise 29 bin uyuşturucu hap ele geçirilirken, Suriye uyruklu Halid el-Muhammed Ali tutuklandı.

Peki; önceki gün yaşan dehşet verici iki olaya ne demeli?..

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, "Sınırdan geçen bir grup Afgan, bölgede devriye gezen askerler tarafından durdurulmak istendiğinde, bir askerimiz bir Afgan tarafından bacağından bıçaklanmış. Bacağından askerimizi bıçaklayan Afgan kurusıkı tabanca ile askere ateş etmiş, daha sonra tekrar İran'a kaçmış" diyerek suç pervasızlığının büyüdüğüne dikkat çekmiş...

Antalya şehir merkezinden önceki gün medyaya yansıyan kan dondurucu görüntüler ise infial uyandırdı...

Çünkü Hurma mahallesinde, Suriyeli iki grup, kamyonet kasasında birbiriyle silahlı çatışmaya girmiş...

Evet; Suriye Dernekler  Platfornu, Göç İdaresi'nin son günlerde 200 bin sığınmacının kimliğini iptal ettiğini iddia etse de,

Aksoy Araştırma'nın son anketine göre, Türk halkının yüzde 91'i Suriyelilerin geri gönderilmesini istiyormuş...

Sözün özü nettir;

Suriye iç savaşı Türk ekonomisine en az 80 milyar dolarlık darbe vururken ve sığınmacılar, başta istihdam olmak üzere sosyo ekonomik sıkıntıları kangrenleştirirken, devletin bağrına sığınan şiddet- terör ve tehdit (artan "asayiş" olayları) ile birlikte, büyük bir "milli güvenlik tehlikesi"ni haber veriyor... Aman dikkat!!!

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac