DİPLOMA, ŞIRACI, BOZACI...
29 Ekim Pazar günü ‘İstanbul Yüksek Ticaret ve Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mezunlar Derneği’ tarafından düzenlenen ‘Cumhuriyet Bayramı Özel Programı’na katıldık. Özenle hazırlanmış programın ilk bölümü ‘Cumhuriyet Kazanımları ve Günümüz Türkiyesi’ konulu söyleşi olup konuşmacılar eşim Gülgûn Feyman Budak ve yazar Orhan Karaveli idi. Her ikisi de gerçekten çok güzel konuşmalar yaparak sayısı 100’ü aşan izleyicinin gönlünü fethettiler.
Gerek ‘Cumhuriyet Kazanımlarımız’a vermiş oldukları önem ve değer, gerekse konukseverliklerinden ötürü iktisatçı dostlarımıza içten teşekkür ederiz.
Konuşmalar bittikten sonra oturum yöneticisi tarafından katkılar ve yorumlar için salonu dolduran her biri birbirinden değerli iktisatçı, akademisyen ve aydın konuğa söz verildi. Sözler tamamlanıp oturum kapanmak üzere iken ben son bir söz alarak konuşmacılara değil ama neredeyse tamamı iktisatçı olan izleyicilere bir soru yönelttim. İşte bu soru da bu yazımın konusu oldu.
Sorumu şöyle sordum;
“Bu kadar iktisatçıyı ölsem bir daha bir arada bulamam. Eğer bu soruyu da şu anda sormazsam hayat boyu pişmanlık duyacağım. Acaba aranızda 1953, 1954, 1955 tarihlerinde doğmuş olup da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mezun olduğunu iddia ettiği üniversiteden sınıf arkadaşı olan var mıdır?”
Sorum üzerine salondan kıpırtı, tebessüm, tebessümü aşan hafif sesli gülümseme ve söz almadan oturdukları yerden yapılan “evet mezun olduğu söyleniyor”, “evet evet mezun olmuş” falan gibi seslendirilmiş yorumlar işittim.
Benden hemen sonra söz alan bir eski bakan ise kendince duruma aşağı yukarı şöyle açıklık getirdi. “Bu söylentiler aslında iyi şeyler değildir. Direkt olarak o şahsa yaramaktadır. Mezundur ve sınıf arkadaşları da vardır. Hatta bir tanesi şu anda üniversitenin rektörlüğünü yapmaktadır. Bu söylentiler karşısında cumhurbaşkanı aslında kasıtlı olarak suskunluğu seçmektedir. Zira çok sıkıştırılırsa elinde mutlaka belgeleri vardır ve ortaya çıkaracaktır, kozunu o zamana saklamaktadır… vs”
Daha fazla polemikle salonu sıkmamak adına tekrar söz almadım ve bu konuşmalarla söyleşi faslı tamamlanmış oldu. Salonda garsonlar tarafından programın ikinci kısmı olan ‘yemekli masa düzeni’ne geçilirken verilen yarım saatlik arada ben bu eski bakan da dahil olmak üzere bir çok birbirinden değerli iktisatçı profesör ve konukla rahatça konuşarak fikrî tartışma ortamı bulabildim.
Konuştuğum herkes ‘bana ilginç gelen’ bir şekilde Cumhurbaşkanı’nı koruma içgüdüsüyle hareket ediyordu. Herkes, eski bakan dahil, “okula girmiş olduğunu biliyoruz ama mezuniyeti konusunda kesin bir bilgimiz yok” ifadesini kullanıyordu. Bu ifade üzerine ‘okula girmiş diyorsunuz, peki siz kendisini ya da bir sınıf arkadaşını okulda gördünüz mü, tanıdınız mı?” diye sorduğumda da hepsinden neredeyse söz birliği etmişçesine “hayır ben görmedim ama arkadaşım ‘bilmem kim’in arkadaşının gördüğünü söylüyorlar, ben de o arkadaşım olan ‘bilmem kim’e çok güvenirim” yanıtını aldım.
Özellikle son birkaç yıldır okulun tarihçesi, 2 yıllık mı yoksa 4 yıllık mı olduğu, ne zaman hangi üniversiteye bağlandığı gibi teknik birçok soru defalarca sorulup yanıtlandığı ve yeterince tartışıldığı için işin bu bölümü hakkında yazarak işi uzatmak istemiyorum.
Aslında benim sorularım çok basitti; “gerçekten cumhurbaşkanı bu yüksekokula kaydolmuş muydu?”, “gerçekten bu yüksekokulu bitirerek diploma almayı hak etmiş miydi?”, “gerçekten cumhurbaşkanının ulaşabileceğimiz, elimizle tutabileceğimiz, hayalî olmayan gerçek bir sınıf arkadaşı var mıydı?”, “eğer cumhurbaşkanının böyle bir sınıf arkadaşı vardı ise bu şahıs neden hiç ortaya çıkmamaktaydı, neden ‘ben cumhurbaşkanının okul arkadaşıyım, sınıf arkadaşıyım’ diye hava atmamaktaydı?”, “neden hiç kimsenin veya cumhurbaşkanının paylaşacak bir okul resmi yoktu?”
Şimdi diyeceksiniz ki; “Rafael Sadi’nin odatv.com’da bu konuyla ilgili olarak 02.06.2016 tarihinde “Bu zamana kadar sustum ama artık sınıf arkadaşım Erdoğan hakkında konuşma zamanı” başlıklı ve 07.06.2016 tarihinde de “Erdoğan'ın sınıf arkadaşı belgeleri paylaştı” başlıklı yazıları yayımlandı, sen bunları okudun mu?” Evet okudum ve lütfen siz de okuyun bakalım ufacık bile olsa bir kanıt ve inandırıcılık bulabilecek misiniz?
Belki de diyeceksiniz ki “Marmara Üniversitesi rektörü ‘ben cumhurbaşkanının sınıf arkadaşıyım’ diyormuş. Hatta bu konuda bir de kamuoyuna duyuru yayımlamış”, TIKLAYIN ve okuyun onu da lütfen. Aklınıza "şıracı ile bozacının hikayesi" gelecek mi, gelmeyecek mi bakalım?!.
Biliyorum bugünlerin gündemi değil ama ne yazık ki ben bu kadar iktisatçıyı bir arada ancak dün bulabildim ve sorularımı sorabildim. Sormasam olmazdı ve yanıtlardan katiyen tatmin olmadığımı da ifade ederek bu konudaki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Saygılarımla…
https://twitter.com/drtayfunbudak
https://www.facebook.com/tayfun.budak.790