ENGELLER AŞMAK İÇİNDİR
Ernest Hemingwey'in güzel bir sözü vardır. "Nelere sahip olmadığını düşünerek zaman yitirme; sahip olduklarınla neler yapabileceğini düşün..." der.
Engelliler Günü, Mart 1993’yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu bildirisiyle ilan edilerek; tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve diğer insanlarla eşit ölçüde haklara, sahip olabilmeleri amacıyla saptanmış bir gündür. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü özel bir gündür. Şapkamızı önümüze koyup ülke engellilerinin yaşamını kolaylaştıracak önlemler alma günüdür.
OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i Engelli Bireylerden oluşuyor. Dünyada 1 milyar, Türkiye'de "2020'nin Temmuz Ayında Ulusal Engelli Veri Tabanında Kayıtlı ve Engelli Sayısı 2 milyon 530 bin 376" olarak belirtilmiş. Resmi olmayan rakamlara göre %13 yani 9 milyon kadar olduğu söyleniyor. Bunların %27’si 0-21 yaş, %36’sı 22-49 yaş, %37’siyse 50-64 yaş aralığındalar. % 10’u, süregelen hastalığı olanlar, % 3’ü ortopedik, görme, işitme, dil, konuşma ile zihinsel engelliler oluştururken; bağımsız hareket etmesi kısıtlı zihinsel engelliler ise günlük aktivitelerini yerine getirirken iş yerinin fiziki şartlarından en fazla rahatsızlık duyanlar oluyor.
Bugüne kadar, yapılan tüm çalışmalara rağmen, engelli bireylerin yüzde 70’inin yaşadığı çevrede engeline bağlı düzenlemelerin eksik olduğu görülüyor.
Engeller aşmak içindir başlığıyla girdiğim yazımda Christy Brown'un hayat hikayesini hatırlayalım, istedim. Christy Brown beyin felçli doğar. Anne bebeğinin eksik yanlarını fark ettiğinde, doktora koşarlar. Muayene sonucu doktorlar, zihinsel özürlü olduğu konusunda birleşirler. Babası bir tıp doktoru olan Clarence Edmond Hemingway, annesi ise eski bir müzisyen olan Grace Hall Hemingway'dir.
Bebek bir yaşına geldiğinde doktorların ortak kararı, hiçbir çare olmadığı yönündedir. Anne bunu asla kabullenmez. Aile özürlü çocuğundan utanmaz. O’nu saklamaz ve diğer çocuklarından ayrı tutmaz. Christy Brown on yaşına geldiğinde, yürüyemeyen, konuşamayan kendi başına yaşamını sürdüremeyen bir çocuktur. Kendi başına, yiyemez, giyinip soyunamaz. Kardeşleri gibi konuşup, oynayamaz ve tabi bu durumda okula da gidemez. Aciz olduğunu, diğer çocuklardan eksik olduğunu görür ama nedenini anlayamaz.
Bir gün kız kardeşinin yazı tahtasına yazdığı yazılar, Christy’nin dikkatini çeker. Sol ayağıyla tebeşiri kavrayıp, tahtaya bir şeyler karalamaya başlar. Anne ve ev halkı sevinç içindedir. Grace Hall büyük bir sabırla zaman içinde oğluna harflerin yazılışını öğretir. Christy artık kendini ifade edebilecektir ve öğrendiği ve tahtaya yazdığı ilk kelime A-N-N-E dir.
Ayaklarını eliymiş gibi kullanır, çorap ve ayakkabı giymez; ısrar edilirse huysuzlanıp, çıkarıp atar. Sallanan bir kafa, eğri büğrü titreyen, neye benzediği bile belli olmayan eller; Christy Brown aynadaki görüntüsünden, sarkan ağzından nefret etmektedir. Saklanmak, kimselere görünmemek ister. Annesine inancı O’nun en büyük desteği olur. O’nun azmi, Christy’ye güven verir. Şevkati sonsuzdur. Christy okumayı ve yazmayı öğrenir. Resim yapar. Ve sonunda sol ayağıyla daktiloda yazmaya başlar. Bütün yüreği ve azmiyle bir şeyler olmayı arzular. Ve yapar. O artık İrlanda Edebiyatı yazarlarından biri, Christy Brown'dur.
Anne Grace Hall Hemingway, Christy Brown'a bir yaşam hediye etmiştir. Engeli tanımamıştır. Çözüme odaklanarak, oğluna inanmış, bıkmamış, tüm çaresizliklere karşı umudunu kaybetmemiş, O’nu motive etmiş, yaşamını ona adamıştır.
Brown’un yazdığı ilk romanı ''Günlerin İçinden'' olur. Ardından''Parlak Meslek- Yaz Üzerinde Gölge-Vahşi Zambaklar'' isimli kitaplarını yazar. Şiirleri de kitap haline getirilir.
"Sol ayağım" kitabının film olmasıyla ünlenip, tüm engelleri aşar. Kendiyle benzer sorunları yaşayanlara, yaşamıyla son derece güzel bir örnek olur.
Umut Evleri, Bakım Evleri, İnsan Hakları kavramı içinde değerlendirilmesi gereken engellilerimiz için umut veren gelişmelerdir. Eşit hizmet almak her engellinin insani hakkıdır.
Mavi Kapak Kampanyası, Tekerlekli İskemle bekleyen engelliler için oluşturulması anlamlı bir projedir de, yeterli midir? Ülkemizde hükümetimizin engellilere ayırdığı bütçe, yetersizdir. Günün yaşam şartlarına uygun olarak, engelli ve engelli ailelerine bağlanan aylıklar, yapılan yardımlar, ücretsiz eğitim ve sağlık destekleri ve çalışabilecek durumda olanlara ayrılan kontenjanlarda; acil, sürdürülebilen iyileştirme şarttır.
Engeli engellemek gücüne sahip olanlara saygılarımla...