SONBAHAR’a MERHABA!

Siz yapar mısınız? Kulağım radyoda, gözüm kitabımın satırlarında; bu durum benim keyif duraklarımdan biridir. Hele ki Sonbahar adım adım yaklaşırken,  hafif müzik eşliğinde okumak benim için  ömre bedeldir.

Sabah kalktığımda ilk işim kardeşimin hediyesi minik radyomu açmak oluyor. Nostaljik parçalar, 70ler 80ler, İtalyanca şarkılar favorilerim.  Müzik ve kallavi fincanda Türk kahvesi uyku mahmurluğumu bir çırpıda keyifle, gülümseyerek üzerimden sıyırmaya bire bir geliyor. Melodiler eşliğinde hayatın yaşamaya değer olduğunu duyumsayarak güne başlamayı seviyorum.  Gün ışıyınca gözümü açmak gibi bir alışkanlığım var. Fazlasına zaten yaramaz kedim Çiko izin vermiyor.

Gece uykum kaçtığında da elim hemen baş ucumdaki radyoma uzanıyor. Her derde deva müzik okuduğum satırlara eşlik ediyor. Nağmeler, lavanta kokulu parfüm sıkılmışçasına odamın loş ışığına karışıyor. Beni benden alıp, geçmişin aşk kokan hülyalı zaman dilimine ışınlarken, uykunun içinde kayboluyorum.

Elimde ilginç üç kitap var. "Sevgi Bağı" "Romantika" ve "Aslında Ayrılık Da Yoktur".

Gwen Cooper Sevgi Bağı ‘n da, cesur ve kararlı kedi olan Homeros’un kimi zaman neşelendirecek; kimi zaman hüzünlendirecek, maceralı hikayesini anlatıyor. Sıra dışı bir kedinin, sevgiyle harmanlanmış hayat hikayesini okurken çok etkilendim.  Kitabın arka yüzünde Dr. Louise Murray’ın notu var.‘’Homeros’un bu akıllara durgunluk veren mücadelesi ve azmi herkesin yüreğine taht kuracak ve aynı zamanda hayata dair çok şey öğretecek’’ Diyor.  Kör ama neşesinden hiç bir şey kaybetmemiş Homeros;  azmi, cesareti, sevgisiyle yaşayıp giderken, sahibi ondan ders çıkararak olgunlaşıyor.  Kediciğin enerjisi insanı hayret duygusuna esir kılıyor.

Cooper’un "Homeros’tan öğrendiğim bir başka şey de şuydu: Bazen hayatta güzel şeylere ulaşabilmek için körlemesine sıçramalar yapmak zorundaydınız." dediği cümleye takıldım. Homeros kör ama yaşamı kaç tane sıradan hayata bedel acaba? Diye kendimi sorgular oldum. Homeros’un hikayesi bir kedi hikayesi olmaktan çok insanları da kapsayan bir yaşam hikayesi.

"Karanlık ışığa boyun eğdiğinde koşulsuz sevgi doğar" dan yola çıkıyor Seda Diker. Okuyucuyu "Aslında Ayrılık Da Yoktur"da  gerçek aşkın mucizevi yolculuğuna çıkarıyor. Kitabı aldığımda, aynı yazarın öncesinde "Aslında Giden Erkek Yoktur" isimli eserinin bir devamı olduğunun farkında değildim. Önce onu okumak gerekir diye hayıflandımsa da, ilerleyen sayfalarda iki kitabın birbirini takip ettiğini ama anlam düzeyinde birbirinden ayrı olduklarını anlayarak rahatladım.

Gerçek aşkın tanımını arıyorsanız  bu roman size göre olabilir. Yazar kitapta gerçek aşkın yolculuğuna çıkmış yaşanmış  gerçek bir kadının öyküsünü anlatıyor. İlginç olan her bölümün sonunda  o bölümün kritik edilerek  çözüme, doğru davranışlara ulaşmanın hedeflenmiş olması… Bunca yıldır, bastırılmış korkularla doldurulmuş bilinçaltıyla donanımlı, kadın ve erkekler için sarsıcı bir kurgu yakalanmış. İlişkilerde kafası karışık  bir toplum olarak "İşin doğrusu nedir?" sorularına odaklanan, kadın ve erkek okurların haz alarak okuyup, kendilerini geliştirebilecekleri  kitap sürükleyen sayfalarıyla okumaya değer.  Güven, huzur, uyum, sevgi, güzellik ve işte karşınızda bilimsel ve duygusal gerçek.

Turgut Özakman’ın "Romantika"sında "Sakın aşk romanı yayınlama!" diyen kişiye roman kahramanı"… kafanızı bere askısı olarak kullanmana üzülüyorum. Düşünebilsen, hayvanda bulunan cinsel dürtüyle insana özgü bir olgu olan aşkı birbirine karıştırmazdın. İnsan geliştikçe, insanlaştıkça bu dürtüyü ehlileştirmiş, inceltmiş, güzelleştirmiş, yüceltmiştir. Aşk bu uzun gelişimin son aşamasıdır; ilkellikten kurtulmak, bencillikten arınmak, kendine tapmaktan kurtulmak demektir. Bir insanın yalnız güzelliklerini değil, çirkinliklerini kusurlarını, yanlışlarını da sevmek demektir. Ama kendinden başkasını sevmeyen, bedenini kutsayan, kafası yerine bilmem nesiyle düşünen birinin aşkı anlamasını beklemenin, bir kurbağadan  arya söylemesini istemek kadar gülünç olacağını bilirim.’’ Der.

"Romantika" şaşırtan bir aşk güzellemesi; okumadıysanız kayıptasınız.

Ne demiş, Münir Nurettin Selçuk; Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır/ Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır…

     

Bugünlerde ruhumuzu beslemeye çok  ihtiyacımız var. Üç kitabı da edinin. Bunlara bir de Ernest Hemingway’in "Paris Bir Şenliktir" ini ilave edin. Müziğin tınısında  kahvenizin tadında, uzatın ayaklarınızı, yaşam keyfiniz daima cebinizde olsun.

Hayat bir an, o da şu an unutmayınız. Sonbahar’a keyifle merhaba diyelim.