BAŞIMDAN GEÇENLER

Gelin “IŞİD neden bomba patlatıyor?” sorusuna cevap arayalım

Beylerbeyi’nde Mazhar’ın Köy Kahvesi’nde oturuyorum. Pırıl pırıl bir genç kız yanıma yaklaştı. Gencecik, ya lise son sınıfta ya da yeni üniversiteli.
“Can Bey” dedi “Bir şey sorabilir miyim?”
Gülümsedim, bu kadar genç olanların tanıyıp yanıma gelmeleri ayrı bir keyif veriyor.
“Işid bu bombaları neden patlatıyor, amacı nedir?”
Bir an dondum kaldım.
Patlayan bombalar, sönen hayatlar, kaosa sürüklenen ülke derken, bu terörün neden yaşandığını o kadar derinine düşünmediğimiz geldi aklıma.
Öyle ya “Işid neden bomba patlatıyor, amacı ne?”
Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve düşünsün.
Gerçekten Işid’in Türkiye’de bomba patlatmasının bir mantığı ve amacı var mı?
Türkiye’den hiçbir şikâyetleri olmaması gerek.
Diledikleri gibi girip çıkıyorlar.
Yaralıları tedavi ediliyor.
Yiyorlar içiyorlar konaklıyorlar.
Suriye’ye özel araçlarla gönderiliyorlar.
Silah ve mühimmat aldıkları artık devlet sırrı olmaktan çıktı.
Amerikası da Rusyası da vuruyor ama Türkiye hiçbir şey yapmıyor.
İktidarın ve yandaşlara göre Işid bir terör örgütü ama asıl söylemlerinde pek toz kondurmuyorlar.
Başbakan bile bir ara “öfkeli gençler” olarak tarif etmişti Işid’i.
Yandaş yalaka yazarlar Işid’e karşı dikkatli bir üslup içinde.
Türkiye’de yaşanan bir terör eylemini eğer Işid yapmışsa bunu perdelemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bütün bunlara rağmen Işid neden Türkiye’yi terör hedefi haline getirmiş olabilir ki?
Bunun tek açıklaması var.
Işid Türkiye’de, içeriden destek alarak eylem yapıyor.
Artık herkes görüyor ki terör olayları başka ülkelerin aksine Türkiye’de iktidara yönelik öfkeyi değil sempatiyi artırıyor.
Her terör eyleminden sonra AKP’in oyları artıyor.
Devletin tüm güçleriyle ve ellerine geçirdikleri medyanın yardımıyla “Bütün dünyanın, Türkiye’yi şaha kaldıran Tayyip Erdoğan’ı yıkmak için birleştiği, Erdoğan düşmanlığı ile Türkiye’nin önünün kesilmek istendiği” algısını yaratıyorlar.
Halkın yarısı kaosu yaratanın bizzat iktidar olduğunu değil, dış güçler, içerideki vatan hainleri, muhalefet olduğunu sanıyor.
Haydi şimdi aynı soruyu tekrar sorun; “Türkiye ile hiçbir sorunu olmayan Işid’in bu kanlı terörü neden yaptığını anlayabiliyor musunuz?”
Şunu unutmayın; 7 Haziran’dan sonra bir gün iki Işid’li sınırımıza bir arazi aracıyla geldi, Türk askerine ateş açtı, bir askerimizi şehit etti.
Hükümet çok öfkelendi, Işid’den bunun hesabının sorulacağını açıkladı.
Sonra ne oldu? Işid’e yönelik hiçbir şey yapılmadı.
Eee, Işid’in derdi ne o zaman?
Anlaşılmıyor mu?

ŞAŞIRDIM

“Maçtan sonra terör saçacaklardı” açıklamasına inanmak zor

Galatasaray Fenerbahçe maçı “bombalı terör tehdidi gerekçesiyle” ertelendi.
Güvenlik yetkilileri “çok ciddi istihbarat alındığını” açıkladı.
Dün Hürriyet gazetesi, Emniyet kaynaklarına dayanarak şu haberi yayınladı;
“IŞİD’in Paris’te 7 noktada yaptığı terör eyleminin bir benzeri İstanbul’da deşifre edildi. Buna göre, Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası stattan çıkacak taraftarlar arasında eş zamanlı kanlı eylem planı hazırlandı. İstihbarat ve terör birimlerince, terör örgütü IŞİD’in, taraftarların arasına militanlarını sokarak canlı bomba eylemi ve ardından silahlarla rastgele ateş açarak kaos yaratacak kanlı eylem planladığı ortaya konuldu.”
İlk bakışta mantıklı gibi görünmesine rağmen bu açıklama bana hiç inandırıcı gelmedi.
Yok eğer bu haber gerçekten doğruysa o zaman durum çok daha korkunç demektir.
Eğer Emniyet şunu deseydi anlardım; “Bir grup Işid’li terörist maçtan sonra halkın arasına girip bombaları patlatıp sonra da rastgele ateş açacaklardı. Ancak istihbarat birimlerimiz yaptığı operasyonlarla bu teröristlerin hepsini yakaladı.”
Ortada açıklama var ama yakalanan yok.
Bu şu demek; eğer istihbarat doğruysa o teröristler hâlâ ortalıkta geziyorlar.
Haberdeki gibi bir eylem için ille bir maçı beklemeye gerek yok ki. Aynı yöntemle İstanbul’un kalabalık yerlerinde bu yapılabilir.
Yani haberi aldık ama asıl önemlisi olan tehlikenin geçmediğini de öğrendik.
İktidar yetkilileri kulaktan kulağa yayılan “şu kadar yerde aynı anda bomba patlayacakmış” türü dedikodulara inanılmaması gerektiğini söyleyerek “Terör zaten bunu amaçlıyor” diye açıklamalar yapıyor sürekli.
Ama aynı yetkililer gazetelere bu tür bilgileri vererek korkunun devam etmesine de katkıda bulunuyor.
Tabii bir şey daha var. Yoksa bu istihbarat açıklaması sahte miydi, asıl korku stada gelenlerin terörü lanetlerken hükümete de protesto seslerini yükseltme ihtimalleri miydi?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

“Maçı neden ertelediniz” diye sormuyoruz, “ülkeyi neden bu hale getirdiniz” diyoruz

Galatasaray Fenerbahçe derbisinin ertelenmesi özellikle sosyal medyada çok yoğun biçimde tartışıldı.
İktidar adına her eleştiriye cevap yetiştiren “paralı troller” maçın ertelenmesinin çok doğru olduğunu, aksi takdirde pek çok insanımızı kaybedebileceğimizi ileri sürdüler.
Karşılıklı atışmaların yapıldığı sosyal medya ortamında troller en çok “Maç ertelenmese neden ertelenmedi diye soracaktınız” gibi çok sığ bir savunmayla algı yaratmaya çalıştı.
Oysa aralarında benim de bulunduğum eleştirenlerin kastı maçın ertelenmesine karşı çıkmak değildi.
Elbette ciddi bir terör tehdidi ihbarı geldiyse 50 bin kişinin can güvenliği düşünülerek bir maç ertelenebilir.
Nitekim Fransa’daki bombalı silahlı saldırılardan sonra Hollanda Almanya maçı böyle bir gerekçeyle ertelenmişti.
Maçla ilgili eleştirimiz şu; “Türkiye’yi nasıl oldu da bir maçın bile oynanamayacağı hale getirdiniz?”
Asıl sorunumuz bu. Yoksa geldiğimiz aşamaya son noktadan bakarak “Canım başka çare mi vardı?” demek yanlış değil.
Buraya getirmeyecektiniz.

ÖFKELİ ADAM

Devletin başı terörde ölenlerin sayısını yarıştıramaz

Önce şu cümleyi okuyun; “300’ü aşkın şehidimiz var. 1’e 10 onlardan etkisiz hale getirilenler oldu. Süreç kararlılıkla devam edecek.”
Bunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.
Bu ülkede yaşayan herkesin Cumhurbaşkanı.
Teröristin bile.
Cumhurbaşkanı bu cümleyi gençlerle sohbet ederken sarf etti.
300 şehit vermişiz son birkaç aydaki terörle mücadele operasyonlarında.
Ama 3 bin de terörist ölmüş.
Buna sevinen, teselli bulan vardır mutlaka, bunu yadırgamam.
Ama bir ülkenin en başındaki kişi terörle mücadelede bu tür kıyaslamalar yapamaz.
Çünkü Cumhurbaşkanının görevi, “kısasa kısas” mantığı ile “onlar bir öldürürse biz on öldürürüz” demek değildir.
Devlet “intikam, kana kan” duygularıyla yönetilemez.
Devletin görevi teröristi saptamak, yakalamak, adalete teslim etmektir. Öldürmek görev değil, görev sırasında bazen kaçınılmaz olan bir durumdur.
Aslolan teröristi öldürmekle değil terörü yaratan ortamı kurutmakla övünmektir.

BEĞENDİM

Teröre ve terörü önlemeyen iktidara karşı bir gün hiçbir şey yapmasak

Geçen hafta Halk TV’deki Özgür İrade programında terör ve terör korkusunu işlerken “Toplum gücünü göstermeli” demiştim. Bunun için de AKP’ye oy veren niteliksiz çoğunluğun değil, çalışan, üreten, yaratan, katma değer sağlayan, bilimle, sanatla, kültürle iç içe olan Türkiye’nin asıl itici gücü, nitelikli kesimin duruma el koyması gerektiğini belirtmiştim.
Bundaki kastım şuydu; Türkiye’nin itici gücü nitelikli kesim bir gün bile iş durdursa, sokağa çıkmasa, alışveriş yapmasa, işine gitmese Türkiye adeta durur. Teröre karşı direniş ille milyonların sokağa çıkmasıyla değil milyonların evlerinde oturması ile de verilebilir.
Sözcü yazarı Bekir Coşkun da bu konuda bir yazı yazdı. O daha da somutlaştırmış. 27 Mart gününün toplumsal tepki günü olmasını önermiş.
Ben de katılıyorum.
Ancak böyle çok büyük bir kitlesel eylem kişilerin önermesiyle olmaz.
Bunun önüne geçecek bir siyasi güce, harekete ihtiyaç var.
Acaba muhalefet partileri dünyada örneği görülmemiş böyle bir tepki gününe ön ayak olur mu?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Paris’teki patlamada kıyameti koparanlar şimdi neden sessiz?

Saraydaki de bu soruyu soruyor.
Başbakan durur mu? O da aynı soruyu soruyor.
Onlar sorunca bilcümle yandaş yalaka takımı da “Paris’teki saldırıyı bütün dünya lanetledi, Türkiye’de olunca hepsi sessiz, bu ne ikiyüzlülük” diyen yazılar döşeniyor.
Soru doğru mu?
Evet doğru.
Ama bir de başka açıdan bakalım.
Batı ülkelerini ikiyüzlülükle suçlayıp buradaki iktidarı aklamaya kalkarken, aynı soruyu gerçekten samimi biçimde soralım;
“Sahi bu batı neden bizdeki patlamalara bu kadar duyarsız kalıyor?”
Acaba bunda bizim de suçumuz var mı?
Biz mi anlatamıyoruz derdimizi yoksa?
Bir de şu açıdan bakalım; Bizdeki patlamalara çok yüksek sesle karşı çıkmayanlar neden Avrupa başkentlerinde Erdoğan’ı Işid terör örgütüyle ortak gösteren afişler asıyorlar sokaklarına, batı medyası neden Türkiye’nin dinci terör örgütlerine destek olduğunu söylüyor, Avrupa Birliği neden mültecileri topraklarımıza hapsetmeye çalışıyor, deniz sınırlarımıza neden NATO donanması geliyor ve mülteci geçişlerine engel olmaya çalışıyor?
Bu sorulara biz de samimi cevaplar verebilirsek “Paris’teki patlamada kıyameti koparanlar şimdi neden sessiz?” sorusunu rahatlıkla sorabilir ve cevabını da bekleyebiliriz.


https://twitter.com/can_atakli_