İŞTE AKŞENER’in PARTİ PLANI...
“Merkez sağ”ın yeni bir direnç noktası oluşturması konusunda tartışmaların sürdüğü bir ortamda, gündeme sürekli olarak Meral Akşener de geliyor...
Yapılan anketler de gösterdi ki; Akşener’in kuracağı parti büyük siyaset merkezlerinden de taban bularak barajı aşacak...
Şaibeli referandumun ardından gözler yine Akşener’e çevrildi... Dün bir gazetede Akşener’in parti kurma hazırlığında olduğu ve adının da “Milliyetçi Türkiye Partisi” olacağı yazıldı...
Akşener’in yeni parti kuracağı kulisi dün İngiliz Financial Times gazetesinde bile yer aldı...
Ancak Akşener bu iddiaları dün Twitter hesabından yalanlayınca, gelişmeleri öğrenmek için kendisiyle konuştum...
Dedi ki Akşener, “Şu an parti falan kurmayacağız... Biz şu anda YSK meselesini çok dikkatlice takip ediyoruz. Çevremizdeki çok sayıda insan seferber edildi. Başta milletvekili arkadaşlarım Nuri Okutan ve İsmail Ok’un yansıra Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu da referandum itirazlarına odaklanmış... Vatandaşların itirazının YSK’da görülmesi için her türlü gayreti sarf ediyorum.”
Peki, neden ortaya atılmıştı parti konusu?.. Akşener bu soruya; “İşte bu kasıtlı yapıldı... Benle konuşulmadı, birisi yazdırmış!.. 22 Haziran’da, mahkemenin MHP ilgili vereceği kararı beklerken, referandum tartışmaları belirsizken, birileri gündemi değiştirerek YSK’daki itiraz konusuna odaklanmamızı engellemeye çalışıyor.”
Akşener medyaya yansıdığı gibi, Abdullah Gül, Haşim Kılıç ya da bu çevrelerden herhangi bir kimseyle kesinlikle irtibatı olmadığını da söyledi...
ROTAYI HALKA SORACAK...
O halde siyasi arenada ne yapacak Meral Akşener?.. Öğrendik ki Akşener pazartesi gününden itibaren halkı dinlemek için Anadolu’ya açılacak...
Acaba bu geziler yeni partiyle ilgili de nabız yoklaması mı olacak?.. Şöyle anlattı süreci Akşener;
“Referandum sürecinde her şehirde kendi olanaklarıyla bizim için fedakarlık yapan gruplar oldu... Pazartesinden itibaren dolaşarak onlara hem teşekkür edeceğim hem de istişarede bulunacağız. İlk toplantı pazartesi İstanbul’da olacak. Buraya kurultay için imza verenler de katılacak. Çarşamba günü ise İstanbul birinci seçim bölgesi toplantısını yapacağız. Sonra Marmara toplantısı olacak. Ardından Trakya, Ankara, Orta Anadolu ve Ege... Güneyde ise belki bir bölge toplantısı yapacağız. Karşılıklı bilgileneceğiz.”
Peki, bu toplantılarda parti kurma kararı çıkarsa ne yapacak Akşener?.. İşte yanıtı; “İstişare yapmadan bir şey söyleyemem... Karşılıklı istişare ve bilgilenme olacak. Sonrasına bakacağız...”
Eski bakanla konuşmamızdan çıkan sonuç şu; YSK’daki itiraz sürecine odaklanan Akşener, diğer yandan 22 Haziran’da mahkemenin vereceği kararı beklerken kesinlikle boş da durmayacak...
Belli ki, parti meselesini destekçilerine soracak ve onların tavrına göre harekete edecek... Velhasıl Haziran ayı Türk siyaseti için çok heyecanlı geçecek...
SEÇİM İPTAL OLUR mu?..
CHP ve Vatan Partisi referandumun iptali için Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdular...
Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP’li Bülent Tezcan da, “Sonuçlar gayri meşrudur. İşte bu sebeple sonuçlar kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanmak üzere YSK’ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz” dedi...
Gelelim milyonların beklediği sonuca...
Evet; Kimsenin kuşkusu yok, bu seçim cumhuriyet tarihinin en şaibeli ve en karanlık seçimlerinden biridir...
Sandık güvenliğinden, mühürsüz pusulalara ve kimi sandıklardan toplu halde çıkan tamamı “evet”(!) fabrikasyon sonuçlara kadar her köşesine şaibe bulaşmıştır bu seçimin...
Medyaya yansıyan rezalet “sandık” görüntüleri ise yalnızca seçimin değil, demokrasinin de utancıdır...
Başta Güneydoğu olmak üzere; müşahitlerin engellendiğini, sandık başkanlarının bertaraf edildiğini, pusulalara topluca “evet” mührünün vurulduğunu gösteren vahim görüntüler de bu referandumun derhal iptal edilmesinin gerekçeleridir...
O halde başta CHP olmak üzere muhalefet bu sandık rezaletinin yakasını bırakırsa milletin vebalinden kurtulamazlar... Kuşkusuz CHP bastırırsa, referandumun iptal olmaması için hiçbir gerekçe yok.
SİLİVRİ’nin KAYABAŞI...
“Ergenekon” ve “Balyoz” kumpasının çok sayıda yurtseveri Silivri’ye attığı günlerde, AKP işbirlikçileri Atatürkçülere yönelik kumpası alkışlamışlardı...
İşte o süreçte “Televole” artistleri tüm duyarsızlıklarıyla rant peşinde koşarken, milletin sanatçıları zindandakileri yalnız bırakmıyordu... Onlardan biri de dev cüssesiyle Silivri mahkemesi önündeki bariyerleri sarsan Tarık Akan’dan başkası değildi...
Basınçlı su ve gaz yağmuru altında direnen Akan’ın yanında çok sevdiği arkadaşı, sinema oyuncusu Bülent Kayabaş da vardı. Hastaydı Kayabaş, yürümekte zorlanıyordu... Ve o karmaşa içinde zindandakilerle dayanışma için direnirken, sağlığını da tehlikeye atmıştı...
Protestocu yurttaşlar üzerinde adeta terör estirilirken, iki sanatçı da gaz saldırısı altında epeyce yorulmuştu. Dedi ki Tarık abi, “Mehmet, biz yaşlı adamlarız, yok mu ya nefes alacak bir yer...”
Çevreye bakındım ve sığınılacak tek yerin kampüs içindeki kafeterya olduğunu gördüm. Onlarla kol kola güçlükle ulaştık kafeteryaya... Tarık abi sigara ve çayın ardından kendine geldi. Kayabaş ise bir şeyler yerken çok bitkindi...
Bülent Kayabaş önceki gün yaşamını yitirdi. Hem de yıllardır sıkıntısını çektiği “akciğer yetmezliği”nden!..
Haberi duyunca, tıpkı Tarık Akan gibi hasta ciğerini Silivri gazına siper eden yürekli bir sanatçının o günkü müthiş mücadelesini bir kez daha anımsadım. Ve sözde sanatçı, ciğersiz artistlerin o günlerde direniş kapılarında olmamasını...
Değerli sanatçı Bülent Kayabaş da Tarık abiyle buluştu... Mücadeleleri unutulmayacak... Işıklar içinde uyusunlar...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac