KAZ, GÜBRE ve HALAY!..

Şu güzelim memleket ne yazık ki uçurumun tam da kıyısında değil mi?..

Ülkenin geleceği kararlaştırılmayacak mı birkaç hafta sonraki referandum tuzağında?..

Peki, asıl soru bu memlekette kendileri, çocukları ve aileleri için “yaşam kavgası” veren herkesi ilgilendirmiyor mu?..

Yani; Doğu’dan Batı’ya, sağcıdan solcuya zihnimizi yıllardır kurcalayan soru son dönemde benliğimizle iyice kavga halinde değil mi?..

Gidişat karanlık mı, aydınlık mıdır bu ülkede?.. Bu kaotik sürecin sonu cumhuriyet midir, hilafet mi?..

80 milyon yurttaşın sonu, kaderi, özetle geleceği ne olacak bu ülkede?.. Büyük ve soylu mücadelelerin ardından bu günlere getirilen demokratik ve laik rejim 16 Nisan’dan sonra nasıl yönetilecek acaba?.. Demokrasiyle mi faşizmle mi?..

Velhasıl bu ülkede yaşayan herkesin üzerinde düşünmesi, tartışması ve memleket için hayırlı olacak yanıtı bulması gereken çok yaşamsal sorulardır bunlar...

Çünkü çağdaşlığın, aydınlanmanın ve gelecek nesillerin uygar bir ülkede yaşayabilmesinin “kavga”sı da veriliyor şu günlerde...

Toplumun önemli bir kesiminin, salt referandumun “hayırlara vesile” olmasını istediği için “FETÖ”cü , “PKK”lı, yani “terörist” diye yaftalandığı şu günlerde, cumhuriyeti “ilelebet” ayakta tutmanın kavgası, gelecek kaygısı duyan herkesin ortak mücadelesi olmalı...

TEYAKKUZ ZAMANI AMAAAA!..

Milletin duyarlı kesimleri tıpkı cehalete, yoksulluğa, karanlığa, baskıya, kuşatmaya, yağmaya, yıkıma, tuzağa ve özetle emperyalizme karşı kavganın verildiği Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi teyakkuz halinde bugünlerde...

Ancak gelecek “kavga”sının verildiği şu kaotik süreçte, bilseniz neler yaşanıyor bu güzelim ülkenin duyarsız sokaklarında, uzak köylerinde ve hatta “evet”- “hayır”afişlerinin de asılı olduğu meydanlarında?..

Sanki “bu ülkede gelecek kavgası veriliyor” denilmemiş gibi, toplumun bir kesiminden öylesine şoke edici, öylesine şaşırtıcı ve öylesine düşündürücü sinyaller geliyor ki, “vah memleketim vah, kimin için bu gelecek kavgası “ demekten başka bir şey de gelmiyor elden!..

Alınız işte, “incir çekirdeğini doldurmaz” mı dersiniz, cehalet mi, gaflet mi yoksa zavallılık mıdır bilinmez ama belli ki toplumun bir kesiminin zerre kadar umurunda değil memleketin gidişatı...

Bakınız; koca Türk Ulusu ekonomik, diplomatik ve sosyo-politik çıkmazlarda ayağa kalkma “kavga”sı verirken, kardeşçe barınmaya çalıştığımız şu topraklarda, aramızda yaşayan kimileri öylesine tuhaf ve gereksiz “kavga”ların içinde ki, aynı zaman “ah insanlık ah” diye çığlık atası da geliyor insanın!..

KÖPEK KAVGASI!..

Aşağıda anlatacağımız olayları sakın ola “üçüncü sayfa haberleri” diye küçümsemeyin...

Çünkü memleket demokrasi kavgasındayken, kendi çocukça ve zavallıca “kavga”larında acımasız katillere de dönüşebilenlerin gafletidir bu vahim örnekler...

Ve aynı zamanda bu düşündürücü örnekler, son yıllarda Türkiye’yi sarsan, düşündüren ve hatta bunalıma sürükleyen sosyo-politik ve ekonomik çöküntülerin toplumun ruh sağlığını ne hale getirdiğini de gösteriyor... En vahimi de bu olsa gerek...

İşte, Samsun’un Kavak ilçesinde, komşular arasında “köpeklerin yediği kazlar”nedeniyle çıkan “kavga”da silahlar konuşmuş!..

Çivril Mahallesi’nde 73 yaşındaki Behçet Şahin’in köpekleri, komşusu 36 yaşındaki S.K’nın bahçesindeki “18 kaz”ı farklı zamanlarda yemiş!.. Bunun üzerine Şahin, kazlar için para vereceğini söyleyerek S.K. ile anlaşmış...

Paranın bir bölümünü ödeyen Şahin, kalan kısmını ödemeyince komşusuyla tartışmış... Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine S.K, av tüfeği ile Behçet Şahin ile oğulları Zeki (46) ve Tuncay Şahin’e (39) ateş etmiş!..

Zeki Şahin olay yerinde, babası Behçet ise kaldırıldığı hastanede yaşamlarını yitirmiş, Tuncay Şahin ise yaralanmış...

“Kaz” yüzünden baba ile oğlunu acımadan katleden zanlı ise tutuklanmış...

KISASA “KISAS!..”

Konya’da yaşanan olayın argodaki karşılığını ise artık siz düşünün!..

Baksanıza; Cinayet suçundan cezaevinden tahliye olan 40 yaşındaki Nevzat Gürbüz, tarlasına “gübre” (hayvan dışkısı) döküldüğü gerekçesiyle pompalı tüfekle dehşet saçmış!..

Olay önceki gün Altınekin ilçesinin Oğuzeli Mahallesi’nde bir yaylada meydana gelmiş... Nevzat Gürbüz’ün evinin de içinde bulunduğu tarlanın bir kısmına, bitişik tarlanın sahibi ve aynı zamanda amcasının oğlu Mehmet Gürbüz, “hayvan gübresi” dökmüş...

İddiaya göre, kuzenler arasındaki tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine amca Osman Gürbüz de olaya karışmış... Nevzat Gürbüz de evinden aldığı pompalı tüfekle amcası ve kuzenine doğrultmuş...

Bu durumu fark eden Himmet Gürbüz de olaya müdahale ederek oğlunun elindeki tüfeği almak isterken, ateş alan silahtan çıkan saçmalar zanlının babası, amcası ve kuzenini kanlar içinde yere yığmış...

Nevzat Gürbüz olay yerinden kaçarken hastaneye kaldırılan babası ile amcası kurtarılamamış. Yaralı kuzen Mehmet Gürbüz ise yaşam mücadelesi veriyormuş...

Peki, Urfa’da akıllara ziyan kavgaya ne demeli?.. Vahim olay önceki gün Kısas Mahallesi’nde meydana gelmiş...

Meydandaki düğüne katılan iki grup arasında “halayın başı” olma nedeniyle tartışma çıkmış!.. Kısa sürede büyüyen tartışma, iki grubun yakınlarının da dahil olmasıyla taş ve sopaların kullanıldığı kavgaya dönüşmüş...

İhbar üzerine gelen jandarmanın müdahalesiyle sonlandırılan kavgada, hafif yaralanan 6 kişi tedavi için hastanelere götürülmüş... Jandarma bu trajikomik kavgayı başlatanları tespit etmeye çalışıyormuş!..

Türkiye ne kadar şaşırtıcı ve de ne kadar düşündürücü bir ülke değil mi?..

Hırsızlık, vurgun, yağma, rüşvet ve ihanetle, memleketin adeta içine edilirken, kitleler siyaset yalanlarıyla adeta “kaz” gibi yolunurken ve en önemlisi de “halay”ın -pardon- memleketin başına demokrasi mi geçecek, yoksa hilafet mi tartışılırken, cehaletin kavga gündemi ne kadar vahim değil mi?..

Ah gözünü sevdiğimin Türkiyesi ahhhh!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac