KAZLARI "ÇIPLAK GÖSTEREN" GÖZLÜK!..
Okurlar sakın ola panik yapmasın, başlıkta katiyen hata yok!..
Dosdoğru bir başlıktır bu; hem de gerçeği en yalın, en net ve en doğru haliyle gösteren bir başlık!!!
Başlıktaki mesaja gelmeden önce sizi Güneydoğu'ya götüreyim... Yani; kimi "saf"ların göz göre göre değil, kulaklarıyla duya duya, kolaylıkla oyuna getirildiği kırsaldaki köylere...
İnsanın gözlerini yuvalarından fırlatacak kadar şaşkınlıklar yaşatan acayip bir coğrafyaya yolculuk yapalım birlikte...
Yani; astronomi bilgini El Battani, modern kimyanın kurucusu Cabir bin Hayyan, İslam bilgini İbn-i Teymiye ve "matematik" bilgini Sabit bin Kurra'nın da memleketi olan Harran'ın çevresinde, bir zamanlar yoksul ve virane olan köylere gidelim...
Harran yüzyıllar öncesinde olduğu gibi bir bilim merkezi değil artık... İçinde, üniversitenin "rasat kulesi" diye de bilinen, oysa bir minare olduğu varsayılan Firdevs Camii'nin kalıntıları da yok oluyor yavaş yavaş...
Bir dönem Said Nursi'nin rüyası olan "Medreset-ül Zehra"yı yaşama geçirmek için Nurcuların örgütlenmesine bırakılan ancak Servet Armağan gibi bir şahsın elinde ne yazık ki heba edilen günümüzdeki Harran Üniversitesi'nin, yüzlerce yıl önceki, o görkemli "Harran ekolü"yle de uzaktan yakından alakası yok artık...
Ama Harran çevresindeki bazı köyler, değme "matematik"çilerin kıldan ince hesaplamalarına taş çıkartan dolandırıcılarıyla da ünlü oldu ne yazık ki!.. Hem de Urfa'nın ve Harran'ın tarihten süzülen o soylu adlarını ısrarla kirletmeye devam eden dolandırıcılar...
Körlerin "saadet zinciri!.."
"Kontör vurgunculuğu"yla başlayan dijital tuzağın telefon dolandırıcılığı üzerinden binlerce kişiyi, milyonlarca lira dolandırabilme modası, işte Harran çevresindeki köylerde yaşayan kimi uyanıklar tarafından başlatıldı...
Bir zamanlar sefaletle boğuşan o köyler, son on yılda telefon dolandırıcılarının villalarla donattığı, kapılarında lüks ciplerin durduğu lüks yerleşim alanlarına dönüşüverdi... Hem de memleketin her köşesinde, telefonla tuzağa düşerek "kaz gibi" yolunan safların paralarıyla...
Kimler düşmedi ki o tuzağa?.. Ne yazık ki paşalar, beyaz perdede ıtır ıtır (!) esen artistler, ünlü bürokratlar, doktorlar, anlı şanlı profesörler, yargı mensupları ve hatta insanlara, dünyanın hallerine karşı uyanık olunması gerektiğini öğretmeye çalışan sözde "yaşam koçu" havasındaki saflar!..
"Terör örgütü ile bağlantınız var; vereceğimiz hesaplara para yatırırsanız dosyadan isminizi sileriz" diyerek kurbanları tuzağa düşürenlerle ilgili Urfa emniyetinin açıklamaları gerçekten çok şaşırtıcıdır;
Örneğin; 16 Kasım 2017'de Harran, Akçakale ve çevresindeki köylerde gözaltına alınan 38 dolandırıcının evinde ele geçirilenler de dikkat çekicidir;
"731 bin 350 Türk lirası, 82 cumhuriyet altını, 15 yarım altın, 41 çeyrek altın, 13 altın bilezik, 24 Reşat altını, 12 altın kolye, 5 altın küpe ile dolandırıcılıkta kullanılan 19 adet telefon, 8 adet banka kartı, 28 adet telefon kartı ve telefon kart bloku vs."
31 Ocak 2018'de, bölgedeki köylerde yapılan son operasyonda ise 43 şehirdeki 94 kişinin 13 milyon lirasını telefonla dolandıran 370 kişi tutuklandı...
Peki; telefon dolandırıcılarına neden mi dikkat çektik?..
Çoğu ilkokul mezunu, genellikle pamuk işçiliği ya da "çoban"lık yapan, Arapça-Türkçe karışımı bozuk bir aksanla konuşan çete üyelerinin, büyük bölümü üniversite mezunu, toplumda tanınan, önemli görevleri de olan safları kolaylıkla dolandırabilmesine şaştık da ondan...
Heyhat ki, "benim oyum çobanınkiyle nasıl bir olur" şeklindeki düşüncenin çokça tartışıldığı bir ülkede, okumuş uyanıklar Harran çobanlarından sonra "çiftlik çoban"larının tuzağına düşmeye devam ediyorlar!..
Madem konu "çoban"a geldi; o halde asıl meseleye, yani gündemde olan meşhur "çiftlik"e ve o çiftlik üzerinden "banka"- rant algısı oluşturulmasının ardından patlayan skandalın vahim sonuçlarına bakalım...
"Çiftlik"te yolunan gafiller!..
Bursa'da yaşayan 26 yaşındaki bir uyanığın, besi "çiftliği"nde yüksek kazanç iddiasıyla başlattığı sözde "saadet zinciri" misali dolandırıcılığı konuşuyor Türkiye...
80 bin kişiden en az 530 milyon TL toplayarak ortadan kaybolan bir uyanığın her geçen gün biraz daha ortaya saçılan şok edici ilişkileriyle sarsılıyor memleket!..
Açılışı dualarla ve "tekbir"le yapılan "çiftlik"te sığır mı vardı, inek mi, deve mi, yoksa koyun sürüsü mü, ayrıntısı pek bilinmiyor!!!
Ama bu ülkede; "kelli felli" 80 bin safın 26 yaşındaki bir çocuğun "yüksek kazanç" tuzağına düşmesi deşifre olduğuna göre, halk dilindeki "saf"lık yüzünden, memleketin en büyük "kaz" çiftliğinin oluştuğu da net olarak anlaşılıyor olmalı?..
Gelelim başlıktaki "çıplak"lık ve "gözlük" meselesine...
Uydu kanallarının sömürücü reklamlarında pazarlanan ve insanları "çıplak" gösterdiği varsayılan "gözlük"ler vardı ya, işte "çiftlik" numarasıyla onbinlerce kişinin 530 milyonu toplayarak ortadan kaybolan "tosuncuk" satıyormuş onları!!!
Genç kızları "çıplak" görürüm düşüyle o gözlükleri kaç kişi satın aldı bilinmiyor... Ancak ortaya saçılan bir gerçek var ki; aslında kazları da (!) kolaylıkla görebilen o "gözlük"ler, memleketin en büyük dolandırıcılığını tüm "çıplak"lığıyla gösteriverdi!..
Diyebilir ki kimileri; o kadar yolsuzluk, hırsızlık, siyasi skandal, özelleştirme yağması, intihar ettiren işsizlik, çöp kutularına mahkûm eden açlık ve yuva yıkan sosyal patlamalar toplumu eziyetten eziyete sürüklerken, 16 yıldır aynı partiyi göz göre göre iktidarda tutanların memleketinde herşey mübah değil midir?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac