KİNDARLAR, GAFİLLER ve ASIL GÜÇ!..

Dün cumhuriyetin 98. kuruluş yıldönümüydü ya; ikiyüzlüsünden gafiline kadar; siyasetçisinden bürokratına, yazarından çizerine afralı- tafralı laflar edildi, ahkamlar kesildi ve bir bayram daha, geçmişteki o coşkuyu- heyecanı- mutluluğu ararcasına, hüzünle arkasını dönüp gitti!..

Çocukluğumuzun "ulusal bayramlarından eser bırakmayan zihniyetin halen iktidarda olduğu bir ülkede, başka ne beklersin" gibi bir soru sormak herkesin hakkı tabii ki...

Ancak sinsi bir erozyonun girdaplar yaratan darbeleriyle büyüyen yıkım, cumhuriyetin bürokrasinden ordusuna, eğitiminden dış politikasına kadar her alanda büyük yaralar açsa da; Gazi'nin "ilelebet payidar kalacaktır" dediği cumhuriyet ısrarla direnmeye devam ediyor...

Hiç kuşkunuz olmasın; bu toplumsal direniş, cumhuriyeti yıpratmakta kararlı görünen iktidara yönelik tepkiden ve laiklikten- Altıok'tan uzaklaşan kimi muhalefetin yıkım stratejisi karşısındaki ikiyüzlü çaresizliğinden ve beceriksizliğinden kaynaklanmıyor!..

Cumhuriyete saldırıların arttığı, ulusal kaynakların özelleştirme talanı ile yok edildiği, Tevhid-i Tedrisat'ın erozyona uğratılarak (eğitimin üzerine karanlığın hakim kılındığı) AKP iktidarının son 20 yılında rejim ağır darbeler alsa da, "toplum"un direnişini ayakta tutan soylu bir "gerçek" var...

İşte o gerçek; hem iktidarla onun beslemesi kiralık yandaşlar, hem Atatürk'e "kefere" diyen, ya da "Dersim" üzerinden katil imasında bulunan işbirlikçi Truvaların da (!) barındığı muhalefetle onun, (FETÖ'cuların, Kandil hayranlarının, Türkiye düşmanlarının da beslendiği) medyasının çarpıklığına rağmen büyüyor!!!

Peki; neydi 83 yıldır ayakta duran, hep ışık saçan ve cumhuriyetin direndiği bin türlü badireye rağmen yol göstererek umut yaratan o gizemli güç?..

İYİ Parti, CHP ve gidişat!..

Yukarıdaki soruya yanıt vermeden önce memleketin içinde bulunduğu "ahval ve şerait"e dikkat çekmekte yarar var;

Arap bölgesindeki çadır devletleri ile Avrupa ve Amerika çevresindeki önemsiz bazı coğrafyaları saymazsanız, dünyada son 20 yılda iktidarların değişmediği ülke yok neredeyse...

Dünyanın birçok bölgesinde ya sağ partiler solu devirdi, ya da ağırlıklı olarak sol partiler sağın iktidarını yerle bir ederek halkın "değişim" baskısına boyun eğdi...

Hiç kuşkusuz bu değişimdeki ağırlıklı siyaset, dünyanın birçok bölgesinde muhafazakarlara karşı demokrat, sol ya da milliyetçilerin iktidara gelmesi...

Peki ya çaresiz ve "seçenek"siz bırakılan Türkiye siyasetindeki çelişki ve kısırdöngüye ne demeli?..

Dünya üzerinde hiçbir ülke yok ki; kendi coğrafyasındaki ulusal kaynakları özelleştirmeyle adeta talan ettirsin, eğitimi karanlığa sürükleyerek mahvetsin, dış politikayı darmadağın hale getirsin, işsizliği büyütsün, enflasyonu azdırsın, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edemesin, binbir badire ile kurulmuş laik rejimi darbelesin ve tüm bunlara rağmen halen ayakta kalabilsin!..

Peki; kimin suçu acaba bu karanlık gidişat, bu derin çelişki ve bu sinsi çıkmaz?..

Söyler misiniz; bu ağır ve karanlık tablodaki vahametin tek sebebi, son 20 yıldır AKP ve müttefiklerini ısrarla ayakta tutan yüzde 50 civarındaki kitle mi?..

Yani, büyük bölümü yoksullaştır-köleleştirir stratejisi ve din bezirganlığıyla siyasetin arka bahçesine dönüştürülen kitleler mi tek suçlu AKP'nin halen iktidarda durmasında?..

Ne yazık ki değil... Henüz 4 yıllık olan İYİ Parti'nin (kimi anketlerde neredeyse yüzde 17'ye ulaşabilme başarısını gösterebildiği) bir dönemde, AKP'nin 20 yıllık erozyon siyasetini tersyüz edemeyen ana muhalefet CHP ile PKK'nın şiddeti dayatma politikasına sarılmaktan başka birşey yapmayan ve ülkeye hiçbir katkısı olmayan HDP'nin yanıtları olmalı bu soruya!..

83 yıldır sönmeyen ışık...

Gelelim üstteki ilk yazının altında sorulan "gizemli güç"le ilgili soruya...

Evet; cumhuriyet her açıdan giderek daha fazla yara alıyor, laik rejim ürkütücü biçimde sarsılıyor...

Çünkü Atatürk'ün sosyo ekonomik mirası tarumar edilirken, en önemli mirası olan cumhuriyetin "yalnızca adı kaldı" gibi kahredici bir gerçeği de bir kez daha vurgulamak gerekiyor...

Gazi'nin kurduğu ve ne yazık ki içinde ona açıkça düşmanlık yapanların da bulunduğu anamuhalefet bile (yüzde 24 gibi oranla) toplum desteği açısından ısrarla yerinde sayarken, AKP'nin 20 yıllık iktidarını salı toplantılarındaki cılız taarruzlar ve Twitter siyasetiyle engellemek isterken, toplumun cumhuriyeti sahiplenme ve "seçenek" arayışındaki direnişinin kökeninde ne var acaba?..

Bu sorunun yanıtı için CHP'ye oy veren kitlenin yüzde 60 ile 70 arasındaki bölümünün asıl gerekçesinin "Atatürk" olduğu gerçeğini görmeyenler, 30 milyondan fazla yurttaşın kullandığı sosyal medyadaki tepkilere göz attıklarında, kendilerini gafletten uyandıracak "asıl anket"in sarsıcı sonucu ile karşılaşacaklar!..

Evet; dün cumhuriyetin kuruluşunun 98. yıldönümüydü...

Sosyal medyanın tüm mecralarında milyonlarca Atatürk fotoğrafı, milyonlarca Atatürk sözü ve yine Atatürk'ün dehasına, ona yönelik sevgiye-özleme ve bağlılığa dikkat çeken milyonlarca uyarı yayımlandı...

Velhasıl; AKP, parçalanmış muhalefetin birçoğunun beceriksizliği ile 20 yıldır ayakta dururken ve ısrarla cumhuriyetin mirasını tahrip etmeye devam ederken, Atatürk sağcısı- solcusu- muhafazakarı- dindarıyla, toplumun büyük bölümünün gözünde büyümeye ve 83 yıldır saçtığı ışıkla da gafilleri uyarmaya devam ediyor...

O halde kim ders almalı ve kimler ideolojik şaşkınlığın gafletinden uyanmalı acaba?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac