LOZAN’ı GÜNCELLETENLER EMPERYALİZME FIRSAT YARATIR

Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos’la yaptığı değerlendirmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları dedi:

“Yunanistan’ın toprak bütünlüğünde sanki Türkiye’nin gözü varmış gibi yanlış çıkarımlarda bulunanlar olmuş. Halbuki benim ağzımdan öyle bir şey çıkmış değil. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok.”

152 tane adacık Yunanistan tarafından el konuldu ve Cumhurbaşkanı ve iktidar bunu seyretti. Erdoğan “Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok” derken adacıkları geri almaktan bahsetmiyor. Yunanistan, 152 adacığı almaktan memnun olmalı ki Erdoğan “Yunanistan Cumhurbaşkanı bu tür anlaşmaların güncellenemeyeceği kanaatinde” diyor. Adacıkları geri alma niyeti yoksa Lozan’ı güncellemekten neden bahsediyor?

Erdoğan “taraflar ihtiyaç hissederlerse pekala güncellenebilir” diyor. 152 ada ihtiyaç değilse, ihtiyaç olan nedir?

Aşağıdaki satırlar bu ihtiyacı gösteriyor olabilir mi?

Erdoğan Lozan’ı uygulatmaktan değil maddeleri değiştirmekten bahsediyor

Erdoğan şöyle diyor:

“Celal Bayar Lisesi’nde soydaşlarımızla bir araya gelmemizden rahatsız olunmasını anlamıyorum. Böyle bir buluşmaya tahammül dahi edememeyi, demokrasiyle, demokratlıkla bağdaştırmak mümkün değil. Lozan’da azınlıklara tanınan hakların hayata geçirilmesi önemli. Ama mesela orada müftülük seçimi meselesini yıllardır konuşmamıza rağmen hâlâ halledebilmiş değiliz. İkide bir bize söyledikleri şey Heybeliada Ruhban Okulu. Hadi biz o meseleyi de hallettik diyelim, peki Batı Trakya’daki soydaşlarımızın okullarına yönelik tavrınızı nereye koyacağız? Ya da Atina’daki cami meselesi. İki tane cami meselesi var. Hep konuşmuşuzdur. En ufak bir gelişme yok. Mesela güya yeni bir şey yaptılar ama camiye bile benzemiyor. Minaresi yok. Dedim ki, ‘Ya bir şey yaptınız, iki ay sonra açacağız dediniz. Ama bir minaresi bile yok. Bizim kültürümüzde minaresiz cami olmaz’. Hatta kendisine, ‘Çansız kilise olur mu?’ diye sordum. ‘Olmaz, iyi olanı tabii ki çanlı olanıdır’ dedi. Yani minare de bizim için bu kadar önemli. Bunları halletmek lazım, bunlardan korkmanın anlamı yok. Baş müftülük meselesinin halen halledilemediğinden bahsettim. Baş müftüyü atayarak belirliyorlar. Halbuki oradaki Müslümanlar kendi baş müftülerini kendileri seçebilmeli. Bunlara mukabil bizim ise, mesela, Sen Sinod diye adlandırılan kurul için neler yaptığımızı anlattım. Sen Sinod’da patrik seçimi için yeterli sayıda piskopos kalmamıştı. Patriğe haber gönderdim. Bize isim verin, onları vatandaş yapalım, bu sayede Sen Sinod’a gerekli üye sayısı tamamlanmış olsun. Bize 17 isim bildirdiler. Biz de sorunlarını çözdük. Mesela, kilise yapımı. Böyle şeyleri sorun haline getirmeyiz. Şu anda Sümela’yı yapıyoruz. Birçok yerde yaptık da. Mesela 7 Ocak’ta Fener’de Bulgar Ortodokslara ait olan Demir Kilise’nin açılışını Başbakan Boyko Borisov’la beraber yapacağız. Bu tür şeyleri biz hiç problem olarak görmedik.”

Söyledikleri kendisinin de belirttiği üzere Lozan’da azınlıklara tanınan hakların hayata geçirilmesi ile olacak husus. Yani Lozan’ın maddelerinin uygulamasını sağlamak. Güncellemek olarak tabir ettiği maddeleri değiştirmek ise ayrı bir konu. Bu cümlelerde madde değişikliğinden bahsetmiyor, aksine maddelerin uygulanmadığından şikayetçi.  Bu satırlarda güncelleme olmadığına göre o halde nedir bu güncelleme?

Dahası “Lozan’ı sadece Türkiye-Yunanistan arasındaki bir konu gibi telakki etmek yanlış” diyerek de meseleyi uluslararası hale getireceğinin işaretlerini veriyor. Gazeteciler ile arasındaki şu diyalogta da görüleceği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan yine meselenin özünün maddeleri uygulamak olduğunu ortaya koyuyor ama diğer yandan da “güncelleyelim” diyerek neyi kastettiği konusunda kafa karışıklığına neden oluyor:

“Gazeteci: Sayın Cumhurbaşkanım, Lozan’da güncellenmesini istediğiniz hususlar ibadet özgürlüğü gibi konulardan mı ibaret? Yoksa başka konular da var mı?

Erdoğan: Lozan, Türkiye-Yunanistan arasındaki bir anlaşma değil. Lozan, muhtelif boyutları olan devasa bir anlaşma. Gerek görülmesi halinde güncellenebilir. Devam etmesi gerekiyorsa tabii ki devam eder. Ama taraflar belirli noktaları güncelleme ihtiyacı hissederlerse, bunu pekala yapabilirler.

Gazeteci: Efendim anlaşıldığı kadarıyla Yunanistan’ın Lozan’ın mevcut düzenlemelerine tam riayet etmediği noktalar var...

Erdoğan: Evet, var. Bu çerçevede sıkıntı yaşanan konuları az önce anlattım.”

Kıbrıs ve Adalar konuşulmadı

Güzel, demek ki Lozan’ı Yunanistan ihlal ediyor. Fakat başka ihlaller dile getirilmiyor. Örneğin Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Kıbrıs'taki askerlerimiz için “işgâlci” ifadesine yanıt vermiyor. 29 Ocak'ta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları Kardak krizinin 21. yıldönümünde kararlılık mesajı veren Türkiye, Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos’un şu sözlerine de yanıt vermedi:

“İhlâl çok ciddiydi, çünkü Türkiye tarafından sadece Yunan deniz sınırları ihlâl edilmedi, Avrupa sınırları da ihlâl edildi. Lozan Anlaşması da ihlâl edildi.”

Yunanistan, AB ile tehdit ediyor ama buna sessiz. Hatta Erdoğan meseleyi alttan alıyor:

“Zaman zaman bakıyorsunuz bir adadan dolayı hemen ortalığı karıştırıyorlar. Bunların aşılması lazım diye düşünüyorum.”

Tehditi, işgalleri görmezden gelerek mi aşacağız?

Lozan’ı güncelletmek isteyenler emperyalizme fırsat yaratır

Dahası Lozan’ı imzalayan diğer ülkelerle de diplomatik kriz çıkararak mı aşacağız?

Ne yani Lozan’daki diğer meseleleri de mi güncelleyeceğiz?

Musul, Kerkük üzerinde hak mı talep edeceğiz?

Erdoğan’ın bir yandan Yunanistan’ın toprağında gözümüz yok” derken, diğer yandan “ülkemizin Güneydoğu sınırlarında yaşadığı en önemli sorunlar Misak-ı Milli’den verilen tavizlerden kaynaklanıyor… Suriye ve Irak’taki gelişmelerde zaman zaman dillendiriyorum. Biz Misak-ı Millimize yeniden sahip çıkmak zorundayız” demesi çelişkidir.

Emperyalizmi bölgemizde geriletirken komşulardan toprak talebi, komşuları emperyalizmle işbirliğine yöneltir. Musul’u, Kerkük’ü alalım derken Türkiyemiz elden gider.

Lozan’ı emperyalizm de güncellemek istiyor. Biz Lozan’ın ihlal edilen hükümlerini uygulatalım yeter. Yani Lozan’a sahip çıkalım. Erdoğanlar Yunanistan’ı Lozan’ı uygulamaya davet etmeli, adacıklar ve Kıbrıs üzerindeki hak ihlallerine karşı çıkmalı ve bölge ülkelerinin egemenlik hakkına, rejimine, toprak saygı göstererek emperyalizme karşı birleşmelidir.

Tarihçi-Yazar Mustafa Solak
https://twitter.com/karahuseyinler