MİLLETİ KUŞATAN YALANLAR!..

Dünyada kendi yaşamsal dertlerini pervasızca unutarak, siyasetin kirli karmaşasına, işbirlikçilik takiyesine, vurguna, havanda su dövmeye, boş tartışmalara, ayak kaydırma oyunlarına, komploculuğa ve iktidar savaşlarına bu kadar dalış yapan kaç ülke vardır acaba?..

En önemlisi de yeryüzünde kaç ülke bizimki kadar hızla değişen suni ve yalan bir gündemin keşmekeşinde yolunu ararken, kiralık bozuk pusulaların dönemeçlerinde rotasını kaybeder ve neredeyse her sabah uçurumun kıyısına gelebilir ki?..

Unutmayınız ki; şaşkınlık verici sosyal, siyasal ve ekonomik bir devinimin içinde ve paslı dişliler aslında toplum her açıdan hızla tüketilirken, çaresizlik artıyor, girdaptan kurtulmayı bekleyen milyonların seçenek arayışları da büyüyor...

Ancak şu, “nerede, ne olursa olsun yaşamak ve de yaşamak” telaşı yok mu, kahır verici her ıstırabı yine de unutturmayı başarabiliyor... Hem bu ülkeye hem de giderek çaresiz kalan tüm insanlarına...

İşte bu yüzden olsa gerek; “dolar” lobisinin rantçı ayakçıları, vurgun ve yağma peşindeki siyaset ağaları ve özellikle de bu iki güce uşaklık yapan medya maymunları boş buldukları ortamda rahatlıkla at koştururken, toplum da kendisini ezen bir koşuşturmanın içinde adeta kukla gibi oynatılıyor...

Ve böylesi bir süreçte, toplum mühendisliğine hizmet eden külliyen tezgah anketler ülkeye yön vermek için çırpınırken, şaşkın kitlelerin kafası iyice karışıyor...

Heyhat ki, “Başkanlık gelirse her şey güllük gülistanlık olur, olmazsa kaos” yalanlarını pompalayan televizyon ve gazete kiralıklarının dayattığı çarpık gündem yalnızca ülkeyi değil, toplumu da sinsice erozyona uğratıyor... Ve bu sırada, “vay Türkiye’nin haline” demekten başka da elden bir şey gelmiyor...

UNUTTURULAN TÜRKİYE!..

Peki, medya uşaklarıyla onlara gaz veren siyaset taşeronları ülke gündemiyle istedikleri gibi oynarken, vatan ve ulus döviz oyunlarında yalnızca parasını mı kaybediyor acaba?..

Aslında nelerden oluyor halkımız ve her geçen gün nelerden mahrum kalıyor, nelere muhtaç oluyor yorgun insanlık?..

Söyleyiniz; neler kaçırılıyor bu ülkede gözden, neler unutturuluyor saat başı insanlara sinsice, neler örtbas ediliyor her fırsatta alçakça ve aslında neler yok ediliyor asıl gündemin içinden utanmaz ve arlanmazca?..

Kim ne derse desin, siyasetçiler ve onların kiralık medyasıyla, gündem lobicilerinin Türkiye’yi “cennet” gösterme çabaları sırasında, memleket her saniye hızla eriyor...

Alın işte, Irak içlerinde, Musul’u gözleyen askerler nerede ve neler yapıyorlar acaba?.. Sınırdaki tehdit ne durumda?.. Kim farkında orada olanların?.. Şehit olanlar ve yaralılar var mıdır aralarında?..

Daha birkaç gün önce IŞİD’in Suriye’de kaçırdığı iki asker nerede, başlarına neler geldi ve yüce devlet bunları kurtarmak için neler yapıyor?.. Kimlerdir bu askerlerin aileleri ve şimdilerde nasıl acılar çekiyorlar, çocukları için nasıl kaygılanıyorlar?..

Ve de son aylarda kaç asker şehit edildi Suriye bataklığında, kaçı yaralandı ve kimler sorguluyor acaba o askerler hangi taşeronluğun kurbanı ve niçin öldüler diye?..

TOPLUMU UYANDIRMA ZAMANI!..

Evet; bu ülkenin 40 yıllık kanlı terör yarasıyla ilgili de siyasetin ve medyanın duyarsızlığı “güllük gülistanlık” edebiyatına hizmet ederken, güvenlik sorunları ve toplumsal kaygılar bitmiş olmuyor...

İşte daha dün de 3 askerin şehit olduğu Güneydoğu’da, terörün şiddeti daha ne kadar sürecek ve medya bunu gözden kaçırmak için daha ne kadar siyasetin kuklası olmaya devam edecek sizce?..

Seyyar terör timleri son 15 günde Antalya’dan Urfa’ya, Amanoslar’dan Karadeniz’e kadar saldırı ve bombalama olaylarıyla toplumu kaosa çekmeye çalışırken, “yayın yasakları” ülkeyi ne kadar koruyabilecek ki?..

Konya’da 18, Diyarbakır’da 6 çocuğun tarikat yurtlarında adeta ihmale kurban gitmesi unutulmamışken, Ensar Vakfı ve Gerger İmam Hatip’teki taciz-tecavüz zinciri örtbas edilirken, Adana- Aladağ’da 11 çocuğa mezar olan yurt binasının ardındaki denetimsizliğin üstü kaç günde örtülecek acaba?..

Sözün özü şudur; Memleket kaynıyor... Terör, işsizlik, ekonomik bunalım, son günlerde döviz rezaletinin yarattığı yağma ve de yıkım sürerken, ülke sanki “mutlu ve refah” içindeymiş gibi bir yandan da cumhuriyetin varlığını yok edecek olan “yeni anayasa” ve “başkanlık” tuzağı dayatılıyor...

Üstelik tüm bunlar yaşanırken, ülkede her şey yolundaymış gibi bir hava yaratılmıyor mu, işte bu zavallılık da duyarlı her yurttaşı adeta çıldırma noktasına getiriyor...

O halde tüm bu vahametler tekrar edilmesin, olayların sorumluları cezasız kalmasın, toplum “seçenek” konusunda dayanak bulsun isteniyorsa, bunun tek yolu vardır;

Başta CHP olmak üzere muhalefet; ülkeyi sarsan ancak örtbas edilmek istenen tüm olayları ısrarla gündemde tutmalı ve geçen hafta Adana’da olduğu gibi sürekli meydanlara çıkarak medya-siyaset ortaklığının halkı ve gündemi esir alan sinsi tuzaklarına olabildiğince isyan etmeli...

“Yoksullaştır-köleleştir” stratejisiyle adeta esir alınanlarla, balık hafızalı kitleleri “gelecek” tehlikesiyle ilgili uyandırmanın başka yolu ve yöntemi yoktur...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac