OLACAĞI BUYDU EY GAFİLLER!..

“Ben demiştim” şeklindeki bildik, hatta bazen ukala tavrı sevmem ama bu köşede, IŞİD terörünün de aynı zamanda bir “kanlı bumerang” olduğunu defalarca vurgulamaya çalıştık...
Aynı uyarıları televizyon programlarında da yaptık ve Türkiye’nin artık sistematik bir terör zincirinin tehdidi altında olduğunu, önümüzdeki süreçte de ne yazık ki olmaya devam edeceğini söyleyip durduk...
Çünkü hem iç siyasetteki karmaşa, hem PKK ile mücadele ve hem de IŞİD’i adeta “ihraç” eden Suriye devinimi ne yazık ki bu tehdidi yıllardır dayatıyordu, dayatacaktı...
Kimileri diyebilir ki, “Bu ülke başıboş hale gelmiş, sen söylesen, yazsan ne olacak?..”
Boş vermişliğin ve “bana ne”ciliğin hüküm sürdüğü bir ülkede, terör olaylarına duyarlı ve örgütlerin hareketleri üzerinde uzmanlaşmış gazetecilerin uyarıları bazen “ahkam kesiyor” gibi görülebilir de, peki devlet istihbaratının uyarıları ve yazışmalarının ısrarla- gafletle göz ardı edilmesine ne demeli?..
Atatürk Havalimanı’ndaki IŞİD vahşetinin perde gerisine gelmeden önce Ankara’daki bir terör saldırısıyla ilgili istihbarat uyarılarını ve ardındaki gafleti anımsatmakta yarar var...
Çünkü “uyarı-gaflet-eylem” zinciri can almaya devam ediyor ve ne yazık ki kimse sorumluluk üstlenmiyor, hesap da sorulmuyor...

Uyarı ve ihmal!..

17 Şubat 2016’da, Ankara’nın Çankaya ilçesinde, Genelkurmay Başkanlığı’nın, asker lojmanların ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın bulunduğu bölgede askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen patlamada 29 kişi ölmüş, en az 60 kişi de yaralanmıştı.
18 Şubat’ta, CNN Türk’te bu saldırının öncesindeki güvenlik skandalıyla ilgili şöyle bir haber yayımladı;
“Ankara’daki terör saldırısının ardından istihbarat zafiyeti olduğu tartışması başladı. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın en son 7 Ocak 2016 tarihli yazısıyla, tüm kurumları PKK’nın olası saldırı hazırlıkları konusunda uyardığı ortaya çıktı. Üstelik o uyarıda, servis araçlarının toplandığı alanlar uyarısı da bulunuyor. Yazıda, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde, terör örgütü PKK ve tüm yapılanmalarının canlı bomba ve sabotaj eylemleri planladığı hatta keşif çalışmalarının da yapıldığı yer aldı. Uyarı yazısında, MİT, gerekli önlemlerin alınmasını tavsiye etti.”
19 Şubat 2016’da ise bu köşede “istihbarat zafiyeti”yle ilgili şu satırlar vardı;
“Ankara’da 28 kişinin ölümüne yol açan patlamanın yaşandığı gün gazetelere yansıyan çok düşündürücü bir haberde, Türkiye’nin cumartesi akşamı Suriye’nin Azez kentindeki PYD mevzilerini vurmasının ardından teröristlerden misilleme geleceği belirtildi... MİT, YPG bağlantılı 14 kişinin Türkiye’ye sızdığını ve uluslararası havaalanını vuracağını bildirdi. MİT raporunda, ‘Teröristlerin hedefinde Avrupa ve Körfez ülkelerinden Türkiye’ye turistlerin geldiği uluslararası bir havaalanı var’ denildi.”

Hande Fırat ne diyor?..

Gelelim “istihbarat zafiyeti” tartışmalarını zirveye çıkartan yeni skandala...
İntihar saldırısı için donanımlı 3 “IŞİD” militanı önceki gün Atatürk Havalimanı’nı kan gölüne çevirdi...
Yani Mart ayında Brüksel Havaalanı’nda 14 kişinin öldüğü eylemin bir benzeri de İstanbul’da yaşandı... Yine silahlı saldırı ve yine intihar eylemi... Sonuç; 41 ölü, 300’den fazla yaralı ve yaşanan büyük şok!..
Peki; devlet, PKK ve IŞİD’in yüksek oranda hareketli olduğu ve eylem riski oluşturduğu bir dönemde yeterince teyakkuzda mıydı acaba?.. MİT’in Ankara saldırısı ve başka eylemlerle ilgili önceden yaptığı uyarılardan zerre kadar ders alınmış mıydı?..
CNN Türk’ün Ankara temsilcisi, deneyimli gazeteci Hande Fırat, son yıllarda zirveye çıkan istihbarat zafiyeti konusunda yeni bir skandalı dünkü haber bültenlerinde deşifre etti...
CNN Türk canlı yayınında konuşan Hande Fırat, “İstanbul’la ilgili olarak da Haziran ayının başında, yaklaşık 20 gün önce istihbarat birimleri devletin tepesine ve tüm kurumlarına uyarı yazısı gönderdi... Bu uyarı yazısında eylem yerlerinin isimleri de vardı” dedi.
Uyarı yazısında “Atatürk Havalimanı”nın adının apaçık yazıldığına dikkat çeken Fırat’a göre MİT’in bilgilendirmesi “7 Haziran” tarihli...

Acil entegrasyon!..

Sevgili Hande Fırat başarılı bir gazetecilik örneği sergilemiş ve bir güvenlik skandalını deşifre etmiş ama devlet nerede peki?.. Bu kaçıncı skandal, bu kaçıncı “istihbarat zafiyeti” tartışması ve göz göre göre gelen kaçıncı katliam?..
Terör örgütlerinin eylemleri ve saldırı yapacakları yerlerle ilgili detaylı bilgiler haftalar öncesinde güvenlik birimlerine giderken, dünyada eli kolu bağlı, adeta saldırı bekleyen kaç devlet vardır acaba?..
AKP-cemaat çatışmasının da devletin en kritik birimlerinde kargaşa yarattığı bir ülkede; terörün gücü, etkisi, yayılması askeri ve siyasi yapıları ile ilgili saptama ve uyarılardan çok, şiddetin önlenmesine yönelik etkili, entegre, donanımlı bir istihbarat yapılanması acilen kaçınılmaz...
Yani bu ülkeyi yönetenler, terörün güçlenmesi için “açılım” yapacaklarına, terörün durdurulması için askeri-siyasi ve bürokratik “entegrasyon” içeren bir istihbarat “açılım”ına muhtaç olduklarını bir an önce anlamalılar... Aksine bu beceriksizlik ve sorumsuzlukla Türkiye Cumhuriyeti daha çok kaos yaşar...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac