Terör son 3 yıl içinde, vahşetin her yüzünü insanlığa ve de uygarlığa göstermekten kesinlikle kaçınmadı... Çünkü rantın tanrıları öyle istedi!!!
Din, mezhep ve rant savaşının köhneliklerinde, şiddetin kendinden bile korktuğu bir vahşet dönemidir bu dönem...
İnsanın; yalnızca insanın, ölümün her kılığına girerek can aldığı bu ürkütücü sürecin her aşamasında, “din”ci şiddetin tüm versiyonları pervasızca sahnelenirken, insanlık en acımasız biçimde hedef alındı... Hem de insanlık dışı yöntemlerle...
ABD ve ortaklarının “BOP” planı uğruna eylemlerine ve yayılmasına uzun süre göz yumduğu El Kaide türevi Selefi “IŞİD” terörü insanlığı yalnızca ağlatmadı, bir insanın başka insanlara sözde “din uğruna” neler yapabileceğini de gösterirken, hiç kuşkunuz olmasın, insanlıktan da çıkıldı!..
Ortadoğu’da kan deryasının Fırat ve Dicle’den daha hızlı aktığı son üç yılda; şiddet, üzerinden ölüm dökülen her renk afişini astı insanlığın parçalamış bedenlerine;
İnsanları canlı canlı kafese koyarak havuzda boğmak mı dersiniz, yüzlerce rejim askerini çöllerde çırılçıplak kurşuna dizmek mi, çocukların önünde kafa kesmek mi?..
Ya da “eşcinsel” diye gençleri binalardan atmak mı, meydanlarda kol kesmek mi, hedef yapılan masumları “roket atar”la vurmak mı, yoksa geçen aylarda yine Suriye’den medyaya yansıdığı gibi, salt “Alevi” diye insanları tank paletlerinin altına atarak ezmek mi dersiniz?..
İnsanlığın Mars’ta yaşam izlerini bulmak için buluş peşinde koştuğu bir yüzyılda, IŞİD ve türevleri kendi aralarında en dehşet verici kan akıtma yönteminin icadı peşindeler!.. Heyhat; “en ilginç infaz yöntemini bulma yarışı”dır bu... Ve de insanlığı iliklerine kadar korkutan, utandıran bir kirli yarış!..
Mırraya damlayan kan!..
Son vakayı duydunuz mu?.. IŞİD ya da türevleri, ölümün her renginde ağıt yaktırmayı, acılar zinciri oluşturmayı az bulmuş olmalılar ki, bu kez ölüm “yas”ının ortasına asmışlar üzerinden kan damlayan kara bayraklarını...
Henüz toprağa verilmiş bir insana saygı uğruna kurulan “yas” çadırında, acı, ıstırap ve gözyaşları mırra fincanında çalkalanırken, IŞİD bu kez ölümün bağrına savurmuş, barbarlık bayrağının şiddet bombalarını!..
Irak’ın Diyale eyaletinin Mıkdadiye ilçesine bağlı “Beni Timim” bölgesinde yine canlı bomba saldırısı düzenlenmiş... Bu kez nereye peki?.. “Taziye çadırına!..”
Düşünsenize; yürekleri yanmış insanlar, acılarını paylaşmak için geldiğini düşündükleri bir meczubu karşılıyor, muhtemeldir ki kucaklıyor ve belki de bir Arap geleneği olan taziyede “mırra” ikramında bulunuyorlar...
Sonra ise “ölümün içinde ölüm”le görevlendirilmiş o zavallı terörist, kalabalığın ortasında üzerindeki bombayı patlatarak tam 35 kişiyi öldürüyor, 55 kişi ise yaralanıyor...
ABD’nin “böl-parçala-yönet” kaosunda kan deryası yaratan şiddet unsurları, insanları en acılı ve en savunmasız anlarında bile ölüme sürüklerken, hadi insanlığı bırakın, dinden de mi çıktılar acaba?..
Söyler misiniz; dinci terörün, bir dini törende bile can almaktan kaçınmadığı bir coğrafyada acı çekenler belli de, acı ticaretinin köleleri aslında kime hizmet ediyorlar acaba?.. Kendine gel ey insanlık, kendine!..
Ankara’nın asıl kaosu!..
Madem konu “intihar saldırıları”, o halde devam edelim!..
Bir cemaat trolü internet üzerinden vahim iddialarda bulunuyor... “Devlet içinde özel istihbarat ve dinleme” yapılanmasından tutun da rantın en pervasız alanlarına işaret eden çok ürkütücü paylaşımlar bunlar...
İddiaları ortaya atan “Fuat Avni” de bir cemaatçi olduğu için, Fethullahçıların eski ortaklarıyla ilgili ortaya attıklarının bir bölümü nedense pek inandırıcı gelmiyor...
Çünkü aylardır süren, “bittin sen” tehditlerine rağmen Erdoğan yerinde duruyor ve giderek güçlenirken, bildiğini okumaya da devam ediyor!..
Bu arada gün geçmiyor ki, AKP yönetimi ile Erdoğan arasında “çift başlılık” tartışmasının büyüdüğüne ilişkin haberler de gündeme yansımasın... Ancak Erdoğan’ın, “Davutoğlu’nun yerine Binali Yıldırım’ı getireceği” söylentileri ülkenin güvenlik sorunlarının bile önüne geçiyor!!!
Çünkü ne yazık ki, terör ve ölüm sıradanlaştırıldı bu ülkede ve acılar ölümlerin üzerinden bir kaç gün bile geçmeden unutturuluyor... Hem de “ya başkanlık ya da kaos” diyen yandaş medyanın pervasızlığıyla!..
Şüphesiz, Bülent Arınç- Hüseyin Çelik cephesinin Erdoğan’a yönelik eleştirilerini arttırmaları da AKP içindeki “çatlak” iddialarıyla devlet yönetimindeki kaosu büyütüyor...
Ve hiç kuşkunuz olmasın, Erdoğan’ın bu çatlağı sert hamlelerle kapatacağı konusundaki görüş de giderek daha fazla öne çıkıyor...
Tüm bunlar şüphesiz ülkenin siyasi gidişatında bir sorun olduğunu gösteriyor ama şu terör ortamında çok mu önemli sizce?..
Baksanıza, Güneydoğu’da aylardır bitmeyen terörün kaosu sürerken ve Kızılay’da 28 kişinin ölümüne yol açan bombanın dumanı bile gökyüzündeyken toplum diken üstünde yaşamaya çalışıyor...
Devletin “yeni intihar saldırısı” kuşkusuyla ilgili “gizli” ibareli uyarı belgeleri sosyal medyada bile dolaşırken, Emniyetin, 81 şehrin valiliğini “bombalı eylem” konusunda uyardığı yolundaki haberler de medyadan eksilmiyor...
Evet; taziye çadırlarına intihar saldırılarının yapıldığı bir coğrafyanın yanı başında, “açılım” terörü yüzünden yurdun her köşesinde taziye çadırlarının sayısı da ne yazık ki artıyor!..
Bu arada ülke güllük gülistanlıkmış gibi; Ankara’da, kendi aralarında bile iktidar kavgasına düşenlerin pervasızlığı da mide bulandırıyor!..
Yazık bu ülkeye de bu ulusa da...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac