PKK KONUSUNDA NE DEDİK, NE ÇIKTI?..

Ülkeyi geçmişte kaosa sürükleyenlerin tavrına ve yaşanan olaylara dikkatlice baktığınızda, vaka zincirinin ulaşacağı sonu önceden sezinlemek hiç de güç olmuyor...

Yani eğer bazı konular ilgi alanınız içindeyse, bu ülkede yaşanacak olayları öngörebilmek için kahin olmaya da gerek yok...

Adı “terör uzmanı”na çıkmış bir gazetecinin tam da terörün hortladığı bir dönemde izinde olması mesleki açıdan şanssızlık olsa da, unutmayınız ki, bu ülkede şiddetin sıradanlaşması hiç kuşkusuz yazılacakları da artık sıradan hale getiriyor.

Hele ki, olacakları önceden ısrarla yazmışsanız, son iki haftada ülkenin kan gölüne dönmesini bilmem ki analiz etmeye gerek var mıdır?..

Bence yok... Çünkü yaşanacakların sinyalini önceden vermenin burukluğu yeterince kahrediyor... Çünkü Suruç katliamı, ardından gelen terör saldırıları ve TSK’nin müdahalesine yol açan kaostan önce, bu köşeden yapılan uyarılar hiç de yabana atılır cinsten değildi!..

Örneğin, bu köşede 15 Mayıs 2015’te yazdığımız, “PKK düz ovaya mı çekiliyor” başlıklı yazıda, Şırnak’ta 1.5 yıl içinde 672 teröristin güvenlik güçlerine teslim olduğuna dikkat çekerken şu uyarıları da yapmıştık;

“... PKK 2 yıla yakın süredir çatışmadan uzak dururken, militanlar risksiz bir dönemde neden örgütten kaçmaya devam ediyor?.. Örgütten kaçarak teslim olanlar artarken, aynı dönemde, kent merkezinde ‘asayiş birimi’ adı altında silahlı-maskeli grupların ortaya çıkması rastlantı mı?.. Yoksa bu ‘kaçış’lar, dağdaki teröristlerin dikkat çekmeden sisteme entegresi için kurgulanmış bir ‘açılım’ oyunu mu?.. En önemlisi de; AKP ve PKK yeni ‘Habur’ rezaletlerine yol açmamak için PKK’yı gizlice düz araziye mi çekiyor?.. Umarım bu soruların yanıtı, yeni sıkıntıları da beraberinde getirerek 8 Haziran’dan itibaren şaşırtıcı biçimde ortaya çıkmaz!.. İşte o zaman ‘açılım’da dönen gizli oyunlar öylesine şoke edici biçimde deşifre olur ki, kimse altından kalkamaz!..”

‘TERÖR PUSUDA’ UYARISI GÖRÜLMEDİ!..

Gelelim 8 Temmuz’da bu köşede yer alan, “PKK büyük pusuda” başlıklı yazıya... Bakınız, o yazıdaki kimi satırlar bugünlerde yaşanan kanlı girdabı nasıl da haber veriyordu;

“... Örgüt aylardır Güneydoğu’da renkli afişlerle ve “festival” adı altındaki toplantılarla militan topluyor... Urfa Valisinin önceki hafta yaptığı, ‘Urfa’da 3 bin çocuk PKK tarafından dağa kaçırıldı’ şeklindeki açıklaması, örgütün ‘milis’ yapılanmasına da büyük ağırlık verdiğine işaret ediyor... Anlaşılıyor ki, PKK içte ve dışta yayılmak için boş durmuyor... Örgütün 3 yıl sonra yeniden Amanos Dağları’nda 11 ayrı hücre oluşturduğunun ortaya çıkması da terör silahlarının içte ve dışta pusuya yattığını gösteriyor...”

Ve 14 Temmuz 2015 tarihinde bu köşeden yaptığımız son PKK uyarısı... “Barış kartalı niçin havalandı” başlıklı o yazıda bakınız nasıl uyarılar vardı:

“... PKK siyasi arenada güçlenmesinin asıl meyvesini toplamak istiyor!.. PKK’nın, koalisyonun dikkatli kurulması; ‘açılım’ ve Öcalan’ın özgürlüğünün hedef alınmaması için pusuda beklediğinden artık kuşku yok... Örgütün 3 yıl sonra yeniden Amanos Dağları’nda üstlenmesi ve Güneydoğu’da binlerce çocuğu dağa kaçırması da eylemlerin yalnızca kırsalda değil, kent merkezlerinde yoğunlaşacağının işaretlerini veriyor... ‘Asayiş birimleri’ adı altında kentlere inen PKK, ‘açılım’ı Öcalan’ın özgürlüğüyle büyütmek için beklenmedik taarruzlara girişebilir...”

Peki, biz bu uyarıları yaparken; son iki haftada 20’den fazla şehit ve onlarca asker ve polisin yaralanmasına yol açan olayları devletin stratejik birimleri neden göremedi?.. Bu soruya zaten yanıt verilebilseydi, Türkiye Cumhuriyeti terör karşısında bu kadar aciz olmazdı...

SERİK’TE GÖRÜNEN KÖY...

Yaşamın yükü paslı bir silindir gibi geçmiş üzerinden... Şişkinlikler nedeniyle yüzünün şekli bozulmuş... Bir gözü kör, diğer ise ihtimaldir ki iyi görmüyor...

Yoksulluk üzerindeki gömlekten lime lime dökülüyor... Şalvarının dizlerindeki yamalar sosyal devletin çöktüğünü de çok net tarif ediyor... Çünkü çorapsız ayaklarını yırtık ayakkabılarının içine gizlemiş bir adam, şehidine ağlıyor...

Ve nasırdan şekil değiştirmiş öpülesi elleri adeta “imdat” istercesine titriyor, sessizce isyan ediyor, sanki kimsesizliğe rest çekiyor...

Bu yaşlı adam; annesi ölmüş, babası kayıp şehit asker Barış Akkabak’ı aylık “290 lira” engelli maaşıyla, derme çatma bir gecekonduda büyüten 78 yaşındaki Ramazan Akkabak...

Serik Kaymakamı, torununun şehadetini duyunca tamamen çöken bu yoksul dedenin yanına oturmuş, şu garip ve göstermelik soruyu sormuş; “Bir ihtiyacınız var mı?..

Dedenin, “Allah devlete zeval vermesin” şeklindeki ironik yanıtı bilmem ki, “görünen köy kılavuz istemez” özdeyişinden habersiz olan Serik kaymakamını uyandırmış mıdır?..



https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac