Uzak ya da yakın fark etmiyor; ölümün ve katliamın gelişi kefenin rengi gibi hiç değişmiyor!..
Benzer eylemler ve ne yazık ki tahribatından çığlığına kadar karanlık ve acımasız ölümler...
Acıların fotoğrafları bile aynı, yüzlerdeki korku ifadesi eski ve tanıdık bir acılar yoldaşı ve kader arkadaşı gibi!..
Velhasıl yine bomba, yine kan revan, sis, duman, çığlık...
Ne yazık ki, yine çaresizce oraya buraya savrulan insanların duvarlara vuran acıları, korkudan titreyen siren sesleri, polisin endişeli kuşatması...
Yetmiyor insanlık için travmanın kareleri; Her yerde panik, korku, kaçış ve is bulanmış gözyaşları... Hepsinden acısı da tanıdık ölümlerin, bizden uzak olsa da, yeni versiyon paslanmaya mahkum acıları!..
Sığınmanın bağrında öfke!..
Önceki gün tüm dünyada yine acayip bir şaşkınlık başını alıp gitti ki, sormayın?..
Bir panik, bir kaygı, bir korku ve giderek büyüyen derin ve çok ürkütücü bir kaos kuşattı Avrupa’dan tüm cihanı!.. Neymiş efendim, Belçika’da bomba patlamış...
“Ateş düştüğü yeri yakar” sözünün üzerinde durmayacağız, çünkü katliamlar nefes bile aldırmıyor ve artık yararı da yok...
Madem ki acılar tüm insanlığın, o halde acı ve ağıt nerede diye sorgulamanın hesabı da yok!
Belçika baskını da gösteriyor ki; dünya üzerinde ne yazık ki ateşin düşmediği o kadar az yer kaldı ki, bu gidişle gaflet ve dalalet terörünün darbesini de yemeyen kalmayacak gibi...
İşte her gün Ortadoğu’daki ölümlerin, canlı bombaların, çatışmaların şiddeti ve acısından habersiz ve belki de duyarsız olan Brüksel metrosu ve havalimanında infilak etti bu kez bombalar...
Paris’ten sonra tüm Avrupa bu kez de Brüksel’deki 34 ölü ve 200 civarında yaralının acısıyla sarsıldı...
Belçika’da bomba!.. Olay yeri, dünyada ne kadar terör örgütü ve kaçak göçmen varsa -fazla demokrasiden olacak- rahatlıkla sığındıkları bir ülke!..
Ne ilginçtir ki, orasının banliyölerinin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan gelen radikaller nedeniyle terör hücrelerine dönüştüğüne ilişkin binlerce haber ve araştırma okuduk...
Unutmayınız ki, Brüksel ve çevresindeki bu yapılanma yalnızca Belçika’yı tehdit etmiyor!.. Daha önce oradan gidenlerin Paris’i de kana buladıkları gibi, Belçika ne ilginç ki, kaçak teröristlerin neredeyse lojistik yolu ve bu yapı çevre ülkeleri de artık daha fazla sıkıntıya sokmaya başlıyor...
Hazır kıta barındırmak!..
İşte son vahim bağlantı; Salah Abdeslam adlı IŞİD militanı daha 4 gün önce Brüksel’de yaralı olarak ele geçirildi...
Abdeslam’ın, 13 Kasım 2015’te, 127 kişinin öldüğü Paris saldırılarının planlayıcılarından birisi olduğu öne sürülüyordu...
O halde ne işi vardı, nasıl girebilmişti Brüksel’e ve şimdiye kadar nasıl fark edilememişti acaba?.. Belli ki Belçika’da o “demokrasi”-sığınmacı hattının pervasız gizemi de korudu Abdeslam’ı!..
IŞİD’in, Abdeslam’ın yakalandığı operasyonun hemen ardından adeta çok hızlıca intikam saldırısı yapabilmesi, örgütün Belçika’da ne kadar donanımlı ve eyleme ne kadar hazırlıklı olduğunu da çok ürkütücü biçimde dışa vurdu... Bu da olayın bir başka vahameti...
Belçika meğerse bağrında hazır kıta eylem hücreleri barındırıyormuş da, “nasıl olsa onlara kucak açtık, bize bir şey yapmazlar” gibi bir şaşkın gafletle mi yaşayıp gidiyormuş acaba?..
Küresel uyanış zamanı!..
Evet, kimi zavallılar “acıları biraz da Avrupa yaşasın” der gibi bir insanlık ihaneti içinde olaylara baksalar da, şu Belçika katliamının ardından, Avrupa’nın ve de özellikle peşinden sürüklendikleri Amerika’nın artık diken üzerinde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın!..
Sakın yanlış anlamayınız; bu öngörü IŞİD’in, Brüksel saldırısının hemen ardından, sosyal medya hesaplarından, “Siz bizi Doğu’da bombalıyorsunuz, bu yüzden biz de sizi Batı’da bombalıyoruz!.. Göze göz, dişe diş... Daha çok bombaya ve ölüye hazır olun, yakında Almanya’da” şeklindeki tehdidine dayanmıyor...
Asıl dayanak ABD’nin ürettiği bumerangın bir kez daha Avrupa’yı vurmasında... BOP’tan sonra “Arap Baharı” emperyalizmini dayatmak için Ortadoğu’nun kan pazarına IŞİD’i süren zihniyet, canlı bombaların Irak ve Suriye’den Avrupa’ya göç edebileceğini nasıl kestiremedi acaba?..
Rus-Afgan savaşında El Kaide’yi üreten zihniyet, Usame’nin müritlerini Irak’ta vururken, kanlı bumerangın 11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’de açtığı yaradan da mı ders çıkartmadı?..
ABD ve Avrupa; Irak ve Libya’dan sonra Suriye’yi de dizayn etme uğruna on binlerce insanı öldüren dinci teröre göz yumarak, destekleyerek ve en acısı da kafa kesme vahşetlerini izleyerek insanlığa ihanet etmeselerdi, bugün insanlığın çektiği acıyı tatmayacaklardı!..
Paris’ten sonra Brüksel saldırısı da aynı soruyu insanlığa dayattıkça dayatıyor; şiddet unsurlarının Doğu’dan Batı’ya göçü sürerken, teröre karşı küresel bir uyanış ve mücadele stratejisi ne zaman vücut bulacak acaba?.. ABD ve Avrupa ne zaman uyanacak?.. Ortadoğu’daki ateş her yere düştükten sonra mı?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac