REINA KATLİAMINI KIŞKIRTAN FİTİL!..

Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday’ı, türbanlı bir avukatın duruşmalara girmesine izin vermediği iddiasıyla hedef gösteren Vakit gazetesiydi... Günday, Osmaniye’den Gümüşhane’ye giden İzzet Kıraç adlı bir dinci tarafından 25 Temmuz 1995’te acımasızca katledildi...
Danıştay üyeleri de aynı gazete tarafından hedef gösterildi... Tarikat müridi Alparslan Aslan, 17 Mayıs 2006’da Danıştay’ı basarak Mustafa Yücel Özbilgin’i katletti ve laikliği savunan tüm çevrelere gözdağı vermeyi de amaçladı...
Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlar da hep “dinci” geçinen basın ve oralardaki tetikçi bağnazların hedefindeydi... Kışlalı’yı, “Zorba Kemalist gemi azıya aldı” diyerek hedef gösteren Akit adlı paçavraydı... 
Dincilikten beslenen zavallı provokatörler onları da hedef gösterdi ve üçü de yine şeriatçı örgütler tarafından düzenlenen bombalı saldırılarda katledildi...
Bu ülkenin yoksul kızlarını okutarak bağnazların tuzağına düşmesini engelleyen ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan’ın yıllar boyunca din simsarı matbuat tarafından iğrenç bir şekilde hedef gösterilmesi de unutulmadı... 
Saylan en çok da Akit gazetesinin hedefindeydi... Sonunda o gazete ve yazarlarının hedef göstermesiyle Saylan gibi örnek bir cumhuriyet kadını da Ergenekon yalanlarına kurban edildi...
 
LAİKLİK  ÇATIŞMASINI ZORLAYANLAR!..
 
Dinci basını okuyanların çoğu cumhuriyetle kavgalı bağnazlar... Aralarında gerçek inançlı insanlar da var ki, bunlar tıpkı Zaman gazetesinin gerçek yüzünü görüp terk ettikleri gibi, laikliğe ve cumhuriyete taarruz eden, sözde “dincilik” üzerinden masumları hedef gösteren gazeteleri de tarihin çöplüğüne atacaklardır...
Çünkü AKP iktidarı döneminde sayıları artan, müthiş zenginleşen ve adeta “arkamızda iktidar var” dercesine gittikçe pervasızlaşan bu gazeteler, yıllardır birilerini hedef gösteriyor, takipçileri ya da onlardan etkilenenler ellerine silah alarak terör yaratıyor...
İşte yılbaşı gecesi Reina’da, IŞİD’li caninin yol açtığı katliamın ardında da, yeni yıl kutlamalarına düşman ve kitleleri kışkırtan şeriatçı matbuat ve yandaşları da var...
Gazete ve televizyonlarda, yılbaşını kutlayanları “dinsiz, kafir” ilan edenler mi dersiniz, yoksa “piyes” adı altındaki sokak şovlarında, temsili Noel Baba’nın başına silah dayayanlar mı?.. 
Ya da İzmir gibi modern bir kentte bile halkı yılbaşı karşıtı iğrenç bildirilerle kışkırtarak, laik- anti laik çatışmasının fitilini yakmaya çalışan sözde “Noel” karşıtı, yaşam tarzı düşmanları mı?..
Son bir haftada, yandaş gerici medyada çalışan çok sayıda tetikçi muhabir ve yazarın yılbaşı kutlamalarını hedef alan paylaşımları ve çalıştıkları gazetelerin vahim yayınları internette duruyor... 
Ve yılbaşını kutlayanları “kafir” ilan eden örgütlerin sokaklarda halkı galeyana getirerek, laik-anti laik çatışmasına zemin hazırlama çabalarını gösteren videolar da internette yerlerini koruyor...
Bu arada; sıradan bir muhalifi bile sosyal medyadaki en küçük eleştirisinde, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”le suçlayarak tutuklayanlar, “laiklik üzerinden iç barışı bozmaya çalışanlara karşı neden sessizler acaba” diye bir soru da herkesin zihnini kurcalamaya devam ediyor...
 
‘KİN VE NEFRET TELLALLIĞI!..’
 
Evet, gerici-yandaş medyadaki pervasızlığın iç barışı bozmaya yönelik çabalarını gösteren örnekler çok... Nasılsa onlara kimse dokunmadığı için adlarını sıralamaya gerek de yok!.. Ancak Reina saldırının öncesi ve sonrasına işaret eden iki örnek var ki, kışkırtıcı ve tamamen akıllara ziyan...
Örneğin; zihniyetinde herkesin yaşam tarzına müdahale hakkı olduğu gibi bir pervasızlık barındıran Mili Gazete adlı kağıt tomarının her yıl, hiçbir yasal engelle karşılaşmadan tekrarladığı kışkırtıcı yayınlara ne demeli?..
Bu gazetenin; “Bugün son gün, bu son uyarı!.. Kutlama...” manşetinin atıldığı 31 Aralık tarihli sayısının asıl amacı neydi acaba?.. 
 
‘ORTALIĞI HAVAYA UÇURMAK!..’
 
Peki, ölümünden sonra bile, CNN Türk’teki bir programda Türkan Saylan’a saldıran ve daha önce çalıştığı Akit gazetesinde Fethullahçılara yazılan övgüleri unutan Serdar Arseven adlı zavallıya ne demeli?.. 
Kanal A’da yaptığı konuşmada, Reina katliamına ilişkin kışkırtıcı ifadeler kullanan; CHP, Atatürk ve laiklik düşmanı Arseven’in şu sözlerini bir solcu kullanmış olsaydı kim bilir başına neler gelirdi;
“Yılbaşına sonuna kadar karşıyız. Yılbaşı kutlamaları, yılbaşında içki içilmesi sonuna kadar kumardır. Biz bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kim ortalığı havaya kaldırırsa, uçurursa uçursun.”
Memleketin muhafazakarlarının ve dindarlarının, “yılbaşı” gibi insanların “yeni yıla merhaba” demeyi amaçlayan sıradan kutlamalarıyla sorunları kesinlikle yok...
Onlar, saf insanların inançlarını sömüren ve kendilerine “dinci” diyen gazeteci kılıklı kışkırtılardan çok daha iyi biliyorlar ki, Irak ve Suriye’de camileri, türbeleri yerle bir eden ve yılbaşı düşmanlığı uğruna Reina’da da katliam yapan IŞİD’in tüm dünyada öldürdüğü insanların yüzde 95’i Müslüman...
Son uyarımız da ülkeyi yönetenlere...  “Yandaş”lığa güvenerek zıvanadan çıkan sözde gazeteciliğin, her fırsatta laik-anti laik çatışmasını körükleyen yayınları da en az PKK, FETÖ ve IŞİD’in öfkesi kadar bu ülkenin huzurunu bozabilir... O zaman bu ülkeye de çok yazık olur...
Unutulmasın ki, toplumun yaşam tarzına yönelik provokasyon amaçlı müdahaleler, terörün halkı sindirme saldırılarına da güç veriyorsa, cumhuriyetin savcılarının çok daha dikkatli olması da gerekecek...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac