SEÇİM SANDIĞINDA BOMBA VAR!..
Doğudan Batıya; Ardahan’dan Adana’ya... Haritanın yukarısından aşağısına, yani Erzincan’dan Urfa’ya kadar her yerde “terör” var...
Doğu ve Güneydoğu’nun 26 kentinde, terörle sarsılmayan bölge kalmadı neredeyse!.. Tüm coğrafya iki aya yakın süredir barut kokusu atında; suikastlar, taciz ateşleri, silahlı ve bombalı saldırılar, intihar eylemleri, sokak gösterileri, çatışma, korku, kaos, kan ve ne yazık ki şehitler...
Velhasıl bölge haftalardır tamamen diken üstünde... Hakkari, Şırnak, Diyarbakır ve çevresinden on binlerce insan Batıya göç etti, evini terk edenlerin sayısı hızla artıyor... Bir süre sonra belki onlarca ilçe terk edilmiş viranelere dönüşecek, köy ve mezralarda insan kalmayacak...
Daha vahimi ise Güneydoğu’dan gelen haberlere bakılırsa memurlar görevlerinden istifa ediyor, asker ve polisler çarşılarda rahatlıkla dolaşamıyor... Yani, “özyönetim” iddiasıyla kentleri “kurtarılmış bölge”lere çevirmeye çalışan PKK yüzünden 20 milyon insanın yaşadığı bölgelerde huzurun zerresi kalmamış...
Neden mi sıraladık bu iç karartıcı bilgileri?.. Devlet her gün şehit verirken, Güneydoğu kentlerinde silah sesleri susmazken, operasyonlar ve hava taarruzlarına karşı intikam duygusundaki PKK her an eylem planlarken, acaba devlet orada 1 Kasım’da nasıl “seçim” yapacakmış?..
Kaosun ortasında siyaset!..
Evet; sorumuz tüm parti başkanlarına, Doğu ve Güneydoğu’da adaylar nasıl ortaya çıkacak, propaganda nasıl yürütülecek, mitingler nasıl yapılacak?..
Başbakan Davutoğlu, Doğu’daki 26 kente gidebilecek mi, PKK Amanos Dağları’na yerleşmişken, Devlet Bahçeli 6 şehit veren Osmaniye’de, terör Pozantı’ya kadar inmişken Adana, Maraş, Hatay ve çevresinde rahatlıkla miting yapabilecek mi?..
Peki, CHP nasıl yürütecek çalışmalarını?.. AKP, MHP ve CHP’nin adayları tehdit edilmeyecek mi?.. Mitinglerde bombaların patlamayacağı, seçim ofislerinin saldırıya uğramayacağı garanti mi?..
Siyasetçiler, şehit cenazeleri nedeniyle iyice gerginleşen Batı kentlerinde halkın karşısına çıkabilecekler mi?..
Özetle; ülkeyi terör belasının inisiyatifine bırakanlar 1 Kasım’da “seçim” kararı alırken sandıkları bombalardan nasıl koruyacaklar, halkı seçime nasıl katacaklar acaba?.. Var mı yanıt verecek birileri?..
İsyan, çamur, kışkırtma!..
Kardeşi Ali Alkan’ı PKK terörüne kurban veren yarbay Mehmet Alkan’ın Osmaniye’deki isyanı gündeme oturdu... Dedi ki yarbay, “Bunun katili kim, bunun sebebi kim?..”
Buraya kadarki tepki bir şehit yakının olağan isyanı... Ancak bu çıkış orada kalsaydı, üzerinde asker üniformasıyla cenaze törenine katılan yarbayın çığlığı bu kadar gündemi işgal edemeyecekti...
Çünkü Alkan’ın tepkisinin bundan sonrasında siyasete yönelik iki bölüm var ki, çok büyük yankı uyandırdı... İlki, “Çözüm diyenler neden şimdi ‘sonuna kadar savaş’ diyor” şeklindeki sözler...
Ve Alkan’ın, “ben de şehit olmak isterim” diyen AKP’li bir bakana yönelik, “Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman oraya git” diye haykırması...
Alkan’ı son iki tepkisi sosyal medyada hedef tahtasına konulmasına da yol açtı!.. Ve iki gün içinde gördük ki, AKP tayfası algı operasyonu ve yıpratma için çok hızlı çalıştı!..
Ne var ki iktidar partisinin sosyal medyadaki tetikçilerinin birbiriyle çelişen iddiaları her ne kadar TSK içinden ilk kez yükselen bir çığlığı çamurla kapatma çabası gibi yorumlansa da, aynı zamanda “açılım”cıları kurtarma amaçlı olarak algılandı...
Çünkü kiralık trollerle medya tetikçilerinin bazıları Alkan için “Malatya Alevisi”, bazıları “PKK’lı”, kimisi “Fethullahçı” ve kimi de “ulusalcı” diye yazarak saldırı furyası başlattı...
‘İnsan’ olmaya gelin!..
AKP yandaşları bununla da yetinmediler; Alkan’ın daha önce geçirdiği “soruşturma” konularını gündeme getirerek, yarbayın “cemaat operasyonunda geri hizmete atıldı”ğını yazdılar... Yani Alkan’ın acısını unutup itibarsızlaştırma operasyonu başlattılar...
Ancak yüksek rütbeli bir askerin şehit kardeşi için sesini yükseltmesi toplumdaki ayrışmayla ilgili iki gerçeği de dışa vurdu; İlki, “açılım” tantanasına yönelik ilk kez TSK içinden gelen tepki AKP’yi ürküttü...
Ve de en önemlisi, AKP-PKK arasındaki karmaşık ilişki sonrası başlayan teröre yönelik öfkenin durdurulması için medya faşizminin her an devreye sokulacağı görüldü...
Meselenin özetine gelince, Yarbay Alkan hangi düşünce dünyasından olursa olsun, en önce 32 yaşındaki kardeşini PKK terörüne kurban vermiş “bir insan”dır o...
Peki, hem PKK ile masaya oturan hem de terörü durduramayanlara tepki gösterdiği için bir şehit yakınına saldıranlar acaba insanlıktan nasiplerini almışlar mı?..
Şile’de ağaç katliamı!..
Bir yurttaş evinin bahçesindeki ağacı kestiğinde zabıta baskınına uğruyor... Bir belediye “yol” açma iddiasıyla ağaç kestiğinde çevreciler haklı olarak isyan ediyor?..
Peki, ormanda ağaç katliamı serbest mi?.. Bu sorunun yanıtını Orman Bakanlığı, İstanbul Belediyesi ve Şile Kaymakamlığı gibi makamlardan biri verebilir mi acaba?..
Neden Şile, çünkü hafta sonu Şile-Ağva arasında gezintiye çıkanlar, Yeniköy Deresi mevkiinde yüzlerce devasa ağacın kesildiğini gördüler... Katliam halen sürüyor...
O halde ilgililere soruyoruz, Yeniköy’deki ağaç katliamının sebebi ne?.. Kim, niçin kesiyor bu ağaçları?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac