SURİYE SINIRINDA NELER OLUYOR?..

Orta Doğu'nun kuşatılması stratejisi ABD ve emperyalist ortaklarının 50 yıllık planının en önemli maddesiydi...

Suyun petrolden daha değerli olacağı konusunda tezler ileri sürülen Orta Doğu'nun "Arap Baharı" ile kuşatılması projesi ABD'nin Irak'ı işgaliyle başlamıştı...

Ancak Irak'ta nükleer silah olduğu yalanı sadece Sadam'ın devrilmesi operasyonuna hizmet etmemişti...

Arap Birliği toplantısında, "Saddam'dan sonra sıra kime gelecek" diye soran Libya lideri Muammer Kaddafi üzerinden bütün Orta Doğu'ya gözdağı verilmesi de amaçlanmıştı...

Kaddafi'nin dediği oldu ve sıra kendisine gelince, emperyalizmin kiralık katilleri ve iş birlikçilerin desteğiyle Libya lideri linç edildi ve tüm Orta Doğu'daki çadır devletlerinin atanmış korkak liderlerine de adımınızı denk atın uyarısı yapıldı!..

Saddam'ın uyduruk bir mahkeme ile idamı ve Kaddafi'nin linç edilmesinin ardından Baas Partisi'nin güçlü temsilcilerinden olan Suriye 2011'de hedef tahtasına konuldu...

Ancak İran ve Rusya'nın direnişi nedeniyle, Suriye'nin büyük bölümü yıkılmasına rağmen Esad koltuğundan edilemedi...

Esad'ın direnişi bir başarı olsa da, perde gerisindeki erozyon ABD ve emperyalist iş birlikçilerinin Orta Doğu'yu dizayn etme konusunda ne kadar kararlı olduklarını, bu konuda piyasaya sürülen El Kaide, IŞİD ve benzerlerinin ne kadar acımasız olduğu, bu grupların her an harekete geçerek bölge ülkelerinde katliamlar yapabileceği ve bütün dünyanın da bunu seyredeceği çok iyi anlaşılmış oldu...

Peki; Orta Doğu kuşatılırken bölücü ve dinci terörün saldırılarına daha fazla uğrayan Türkiye, asıl hedef tahtasının neresindeydi?..

TERÖR, ABD ve ENDİŞE!..

PKK'nın 15 Ağustos 1984'ten itibaren Suriye'den sızarak Eruh ve Şemdinli'de terör eylemlerini başlattığı tarih, Amerika ve ortaklarının 1980'den itibaren uygulamaya koyduğu Orta Doğu'yu işgal planı içerisinde önemli bir taarruz dönemiydi...

200 kadar militanı bulunan PKK'nın 1990'lara geldiğinde 40 bin kişilik bir terör gücüne ulaşması ise örgütün arkasının hiç de boş olmadığının kanıtıydı...

Şiddeti dayatarak kazanımı elde etme stratejisi ile hareket eden örgüt bir yandan siyasetin içerisine sızarak ve yerel yönetimleri ele geçirerek, bir yandan da bölgeyi baskı altında tutarak taarruz cephesini genişletince, asıl beklentisini dışa vurmak için daha sert yöntemlere yöneldi...

İşte bu stratejinin içinde köy ve karakol baskınları, intihar eylemleri, bombalı saldırılar ve şehir merkezlerinde, milis destekli "hendek" çatışmalarıyla başkaldırı ve işgal planı da vardı...

Ancak AKP iktidarının "çözüm-açılım" adı altındaki gaflet siyasetinin hendek çatışmalarında yüzlerce güvenlik görevlisinin şehit olması ile sonuçlanması devleti kendine getirmiş olmalı ki, PKK son 4 yılda tarihinin en büyük kuşatmasıyla karşı karşıya kaldı...

İşte bu kuşatmada 18 binden fazla terörist etkisiz hale getirilirken, örgütün siyasi uzantısı HDP kıskaca alındı, 80'den fazla belediyeye kayyum atandı, HDP'nin binlerce üyesi gözaltına alındı, binlerce PKK'lı da ya teslim oldu ya da yakalanarak cezaevine konuldu...

Peki, dış destekle büyüyerek bugünlere getirilen PKK tamamen bitti mi?..

ERDOĞAN NEDEN SERTLEŞTİ?..

ABD'nin 1980'de başlatılan 50 yıllık Orta Doğu planının son dönemecinde, PKK'nın güçlendirilmesi stratejisi de Suriye'nin işgali ile paralel yürütüldü...

Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ta "büyük Kürdistan" projesinin yaşama geçemeyeceğini gören emperyalizm Irak'ta da direnişle karşılaşınca, yönünü Suriye çevirdi ve Türkiye'nin sınır boyunda, PKK denetimindeki özerk yapıları merkez tutarak yeni stratejisini yürütmeye çalıştı...

PKK/YPG yapısı, ABD-Avrupa desteğiyle oluşturulan 100 binden fazla silahlı militanın baskısı altında, Suriye sınırındaki uzun bir hattı işgal altında tutarken, burayı aynı zamanda Türkiye'ye yapılacak yeni saldırıların da merkez üssü olarak kullanıyor...

İşte bu yüzden son aylarda ele geçirilen patlayıcılar ve yakalanan militanların büyük bölümünün Suriye'den sızdığı anlaşılıyor...

Bu arada Türkiye'nin Suriye içindeki (güvenlik, eğitim, konut ve alt yapı) yatırımlarından rahatsız olan örgüt, Suriye sınırındaki Türk askerlerine ağır silahlarla saldırıları sürdürüyor...

Türkiye; son 4 yılda, aralarında Fırat Kalkanı gibi en az 6 sınır ötesi operasyon yapmasına ve binlerce PKK ve IŞİD militanını enterne etmesine rağmen, YPG-PKK çizgisinin hareketlenmesinden büyük endişe duyuyor...

Çünkü son dönemdeki sinsi hareketlilik PKK'nın kendi iradesiyle yürüttüğü bir stratejinin sonucu değil...

Erdoğan'ın son 2 yılda ısrarla Amerika'yı PKK terörünü desteklemekle suçlaması ve bu konuda sert uyarılar yapmasının ardında da işte bu tedirginlik yatıyor...

Ne yapacak acaba PKK?... YPG ile birlikte Suriye sınırında devletleşme çabalarını bitirince, Türkiye'nin Güneydoğu'sundaki kentleri intifada eylemleriyle işgal etmeye mi çalışacak?..

Devletin bu konuda da endişesi büyüdüğü için Erdoğan bir kez daha Amerika'ya sert tepki göstererek şunları söyledi;

"Suriye'de sadece kuzeyinde değil, genelinde PKK, YPG, PYD cirit atıyor. Tabii bunlara destek veren ülkelerin başında da koalisyon güçleri, Amerika geliyor... Bunların verdiği silah, mühimmat, araç gereçle terör estiriyorlar. Bütün bunlara karşı mücadelemiz bundan sonraki süreçte 'çok daha farklı' bir şekilde devam edecektir. Bu konuda kararlıyız.''

Erdoğan'ın "farklı mücadele"yle neyi kastettiği bilinmiyor...

Bilinen tek gerçek var; Türkiye içinde büyük darbe alan PKK, yeni sinsi planları için Suriye'deki hazırlığın bitmesini bekliyor!..

Ve hiç kuşkusuz Suriye içerisinden bir taarruz başlarsa, Türkiye'nin karşısında sadece PKK olmayacak!..

Erdoğan'ın ABD'ye yönelik sert açıklaması da gösteriyor ki, sınır çok karışacak!!!

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac