TARİH TÜM YAŞANANLARI KAYDEDER!
31 Mayıs 2022, Gezi Direnişi’nin 9. yılı, Tarih Baba’nın kara kaplı defterinde iktidarın asla silinmeyecek utanç sayfası olarak yerini aldı…
Kara, zifir gibi kara bir gündü… Güne, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun önce adliyeye çağrılması, ardından da Silivri Cezaevi’ne gönderilmesi haberiyle başladık. Tam da Gezi Direnişi’nin 9. yılında gerçekten büyük tesadüftü infaz işleminin yapılması! Ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen Kaftancıoğlu, birkaç saat süren işlemlerin ardından “denetimli serbestlik” şartıyla cezaevinden çıktı.
Aynı sıralarda, 3 yıl önce Ankara Çubuk’ta CHP liderine linç girişiminde bulunan sanıklara adeta “ödül” niteliğinde cezalar veriliyordu! Düpedüz cana kast olarak değerlendirilen linç olayı ağır ceza mahkemesi yerine Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “basit adam yaralama” olarak ele alındı. Mesela, Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atan inek hırsızlığından sabıkalı Osman Aygün’e önce 4 yıl verildi, sonrasında takdir indirimi uygulanarak ceza 2 yıl 1 aya indirildi ve hükmün açıklaması geri bırakıldı. Bu ne demek oluyordu peki?
–Serbest kalması demek oluyordu tabii ki!
Mesela, Kılıçdaroğlu’nun saldırıdan korunmak için alındığı ev için “yakın” diye yırtınan Sevim Gölyeri’ne verilen 4 yıl 9 ay 15 gün ceza için de hükmün geri bırakılmasına karar verdi mahkeme. Bu arada bu durumun inceliğini de paylaşmam gerek sizlerle:
–Hüküm geri bırakıldığı zaman istinaf mahkemesine gidiş yolu da kapanıyor!
Davayı takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in sözleri de tarih Babanın defterine kaydoldu tabii:
–Tebrik etseniz daha iyi olurdu!
Gazeteciye tekme tokat göstericiye sıvı biber gazı!
31 mayıs, akşamüstü saatleri…
Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren gençleri aileleriyle ve yurttaşlarla birlikte bir açıklama yapmak ve yaşamlarının baharında toprağa düşenleri anmak için Taksim’deydi…
–Ancak Çevik Kuvvet ve barikatlar da oradaydı!
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) İstanbul Şubesi önünde bir basın açıklaması yapılacak ardından İstiklal caddesi üzerinde Taksim Meydanı’na kadar yürünecekti… İkisi de olamadı!
İki tarafı da Çevik Kuvvet tarafından kesilmiş daracık bir sokakta sıkıştırılan insanların üzerine önce sıvı şeklinde biber gazı sıkıldı bolca… TELE 1 muhabiri Engin Açar, gözleri kıpkırmızı yapmaya uğraştığı canlı yayında şöyle anlatıyordu durumu:
–Bu biber gazı değil başka bir şeydi; vücudun dokunduğu yerini fena halde yakıyordu!
Kameraman Umut Can Yitük’ün iki gözü de şişerek kapanmış, yığılıp kalmıştı. Kalabalık içinden bir yurttaş yardıma koşmuş, Engin’in konuşmasını ve orantısız güç gösterisini kaydediyordu…
Sonrası daha da berbattı; TELE 1 ana haber bültenini sonlandırınca polis şiddeti bir anda gazetecilere yöneldi, Çevik Kuvvet polisleri Engin’in etrafını çevirdi. Hemen yakında bulunan HALK TV muhabiri Erdinç Yılmaz tartaklanan Engin’e yardıma koştu ancak belli ki talimat alınmıştı; tekme tokat birbirine karıştı, bir köşeye sıkıştırılan gazetecilere indirilen tekmeleri yandaki binanın terasından bir yurttaş bir bir görüntüledi!
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, milletvekilleri Ahmet Şık ve Serda Kadıgil bu orantısız saldırının her anında oradaydılar. Yurttaşları koruyabilmek adına her şeyi yaptılar. Doktorlar yaralılara müdahale etmek için oraya koşmuşlardı… Polis 170 kişiyi gözaltına aldı, dün 4 kişi haricinde tümü serbest bırakıldı. Ancak yüreğimi burkan, gözaltına alınmaya çalışılan gazetecinin anlattıklarıydı. Genç kız “Ben gazeteciyim” diye açıklama yaptığında bir polis şu karşılığı vermişti:
–Sen bizim gazetecimiz değilsin!
İktidar ortağından ana muhalefet liderine hapis tehdidi!
1 Haziran da 31 Mayıs’ı aratmadı aslında…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu hakkında açılan kapatma davasının ilk duruşması yapıldı dün… Gerekçeyi paylaşıyorum, sıkı durun:
–Ahlaka aykırı faaliyet yürütmek!
Kadına şiddetin önlenmesi için canını dişine takmış bir derneğin üyeleri hangi ahlaksız faaliyette bulunmuş çok merak ettim doğrusu!
AKP Genel Başkanı’da dün partisinin grup toplantısında konuştu. Gezi Direnişi için şu sözleri kullandı:
–Çürükler, sürtükler!
Aynı konuşmada sarf ettiği diğer sözcükleri anımsamak dahi istemiyorum, ancak bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın, Gezi’ye destek vermiş milyonlarca genç, kadın için böylesine ağır ifadeler kullanmasını da dehşet içinde izlediğimi söylemem gerek…
Gelelim, iktidarın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’nin, grup konuşmasında CHP lideri ile ilgili hapis tehdidine! Öncelikle, hayatımda böyle bir şeyle karşılaşmadığımı, duymadığımı, görmediğimi söylemeliyim. Ülkenin ana muhalefet lideri için söylediği şu sözlere bakar mısınız:
–Terörist Demirtaş’ın hasretini çekiyorsan, ‘Kavala olmadan yaşayamam ‘ diyorsan onların koğuşundaki bir ranzaya sen de kapağı atarsın!
Hadi nezaketsizlikten, kaba dilden filan vazgeçtim, siyaseten, vicdanen böyle bir cümle nasıl sarf edilir işte orasını hiç anlayamadım…
-Neyse ki, Tarih Baba’nın kara kaplı defteri var…
https://twitter.com/umit_zileli