TWITTER'la HÜKÜMET YIKAN EMPERYALİZM...

Bak şu dünyanın türlü türlü haline... Ne de hızlı değişti her şey, ne de vahim çelişkiler dönüyor dünyanın etrafında!..

En önemlisi de "teknoloji" her şeyi ne kadar da kolaylaştırdı!!!

Baksanıza; "bilişim çağı" suikastları, cinayetleri, darbeleri ve rejim değişikliklerini bile çocuk oyuncağı haline getirdi ki, eyvah!.. İşte artık asıl mesele budur!..

Konu emperyalizmin gücü, pervasızlığı, ahlaksızlığı ve vurdumduymazlığı olunca; ekonomiden siyasete, sosyolojiden diplomasiye kadar, içinde "rant" ve çıkar olan her meselede kendilerini "süper güç" diye öne çıkaranlar ve dünya jandarmalığından vazgeçmeyenler, her tekere çomak sokmayı sınırsız bir yetkinin şımarıklığı diye düşünüyorlar...

Hele de son 25 yılda, yani Körfez Savaşı'ndan bu yana geçen sürede; konu Orta Doğu olunca, konu rant, petrol ve altın olunca, tutmayın kışkırtıcılığı!..

Konu özellikle de milletlerin kaderleri ve gelecekleriyle oynamak olunca ve de konu, geri bırakılmış toplumlarda terör örgütleri, çeteler, lejyon grupları oluşturarak katliamlar yapmak olunca, pervasızlık vahşet tepelerine kanlı bayraklar dikmekten kaçınmıyor...

İşte tam da burada sormak lazım; Örneğin ne yaptı ABD ve ortakları yanı başımızdaki Irak'ta?.. Bağdat neden işgal edildi?.. Saddam düzmece bir mahkeme ile niçin katledildi ve Baas rejimi idamlarla, suikastlarla niye dağıtıldı, herkes biliyor...

Ve Irak'ta bir milyon masum insan neden katledildi, hepsinin de basit bir cevabı var;

Dünyanın jandarmalığına soyunan ağzı kanlı emperyalizm, Saddam ve ülkesi üzerinden yalnızca Orta Doğu'ya değil, tüm dünyaya korku saçmak, ders vermek ve "ayağınızı denk alın" demek için ölüm saçmaktan, "darbe" yapmaktan ve "petrol" yataklarını el koymak için kukla hükümetler atamaktan çekinmedi...

"Darbe"nin ikiyüzlülüğü!..

Irak'ta ihanetler yaşanırken, bir Müslüman lider katledilirken başını kuma gömen İslam ülkeleri ve Orta Doğu'nun çadır devletleri bir gün sıranın kendilerine geleceğini hiç hesaplayamadılar ve çoğu bir baktı ki, "Arap Baharı" adı altında kendi topraklarında da kanlı tuzaklar kurulmuş...

Ve bir bakıldı ki, o gafillerin birçoğu da kanlı sondan kurtulamamıştı... Ya o şatafatlı koltuklarından ve krallıklarından olmuşlardı ya da Saddam'dan sonra tıpkı kendi çocuklarına boğdurulan Libya lideri Kaddafi gibi acımasızca katledilmişlerdi...

Evet; konu emperyalizmin tuzaklarına, darbelerine duyarsız olmaksa bir kere sessiz kalmaya gör!..

Şimdilerde Irak halkının Saddam'ı, Libyalılar'ın ise petrol gelirlerinin neredeyse yüzde 90'ını halkına dağıtan Kaddafi'yi aramasının artık hiçbir anlamı yok!..

Oralar artık huzurun hiçbir zaman gelmeyeceği ve Bedevi çadırlarında kukla devletçiklerin cirit atacağı kanlı topraklar olmaktan öteye gidemeyecekler...

Oysa emperyalizmin zalim ve kirli tuzağını bir tek Suriye lideri Esad dağıtmayı başardı...

Esad; Suriye'de on binlerce masum katledilirken, milyonlarcası topraklarını terk ederken ABD ve ortaklarının, PKK-IŞİD-El Kaide eliyle dayatmaya çalıştığı böl-parçala-yönet planına boyun eğmedi ve Şam'ın düşmanları tek tek geri adım atmak zorunda kaldı...

İşte AKP'li Dışişleri Bakanı'nın Esad hükümeti ile perde gerisinde görüştüklerini açıklaması ve terör konusundaki "Suriye mutabakatı"nın yıllar sonra yeniden zorunlu hale gelmesi yalnızca Türkiye Cumhuriyeti diplomasisinin sarsıntısını değil, Esadçı direnişin bir sonucunu göstermesi açısından da tarih sayfalarındaki yerini aldı...

Konu Esad ve Suriye iken, oradaki "darbe"ye alkış çalan AKP iktidarı, sığınmacıları kabul ederek Şam üzerindeki politikalarına merhamet gösterdiklerini anlatmaya çalışırken aslında bir iç kışkırtmayı ve emperyalizmin kirli bir oyununu alkışladıklarını da göz ardı etmeye çalıştı...

Mavi kuşun gazabı!..

Evet; madem konu "darbe"ye geldi ve madem AKP'liler "sandıktan çıkan demokrasiye saygı duyulmalı" diyerek Venezuela liderine sahip çıkıyorlar, o halde madalyonun diğer yüzünde, yani yazının başında da vurgulanan asıl meseleye bir kez daha dikkat çekmek lazım;

Konu sadece AKP'nin Suriye'deki "darbe"yi alkışlaması ve Venezuela'daki CIA operasyonunu "darbe" olarak nitelemesinin yarattığı çelişki değil...

Önemli bir mesele de şu olmalı; ABD, Türkiye dahil, Orta Doğu'daki tüm devletleri kendi politikaları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor...

Aynı ABD, Suriye'de iç kargaşaya ve Esad'a darbe yaptırmaya olanak tanırken Venezuela'da Maduro hükümetini neredeyse Twitter mesajlarıyla devirmeye kalkışıyor...

İşte yazının başındaki konu budur... Amerika artık sinsi suikastlarla kargaşa çıkartarak ya da orduların içerisine sızdırılan CIA uzantılarıyla, askerleri kışkırtarak yönetimleri devirme politikasından vazgeçiyor... "Kara Şahin" yok, artık bilişim "kuş"u var!!!

Baksanıza; artık emperyalist güçlerin Twitter'daki kısacık mesajları ABD'ye karşı olan yönetimleri devirmeye fazlasıyla yetiyor...

İşte ABD, sömürge valisi atar gibi Venezuela halkının bile adını son bir ayda duyduğu Juan Guaido'yu, 23 Ocak 2019'da ülkenin "geçici devlet başkanı" ilan ettirdi...

Hem de ne şaşırtıcıdır ki, Venezuela'da, 23 Ocak 1958'de askerî diktatör Marcos Perez Jimenez'in başka bir askerî darbe ile devrilmesinin yıldönümünde!!!

Her şey "kuşkulu" Venezuela'da ama Washington'dan talimat almışçasına ondan fazla ülke de koro halinde alkışlayarak, "darbe"cileri tanıdıklarını ilan etmekten çekinmediler...

Oysa tarih tekerrürden ibarettir... Irak'ta işgale sessiz kalanlar nasıl "Arap Baharı"nda kanlı kış yaşadılarsa, Twitterla darbe yapılmasını alkışlayanlar yarın "kısa"cık "mesaj"larla kendileri için de "mavi kuş"lu paylaşımlar yapıldığında, yalnızca demokrasinin anlamını değil, emperyalizmin asıl manasını da anlayacaklar!..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac