ÜRKÜTÜCÜ SORU; IŞİD SINIRI NEDEN GEÇTİ!..
Ankara-Sincan, Konya, Antep, Bursa, Adıyaman, Bingöl ve İstanbul...
“IŞİD” adlı katliamcı örgütün son yıllarda çok etkin hücreler oluşturduğu kentlerden bazıları... Şaşırtıcı olan ise aynı kentlerin daha önce de radikal dinci hücrelere ev sahipliği yapmış olması...
Yalnıza IŞİD çizgisindeki El Kaide hücreleri değil, İran yanlısı Türk Hizbullahı’nın en büyük hücreleri de 2000 yılı başlarına kadar en çok bu kentlerde örgütlenmişti...
Türk Hizbullahı önceleri Selefi zihniyete mesafeli olsa da 1985-1995 arasında sarsıcı eylemler yaptı... PKK ile örgüt arasında on yıl süren çatışmalarda 700 kadar militanın öldüğü ileri sürülüyor... İşte o çatışmalı kaotik dönem, örgütün 20 bin kişilik vurucu güce ulaştığı yıllardı, çünkü Hizbullah Doğu’da büyük korku saçmaktaydı...
2000 yılı başlarına kadar Doğu ve Güneydoğu’nun 18 kenti ile Batıdaki metropoller, iç Anadolu ve Akdeniz bölgesinde de örgütlenen Hizbullah, kent çatışmalarında PKK’yi etkisiz hale getirince, “Hicret” adı altında İstanbul’a taşınmış ve kendi sonunu da hazırlamıştı!..
Sosyalden siyasala...
17 Ocak 2000’de, Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun İstanbul Beykoz’da öldürülmesinin ardından en az 4 bin militanı yakalanan Hizbullah, askeri açıdan güç kaybedince kendine başka bir yol seçti; Tıpkı PKK gibi siyasallaşmak ve “Kürt sorununda söz sahibi olabilmek...”
Ancak örgüt siyasallaşma mecrasına girmeden önce yapacağı son eylemden de ne yazık ki vazgeçmedi!!! Çünkü öfke duydukları çok önemli bir isim vardı!..
İşte o son eylem, Velioğlu’nun öldürüldüğü operasyonun alt yapısını hazırlayan ve 2000 yılı öncesinde örgüte büyük darbe vuran Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan’ın şehit edilmesiydi... Okkan’ı, 24 Ocak 2001’de, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün çok yakınında, 18 kez teröristin katıldığı bir saldırıda, 5 koruma polisi ile birlikte şehit eden Hizbulah daha sonra yine operasyona uğradı ve 17 Ocak 2000’den sonraki en büyük darbeyi aldı.
Hizbullah işte bu sürecin ardından kendince “Velioğlu’nun intikamı”nı da alınca PKK’nın siyasallaşma stratejisine yöneldi...
Örgüt, 2003’ten itibaren “Mustazaflarla Dayanışma Derneği”yle başladığı sosyalleşme ve yardımlaşma faaliyetlerini 3 yıl önce Hüda-Par’ı kurarak siyasal boyuta ulaştırdı...
Dağılan El Kaide!..
Ancak Hizbullah son dönemde tamamen siyasallaşınca, bünyesindeki radikal silahı gruplar kendilerine yeni eylem alanı aradılar...
Aslında 2003 yılı başından itibaren örgütten kopan kimi hücreler Irak, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde Selefi gruplarla tanışınca El Kaide saflarına geçmişlerdi...
Bu militanlar tıpkı Hizbullah’ın örgütlendiği Ankara- Sincan, Konya, Antep, Bursa, Adıyaman, Bingöl ve İstanbul gibi kentlerden örgüte katılmışlardı... Unutmayınız ki, 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’da İngiltere Başkonsolosluğu, HSBC Bank Genel Müdürlüğü ile iki sinagoga yönelik intihar saldırılarında da El Kaide saflarına katılan eski Hizbullahçılar kullanılmıştı...
Silahlı eylemi savunan Hizbullahçılardan oluşan El Kaide hücrelerinin İstanbul’daki 4 bombalı saldırısında 60’tan fazla yurttaş ölmüş, en az 700 kişi de yaralanmıştı...
Bu eylemin ardından Türk El Kaidesi’nin birçok saldırısı oldu. Eylemlerde 5 polis de şehit oldu... Şaşırtıcı olan ise örgütün 2005’te lojistik merkezi olarak kullandığı Antep’te polisle 13 saat süreyle çatışabilecek güce ulaşmasıydı.
Pusudaki IŞİD!..
2003’te İstanbul’daki sinagog baskınlarını planlayan El Kaide hücreleri yoğun operasyonların ardından dağıldı... Irak’a kaçan militanlardan çoğu öldürüldü ve örgüt taban kaybetti...
Gelelim son döneme, yani radikal dincilerin yeni örgütlenme ve eylem alanlarına... Selefiliğe bulaşan eski Hizbullahçılar son 3 yıldır IŞİD saflarında... Onlardan biri de kendini IŞİD’in “Türkiye emiri” olarak gösteren “Ebu Hanzala” kod adlı Halis Bayancuk...
Hizbullah’ın 2000 yılı öncesindeki üst düzey yöneticilerinden Hacı Bayancuk’ın oğlu olan Halis son IŞİD operasyonunda tutuklandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “600” olarak açıkladığı “IŞİD’e katılan Türkler”in sayısının aslında 1500’e ulaştığı da tahmin ediliyor... Şaşırtıcı olan ise bu militanların tamamına yakının Hizbullahi çizgiden gelmesi ve yine yazının başında sıraladığımız radikal dinci tabanın yoğunlaştığı kentlerde örgütlenmeleri...
22 militanın hedefi ne?..
Peki, bu bilgileri IŞİD Türkiye içinde devinim halinde diye mi sıraladık?.. Aslında tek gerekçe bu değil; IŞİD’e Türkiye’den katılan militanlardan en az 200’ünün Suriye’de öldürüldüğü biliniyor... Bu durum Türkiye’den katılımları engellemese de IŞİD cephesinde şaşırtıcı ve ürkütücü gelişmeler de yaşanıyor...
O halde bu kapsamda soralım; Kilis’in Çıldıroba köyü bölgesinde, dün sabah Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışan 21’i yabacı uyruklu 22 IŞİD terör örgütü üyesinin amacı neydi?..
Suriye sınırında askerler tarafından yakalanan teröristler eyleme mi gelmişti yoksa, IŞİD’in uyuyan hücrelerinin harekete geçirmek için mi?..
33 kişin öldüğü son Suruç saldırısı ve Diyarbakır’daki HDP mitingindeki bombalı eylemi yaptığı da ileri sürülen IŞİD’in yabancı militanları Türkiye’ye sevk etmeye başlaması, PKK’nın son dönemde yoğunlaştırdığı saldırıların yanında ikinci büyük tehlikeyi de gündeme getirdi?..
Ürkütücü soruyu yineleyelim; 22 IŞİD militanı da tıpkı 2003’te Afganistan’dan gelip İstanbul’u cehennem yerine çeviren Türk El Kaideciler gibi sarsıcı eylemler için mi Suriye’den sızdılar?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac