UYUYAN DEV UYANDIRILACAK!..

Başını yere hiç eğmedi...

 
Hep dik durdu... Sevgili Yılmaz Özdil’in söylediği gibi, “yalnızca zeybek oynarken” diz çöktü...

Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Odatv gibi kumpas davalarında, muktedir ve kuyrukçularına, Cemaat denilen şebekeye, o davaların nerelerden talimat aldıkları bugün açıkça ortaya çıkan hakim ve savcılarına karşı hayranlık uyandıran bir duruş sergiledi. Hakkında suç duyuruları yapıldı, davalar açıldı, milim geri adım atmadı...


Hep mazlumların, hakkı gasp edilmiş olanların yanında durdu. Örneğin, Gezi olayları sırasında ve sonrasında gençlerin, direnenlerin içeriye atılanların, yargılananların yanındaydı. Her söylediğinin, her açıklamasının arkasında durdu; bir kez bile “ben öyle demek istememiştim”, “aslında şuydu” gibisinden kıvırtmalara tenezzül etmedi.


Çıktığı televizyon programlarında hep gerçeği, doğru olanı söylemekten çekinmedi. Dik duruşunun ödülünü başkanı olduğu kurumun seçimlerinde tüm rakiplerinin toplam oyunu en az ikiye, üçe katlayarak aldı... Yiğit bir hukukçu, tanımakla onur duyduğum, adam gibi bir adam:


-İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal!..


Çok mu övgü dolu bir giriş oldu?. Hak ediyor da ondan!. Geçen gün Tuncay Mollaveisoğlu’nun “Anında Gazete” programında yaptığı çarpıcı açıklamaları okuduğumda, bir kez daha sevdim Kocasakal’ı... Gayet net, sonuna kadar haklı, bir o kadar da mesaj yüklüydü. Şu cümle tek başına yetiyor aslında:


-CHP’ye canım sıkıldı diye üye olmadım. Uyuyan dev uyandırılacak!..

 


CHP Kimsenin çiftliği değil!..

 


Aslına bakarsanız yukarıdaki cümlenin açılımı, çok daha çarpıcı:


-Ben CHP’ye canım çekti, canım sıkıldı, bir üye olayım ya da oranın şu anki yapısına uyum sağlayayım, ben de o yolla bir yerlere geleyim diye üye olmadım. Az çok gören bir göz, benim hangi maksatla üye olduğumu çok net görebilir.


Ümit Kocasakal, CHP tabanının uzun yıllardır, düşündüğü, her platformda yana yakıla söylediği sözleri adeta haykırıyor Bu genç hukukçu, gayet net bir şekilde, ülkenin tarihinde hiç bir zaman(kuruluştan sonra) CHP’ye bu denli ihtiyaç olmadığını, partinin tarihsel bir vebal ve sorumluluk altında olduğunu vurguluyor ve ekliyor:


-Cumhuriyeti kuran partiden bahsediyoruz. Atatürk’ün kurduğu partiden söz ediyoruz.


Kocasakal, “üye bile değil diyorlardı şimdi üyeyim, ama kimse beni engelleyemez konuşmaktan” dedikten sonra üye olmayanların da hatta 78 milyon yurttaşın her birinin Atatürk’ün partisinde hissesi olduğunun altını çizerek şu mesajı veriyor:


-CHP kimsenin babasının malı ya da çiftliği değil. Geldiğimiz noktada Türkiye’yi ayağa kaldırabilmek, bu çıkmazdan çıkarabilmek adına  CHP’nin ayağa kaldırılması, kurucu özüne ve felsefesine dönmesi, bozulmuş fabrika ayarlarına dönmesi, genetik mutasyona uğramış bu yapının bir antibiyotik tedavisiyle tekrar genetik yapısına döndürülmesi şarttır


Kocasakal, benim de yıllardır yazdığım söylediğim, “CHP şu anda özlediğimiz, beklediğimiz CHP” değil düşüncesini dile getirdikten sonra, durumu ve çaresini bakın nasıl ortaya koyuyor:


-Türkiye çok ağır hasta. Üç tane virüsü bünyeye attılar: Mezhep virüsü, din sömürüsü virüsü, tarihine yabancılaştırma virüsü... İnsanlar birbirine düşman edildi, kutuplaştırıldı. Bütün bunların denenmiş, yüzde yüz etkili bir antibiyotiği var, KEMALİZM!

 


“Birilerinin uykusu kaçsa da...”

 


Kocasakal, yürekli bir Kemalist’in her platformda söylemesi gerekenleri dosta düşmana ilan ediyor:


-Benim Atatürk’ün partisiyle ilgili hayallerim var, özlemlerim var, düşüncelerim var. Keşke bizlere ihtiyaç olmasaydı. Ben üniversitemle uğraşmak istiyorum. Aileme daha fazla zaman ayırmak istiyorum. Ama ben sadece iki çocuğuma değil, bu ülkedeki bütün çocuklara nasıl bir ülke devredeceğimizin endişesini ve utancını yaşıyorum. Atatürk karşımıza gelse diyecek bir şeyimiz yok. Nasıl yüzüne bakarız. Ben böyle yaşayamam...


Bu ülkenin milyonlarca yurtseverinin yüreğinden geçenleri seslendiren Kocasakal, “manifesto” niteliğindeki açıklamasını şu sözlerle bitiriyor:


-İsteyen istediği gibi anlasın, birilerinin uykuları kaçar mı, kaçmaz mı, umurumda bile değil. Hayatım boyunca inandıklarımı yaptım, bu yaştan sonra değişecek değilim. İnandığım doğrular çerçevesinde, gerekli gördüğüm zaman ve biçimde yapacaklarımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkede kahramanlara değil, sağlam fikirlere ve kadrolara ihtiyaç var. Tek başına Ümit Kocasakal hiçbir şey yapamaz ama Ümit Kocasakal’ın da içinde bulunduğu Kemalistler bir araya gelip “durun beyler” derse ve bunu bir de örgütlü bir güçle yaparsa iddia ediyorum; yedi düveli dize getirmiş KUVAYI MİLLİYE, bu dönemde on yedisini dize getirmesini bilir. Bunun olacağından da kimsenin en küçük bir endişesi bile olmasın...

Altına tüm yüreğimle imzamı atıyorum!..



https://twitter.com/umit_zileli