YENİ BİR ŞOKA HAZIR MIYIZ?..
Türkiye’nin gidişatından kaygı duyanlar şöyle bir düşünseler; bu ülkede yalnızca AKP’nin inatla iktidarda olması mı şaşırtıcıdır?.. Daha vahimi olabilir mi acaba?.
“Nereden çıktı bu sorular” demeyin... Çünkü son yıllarda bu ülkede o kadar şaşırtıcı olaylar yaşanıyor ki, siyasi zümreden toplumun en alt ekonomik kesimine kadar herkesin neredeyse her şeye alıştığını ve artık her meseleyi sıradan ve legal gördüğünü düşünmeye başlıyorsunuz!..
Söyler misiniz; Alışkanlık, legalleştirme, sıradanlık, olabilirlik, boş vermişlik, bananecilik ve ne yazık ki vurdumduymazlığın zirve yaptığı süreci
1 Kasım seçimlerinin sonuçlarında da çok net görmedik mi?..
17-25 Aralık skandalının sarsıntılarına bakarak, “AKP işte şimdi bitti” derken, ne pahasına olursa olsun güçlüden yana olmayı alışkanlık haline getiren halkımız, Erdoğan’ın partisini neredeyse yüzde 50 ile yeniden iktidara getirmedi mi?..
Bu vahim ve çok düşündürücü sonuç yalnızca medyayı, muhalefet partilerini ve isyandaki muhalif halk kesimlerini değil, AKP’lileri bile çok ama çok şaşırtmadı mı?..
Yani “balkon”a çıkmakta tereddüt ederken yeniden siyasetin zirvesine çıkmaları AKP cenahında adeta şok etkisi yaratmadı mı?... Hem de cemaat gibi, bir dönem ortaklık yaptıkları bir örgütlenmenin tüm muhalefetine rağmen AKP zafer sarhoşu olmadı mı?..
Baskı ve iktidar!..
Evet; AKP’nin bugünlerde her kesimi baskı altına alma pervasızlığının ardında işte en yıprandıkları dönemde kazandıkları beklenmedik bir siyasi zaferin de çok büyük etkisi var...
“Güç zehirlenmesi” mi dersiniz, iktidar şaşkınlığı mı bilemeyiz ama iktidar kesimlerindeki şu düşünce her zaman çok tehlikeli pervasızlıklar yaratabilir; “Biz ne yaparsak yapalım halk arkamızda ve bizden vazgeçmiyor... O halde her yol mubah!..”
İnsanlar nasıl şaşırmasınlar ki; 4 bakanın karıştığı rüşvet ve yolsuzluk skandalı, ayakkabı kutularında kaynağı belirsiz paralar ve Erdoğan ile oğlu arasındaki para muhabbeti kayıtlarına bakanlar, dini inancı güçlü insanların AKP’ye sırtını döneceğini tahmin etmişlerdi!..
Ne yazık ki tam aksi oldu ve halkın bu vurdumduymaz tavrından cesaret alan AKP, nihai hedefine doğru hızla yürümeye devam ediyor... İşte gündeme dayatılan “Yeni Anayasa” pervasızlığı ve Erdoğan’ın dilinden düşürmediği “başkanlık” rüyası da bundan kaynaklanıyor!..
Erken seçim sinyali...
Diyeceksiniz ki, belki de yeni bir şaşkınlık yaratacak bu siyaset pervasızlığına neden değindin?.. CHP lideri Kılıçdaroğlu parti örgütüne, “erken seçime hazır olun” talimatı vermiş ya işte bu yüzden...
Peki; Kılıçdaroğlu’nun, bu beklenmedik talimatını CHP’nin “Yeni Anayasa” masasından kalkmasının hemen ardından vermesi, iktidar cephesindeki sinsi bir hazırlıktan mı kaynaklanıyor acaba?..
Ne yazık ki bu kuşku her geçen gün öne çıkıyor... Erdoğan’ın “Yeni Anayasa için halka gidelim” ve “en iyisi başkanlık rejimi” şeklindeki çağrısını ısrarla manşetten düşürmeyen AKP medyası zaten yalnızca referandum değil, erken seçim sinyalleri de vermeye devam ediyor...
Hem de 1 Kasım öncesindeki “Beyaz Toros” bunalımından sonra, “iktidar kalemşorlarının “Ya başkanlık ya kaos” şeklindeki tehdit manşetlerinin gölgesinde “referandum”, rejim değişikliği ve aslında tüm bunlar için erken seçim dayatılıyor!..
Üstelik Davutoğlu’nun açıkladığı Güneydoğu’ya yönelik kalkınma paketi ve dün duyurduğu “turizmcilere destek” planının da aslında Erdoğan’ın referandum ve belki de birlikte erken seçim hedefine hizmet ettiği konuşuluyor...
Muhalefet hazır mı ki?..
Gelelim asıl konuya; söyler misiniz, Kılıçdaroğlu’nun erken seçim talimatı vermesi bu ülkedeki muhalif güçlerin Erdoğan-AKP hattına karşı hazırlıklı ve güçlü olduğunu mu gösteriyor acaba?..
Ne yazık ki hayır!.. Çünkü AKP’nin tüm yıpranmışlığa rağmen 1 Kasım seçimlerini bile kazanabilmesi sadece muhalefeti şok etmedi, muhalif halk kesimlerinde de büyük bir yılgınlık yarattı...
Hiç şüphesiz teröre karşı durmayan HDP’nin gafleti, iç kavgayla vakit öldüren MHP’nin şaşkınlığı ve CHP’nin AKP ile mücadele etmek yerine zamanını parti içi tartışmalarla heba etmesi de toplumdaki yılgınlığa katkı sunuyor...
İşte AKP böylesi bir süreçte; son aylarda PKK ile mücadelenin getirdiği toplumsal devinimi de kullanarak önümüzdeki süreçte “Yeni Anayasa” için referandumu, hatta erken seçimi iyice gündeme sokarsa kimse şaşırmasın...
Hiç kuşkunuz olmasın; Erdoğan-Davutoğlu ikilisi “Yeni Anayasa” tartışmaları tamamen kilitlendiğinde, “Buyurun erken seçime” diyerek, Anayasa’yı tek başına değiştirecek gücü bulmak için her koşulu zorlamaktan çekinmeyeceklerdir...
Ortada, 17-25 Aralık skandalına rağmen AKP’ye neredeyse yüzde 50 destek vermiş vurdumduymaz bir kitlenin güçlüden yana durma tavrı da varken ve muhalefet de neredeyse dağınık haldeyken söyler misiniz, Türkiye 1 Kasım gibi şaşırtıcı bir siyaset şokunu daha kaldırabilir mi?..
Evet; bu sorunun yanıtıyla vakit geçirmek yerine, böylesi bir şoku engellemek için siyaset kurumlarıyla kitle örgütlerinin acilen ne yapacaklarını düşünmesi gerekmiyor mu?.. Bu soruyu kaç kezdir soruyoruz acaba?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac