31. YILINDA '15 AĞUSTOS' ve TEHDİT!..
15 Ağustos 1984 gecesi terör örgütü PKK bugünlere kadar sürecek olan şiddet politikasını uygulamak için harekete geçmişti!..
Daha önce Güneydoğu’da, “Apocular” adıyla korku saçan PKK, Suriye’de 5 yıl süren eğitimin ardından “şiddeti dayatma yöntemi”ni kullanmak istiyordu.
1979’dan itibaren Suriye’de faaliyet gösteren Abdullah Öcalan, hedefini “uzun süreli halk savaşı” olarak ilan etmişti!..
Öcalan o dönemde “Kürdistan için 1 milyon Kürt ölebilir” mantığındaydı!.. Hatta daha önceleri, henüz öğrenciyken Urfa’daki kültür ocağında tartıştığı gençlere şöyle dediği rivayet ediliyordu:
“Kürtlerin kafası ziftlenmiş, onu ancak kurşun sesleri temizler!..”
Öcalan “halk savaşı” stratejisini 3 aşamalı olarak uygulamak istiyordu; “stratejik savunma”, “stratejik dengeleme” ve “stratejik saldırı!..”
Oysa PKK o dönemde 12 Eylül yönetiminin ülke genelindeki etkinliğini üzerinde hissediyordu... Örgütün kent birimleri, eski Apocular’dan oluşuyordu. Öcalan’ın örgütlenmesi içinde yer alan militanların çoğu ise cezaevindeydi!..
Örgütün “3 aşamalı şiddet” politikasını uygulamaya sokacak olanlar, 12 Eylül 1980’den birkaç yıl öncesiyle hemen sonrasında Suriye, Irak ve Avrupa’ya kaçanlardı!..”
‘Silahla propaganda!..’
“Öcalan, Suriye’nin Bekaa Vadisi’nde temellerini Türk solunun attığı kamplarda 200 kadar militanı eğitiyordu... Tek hedefi, korku ve kaos yaratarak kitleleri devlete karşı kışkırtmaktı!..
İşte bu militanlardan “Hezen Rizgariya Kürdistan” (HRK) yani “Kürdistan Kurtuluş Güçleri” adlı bir askeri birim oluşturmuştu... PKK’nın ilk eylemcileri olan bu gruptakiler, 1984 yılının haziran ayından itibaren çok önemli bir plan üzerinde çalışmaya başladılar.
Haritalar ve temsili hedefler üzerinde 2.5 ay süren çalışmanın sonunda 3 eylem grubu tespit edildi. Gruptakiler işte terörün bugünlere kadar uzayan şiddetinin ilk tohumlarını atacak teröristlerdi!..
Öcalan bu 3 grubu “Silahlı Propaganda Birlikleri” olarak adlandırmıştı:
“Agit” kod adlı Mahsun Korkmaz’ın başında olduğu gruba PKK’nın 14 Temmuz 1982’de, Diyarbakır Cezaevi’ndeki açlık grevinde ölen Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek adlı Apocular’ın anısına “14 Temmuz Silahlı Propaganda Birliği” adı verilmişti!..
Korkmaz’a bağlı teröristler Eruh-Şırnak-Pervari bölgesine sızacaklardı!..
Abdullah Ekinci liderliğindeki “21 Mart Silahlı Propaganda Birliği”, Hakkari’nin Çukurca ve Şemdinli ilçelerine saldıracaktı...
Terörün ilk şehidi...
Ali Ömürcan’a bağlı “18 Mayıs Silahlı Propaganda Birliği” ise Van’ın Çatak ilçesini hedef alacaktı. Ancak Ömürcan önderliğindeki teröristler saldırıya geçemedi.
PKK’lı bir grup, 15 Ağustos 1984 gecesi, Eruh ve Şemdinli’ye saldırdı... Eruh ilçe merkezine yönelik baskında 3 yurttaş ve 9 er yaralandı. Erzincanlı asker Süleyman Aydın ise şehit oldu. Bu asker, PKK’nın silahlı eylemlerine başlamasından itibaren Türkiye’nin verdiği ilk şehitti...
Ancak Şemdinli baskınında daha yoğun çatışmalar yaşandı. Saldırıda ağır yaralanan 4 askerden Astsubay Memiş Anbaş, olaydan 5 gün sonra şehit oldu. Türkiye bu saldırıları ancak 3 gün sonra duyabildi ve ne ilginçtir ki, devlet de siyaset de pek önemsemedi!..
İsyan mı, eşkıyalık mı?..
“Eruh saldırısını gerçekleştiren Mahsun Korkmaz, 28 Mart 1985 gecesi çıkan bir çatışmada öldürüldü. HRK’nın ilk yöneticisi olan bu militanın adı, PKK’nın Bekaa’daki kampına verildi; “Mahsun Korkmaz Akademisi!..”
15 Ağustos kimine göre “29. Kürt isyanının başlangıcı”ydı, kimine göre ise “bir avuç şaki”nin eylemi!..
Birinci tanımlama, iki ilçeye yönelik saldırıyla başlayan şiddetin 27 yıldır nasıl planlı olarak devam ettiğini de gösteriyordu!..
“Bir avuç şaki” benzetmesi ise gafletin yanı sıra belki pervasızlığı da anlatıyordu!..
Burada üzerinde asıl düşünülmesi gereken konu, bir grup teröristin 27 yıl önce devleti iki ilçede gafil avlaması değil!.. Asıl mesele, özellikle AKP iktidarı döneminde terörün bu kadar büyümesi de değil belki...
4 yıl sonra aynı sorular...
Yukarıdaki satırların tamamı PKK eylemlerinin “27. yılı”na denk gelen “13 Eylül 2011 tarihli yazı”mdan alıntıdır...
Bu yazının üzerinden neredeyse 4 yıl geçmiş... Ve ne yazık ki tüm kumpasa ve operasyonlara rağmen PKK bugünlerde halen ayakta!..
Üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu da, PKK’nın 31 yıl sonra Şemdinli eylemi benzeri saldırılara girişebiliyor olması!.. Yani 40 bini aşkın kayba rağmen terörün Silopi, Nusaybin, Yüksekova ve Cizre’de bugünlerde de kalkışmaya girişebilmesi ve büyük kentlerde katliam yapabilmesi!..
Şaşırtıcı değil mi?.. 31 yıl öncesinin devlet olanaklarıyla günümüzün askeri gücü kararlaştırıldığında, PKK’nın halen birçok ilçede güvenlik güçleriyle saatlerce çatışabilmesinin sorgulanması gerekmiyor mu?..
1984’ün 15 Ağustos’uyla 2015’in 15 Ağustos’u arasındaki 31 yıllık kanlı süreçte; tarih, ilçe basmak açısından halen kolaylıkla tekerrür edebiliyorsa, özellikle AKP’nin ve devletin alması gereken çok acı dersler vardır!..
Sınır güvenliği, istihbarat, araç gereç donanımı, polis ve askeri güç ile etkili hareket kabiliyetine rağmen daha ne kadar büyüyecek bu terör?.. “31 yıl”lık şiddet daha ne kadar can alacak ve biz daha kaç yıl terörü yazacağız?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac