Gösterdi ama iktidara değil, Türk ordusuna!..
Hatırlayacaksınız, Başbakan Davutoğlu, önceki gün durduk yerde yürek hoplatacak bir açıklama yaptı:
-IŞİD’e karşı hava operasyonu yeterli değil. Eğer koalisyon ve çok iyi bütünleşmiş bir strateji varsa Türkiye her anlamda rol almaya hazırdır...
Tepkiler gecikmedi tabii; Konunun uzmanları böyle bir katılımın boğazına kadar Ortadoğu bataklığına girmek olduğunu söylediler. Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Davutoğlu’nun Türk ordusunu ABD’nin kara gücü yapmaya çalıştığını, TSK’nın bu girişime “Evet” diyeceğini sanmadığını belirterek, bir de son derece yaşamsal bir uyarıda bulundu:
-Rusya’nın bölgeye geldiği ortamda Türkiye çok dikkatli davranmalı!.
Gerçekten de, IŞİD’e karşı hava operasyonlarının etkisiz kaldığı, Müttefik ülkelerin katkı vermeye pek yanaşmadığı, buna karşılık Rusya’nın Suriye’deki faaliyetlerini görünür biçimde artırdığı bir ortamda, Davutoğlu’nun adeta buram buram “hadi bakalım savaşa” kokusu yayan açıklaması ve Genelkurmay’ın bu açıklama ve tepkiler karşısında sessizliğe bürünmesi ne anlama geliyordu? Daha açık bir şekilde sormak gerekirse:
-Perde arkasında nasıl bir oyun oynanıyordu?!.
Sabır zorlanması ne demek acaba?!.
Vee, biz “neler oluyor” diye düşünürken ortaya ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey çıkıverdi!..
Jeffrey deyip geçmeyin; Ergenekon-Balyoz operasyonlarının Türk ordusu ve aydınların üzerine tüm ağırlığıyla çöktüğü 2008-2010 döneminde Ankara’daydı... Yıllar sonra ortaya çıkan Wikileaks belgelerinde, Türk generallari hakkında yazdığı “muhabbet(!)” dolu kriptolar ortalığa saçılmıştı...
Türkçeyi gayet iyi konuşan Jeffrey, tam da “Türkiye Suriye’de kara harekatına girişecek mi?” sorularının gündeme oturduğu sırada, Türk ordusuna ne kadar kızgın olduğunu anlattı. ABD’nin tek partili iktidardan memnun olduğunu söyleyen Büyükelçi, “Türk ordusunun PYD konusunda endişeleri var. ABD bu yönde ortak bir nokta bulmak için hangi çabaları gösterir?” sorusuna bakın ne yanıt verdi:
-O zaman, Türk ordusu hangi endişeleri taşıdığını ciddi ve somut kavramlarla açıklamalı. Türk ordusu, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’e karşı savaşmak için 20 bin askerini göndermek ister mi? Hiç sanmıyorum!..
Biz “kara harekatı olacak mı?” tartışmaları yaparken arkadaş, asker sayısını veriyor, bilmem dikkatinizi çekti mi?!. Bundan sonra söyledikleri ise “perde arkasını” gayet açıkça ortaya koyuyor:
-ABD hangi kuvvet olursa olsun, kullanmak konusunda son derece sıkı olacaktır; yerel Arap aşiretleri olsun, PYD olsun, Irak Peşmergeleri olsun, IŞİD’e karşı savaşta kullanacaktır. Türk ordusu çıkıp, endişelerinin sebebini dile getirmeyip, PYD’nin hangi somut şeyleri yaptığını söylemediği sürece de kullanmaya devam edecektir. Eğer PYD, ABD’den silahları alıyor ve bunları PKK’ya veriyorsa, bu örnek olur işte...
Allah aşkına adam daha ne desin? Açık açık tehdit değilse, nedir bu? Ama daha bitmedi, asıl bomba şimdi geliyor; tam bu noktada Jeffrey, sesini yükselterek aynen şunları söylüyor:
-Eğer Türk ordusu böyle bir şeyi ortaya koyamazsa, ABD cephesinin, muğlak endişeler, muğlak senaryolar, muğlak korkular konusunda çok çok az sabrı kalacaktır!.. Bu konuda yeteri kadar açık olduğumu umuyorum...
Üsluptaki terbiye noksanlığını bir tarafa koyarsak; bu konuşmadan çıkan sonuç sizce nedir?.. Bence gayet açık:
-ABD ile iktidar “Kürt koridorunu” açacak savaş için anlaşmış durumda. Davutoğlu’nun açıklaması bunu gösteriyor. Ancak TSK bir türlü ikna edilemiyor. Obama’nın Türkiye’ye gelmesinin hemen öncesinde gösterilen “ikinci beyzbol sopası” nın anlamı bu!..
Haa, Yeni Şafak gazetesinin önceki gün manşetine taşıdığı haber şöyleydi: “Temiz bölge için 11 bin asker. Türkiye, Aralık ortasında Cerablus hattında ‘Temiz Bölge’ için harekete geçmeyi planlıyor. Koalisyon güçleri destek vermese de IŞİD tehdidine karşı 10 bin 700 Tür askeri Kilis’te teyakkuz halinde olacak.. Özel birlikler Ankara’nın talimatını bekleyecek.”
-Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete... Çok mu karamsar olur!!!
Omurgasızlığa bak!.
Büyük Devrimcinin 77. Ölüm yıldönümünde milyonlar tarafından anılırken, AKP’nin İpek Medya Grubu’na bağlı Millet gazetesinin başına atadığı Genel Yayın Yönetmeni sıfatlı efendi, bir mesaj attı, şöyle:
-Zulüm bundan 77 yıl önce son buldu!
Bu mesaja çok büyük tepki gelince, hemen mesajı sildi, sonra da kendisine operasyon yapıldığını söyledi. Hiçbirisi tutmayınca dün yeni bir açıklama yapıp, “1881 yazacağıma 1938 yazmışım. Herkesten çok özür diliyorum” dedi.
Şu omurgasızlığa, şu zavallılığa bakar mısınız?. Yahu iki dakika delikanlı ol be... Anadolu’da çok güzel, tam yerine oturan bir deyim vardır:
-İt ürür kervan yürür...
https://twitter.com/umit_zileli