AK SULTAN AK SARAY'I DAYAYIP DÖŞÜYOR

AK Sultan Tayyip, Cumhurbaşkanlığı adaylığını dualarla açıkladıktan sonra saltanatı sürsün, hükmü yürüsün diye şahane egosuna adadığı, inşaatı süren AK Saray'ına gitmiş. Yolda eminiz bitmiş halini, Emine Sultan ile nasıl dekore edeceklerini konuştular. Acaba neler konuştular? Tahmin edelim mi?

REMBRANDT DUVARLARI BOYUYOR

"Emine Sultan adaylık konuşmam nasıldı?"

Emine Hanım her zamanki gibi başını aşağı yukarı sallayarak "Muhteşemdi Bey. Hep birlikte doğrudan cennete gideceğimizi sandım. Nereden buluyorsun bu sözleri?"

AK Sultan Tayyip göğsünü gererek "Kur'an'dan. Bak şimdi, seni yeni cennetimize götüreceğim: AK Sarayımıza. Orayı nasıl dayayıp döşeriz hiç düşündün mü?"

"Düşünmez miyim Hünkarım? Zeminine Brunei Sultan'ının sarayındaki taşlardan döşeyelim. Tavanlar altın varaklı olsun."

"Olsun tabii. Ölümlü dünya işte. O kadar para harcıyoruz. Giderken yanımızda götüremiyoruz. Tek üzüntüm bu!"

"Üzülme Bey. Teknoloji ilerliyor. Allah'tan umut kesilmez. Şu Katar Şeyhi geçenlerde kendi çektiği selfisini feysbuktan bizim oğlana göndermiş. Arka plandaki duvar halılarına bayıldım."

"Onun kolayı var. Yeni sarayımız bitince davet ederiz. Yeni ev hediyesi diye bize bir tane armağan eder. Bizim Hariciye Nazırı Ahmet'e söyleriz laf arasında bahseder. Adettendir. Yollar bir tane."

Emine Sultan içini çekerek, "Bizim Sümeyye, Avrupalı kraliyet ailelerinin ellerinde değneklerle resmedildikleri yağlıboya resimleri çok beğenmiş, biz de yaptıralım valide, diyor. Renbırant mı, Renbülent mi öyle biri varmış galiba. Ona yaptıralım" der.

"Tamam hemen arasın Kültür-Sanat Nazırımız Renbülent'i. Gelsin hemen başlasın. Madem yağlı boya yapıyor duvarları da aradan çıkarsın."

MELİH'İN FIŞKİYESİ AK SARAY'DA

"Duvarların altına imzasını da atsın bari. İmzası çok değerliymiş. İlerde sıkışırsak duvarları satarız."

"Altı üstü bir boyacının imzası niye bu kadar değerli anlamıyorum! Şu Avrupalılar ciddi şaşkınlar. Ey Avrupalılar! Allah sizlere akıl fikir ihsan etsin. Biz şu badanacı tayfası prim yapmasın diye yasa üzerine yasa çıkarıyoruz, siz ne yapıyorsunuz!"

"Büyük oğlan da Goya'yı önerdi. Saray ressamıymış. Elinde değnek tutan İspanya krallarını, kraliçelerini resmetmişmiş."

"Yüce Rabbimin işine akıl sır erdirilmez. Elin kralları ellerinde değnekle geziyor, üstüne bir de poz veriyor, ben vatandaşı pataklıyorum diye tepki alıyorum! Nasıl bir iştir bu yavvv... Batsın bu dünya! Bitsin bu rüya!.. "

"Değnekle poz verirsen belki insanlar alışır hem sultanlığına hem gazabına."

"Hanım çok yoğunum, vaktim yok! Yollayın Goya'ya para, 2 düzüne değnek alsın üstüne imzasını bassın duvarlara asalım."

Emine Hanım'ın aklına parlak fikir gelmişçesine güler. Eşinin koluna dokunarak "Değneğe ne gerek var Emniyet'ten cop isteriz, Goya buraya gelir imzalar. Çayımızı kahvemizi içer, tanışırız. Eline para sıkıştırırız kapıyı, bacayı, çanağı çömleği her yeri imzalar."

AK Sultan Tayyip öneriyi beğenir. Gülümseyerek "Evin önüne de Melih Gökçek tasarımı bir fışkiye kondurduk mu tamamdır!" der. O sırada şoför makam aracını durdurur. AK Saray'ın bitmemiş inşaatına gelmişlerdir. Korumaları etraflarını sarar. AK Sultan onları eliyle itip Emine Sultan'la inşaata hayranlıkla bakarlar.

Ama sadece bakarlar! Bu öykü de inşaat da böyle tamamlanmayacak hepimiz biliyoruz.


https://twitter.com/FILIZCEMSU