ÇARPILANLAR, ÇARPANLAR, KUŞKULAR!..

Dövizdeki oyunlar elektrikten beter çarptı milleti...

Aynı zamanda milyonlarca insan kamyon çarpmışa döndü!!!

Ve bir anda Hazine'nin başındaki zatın açıklamalarıyla, "çarpılma" sözcüğü de memleketin gündemine yerleşiverdi...

Çarpma ve çarpılma ile ilgili hem Türkçe anlamları, hem de argodaki karşılığı ile ilgili çok ilginç örnekler var...

Yani "çarpmak" demek sadece yüreğin çarpılması, kapının-pencerenin çarpılmasından ibaret değil...

Sadece "hızla vurmak, hızla değmek" demek de değil çarpmak-çarpılmak...

Günlük yaşamdaki örneklerde olduğu gibi, sadece "kolumu kapıya çarptım, tren kamyona çarptı" demeyi de anlatmıyor "çarpmak" ya da "çarpılmak..."

"Açık hava çocuğu çarptı" deyimi ise çarpmak-çarpılmak ikilemi arasında zaten çok masum kalıyor...

Yalnızca matematikteki terimlerle  "çarpan"ı ve "çarpılan"ı da anlatmıyor bu sözcükler...

"Çarpmak" ve çarpılmanın argodaki karşılıkları ise çok vahim...

Üstelik milyonlarca insanın sıklıkla kullandığı saptamalardır bunlar...

Çünkü "kurnazlıkla ele geçirmeyi" de anlatıyor "çarpmak" sözcüğü... İşte bu yüzden "ticarette insanı çarparlar" deniliyor ya...

Halk inanışına göre ise, "cin" gibi gizli bir gücün öfkesine uğramak da çarpılmayı anlatıyor...

İnternetteki edebi sorgulama meraklıları,

"Öyle söyleme, Allah adamı çarpar sonra" örneğini boşuna vermemişler...

Argodaki benzetmeler "çarpmak-çarpılmak" sözcüklerinin ne kadar ahlaksızca ve utanç verici kullanıldığını başka örneklerle de gösteriyor;

Çünkü birinin bir şeyini el çabukluğuyla çalmak ya da dolandırarak elde etmeyi de anlatıyor bu sözcükler... Hani derler ya;

"Otobüste cüzdanını çarpmışlar..."

Birinden elde ettiği bir şeyi geri vermemek ise çarpmanın bir başka çeşidi... İşte bu yüzden, "Biliyorum, sen bunu çarpacaksın ama al bakalım" diyenler de çoğunlukta...

Küçük balık-büyük balık...

İster siyaset olsun, ister ekonomi... Yaşamın her alanında yıllardır uygulanan o acımasız kural da hiç değişmiyor; "Büyük balık küçük balığı yer..."

İşte ezene ve ezilene, büyüyene küçülene, savrulana dik durana, düşene kalkana ve yoksullaşana- zenginleşene de dikkat çeken bu acımasız kural, son günlerde toplumu mahveden "kur" oyunlarıyla da pervasızca uygulandı...

Ancak Türkiye'de son bir haftada yaşananlar, küçük ve büyük balık meselesinin, denizlerdeki acımasız ortamdan ibaret olmadığını gösterdi...

Çünkü devletin millete "tuzak" kurduğu tartışmalarının iyice yoğunlaştığı bir dönemde, küçük balık- büyük balık meselesi ekonominin utanç verici oyunları içerisinde, bir başka versiyonuyla da karşımıza çıktı;

"Çarpanlar"- "çarpılanlar!.."

Yani; malı götürenler-malından olanlar, fakirleşenler-zenginleşenler, çalanlar-çaldıranlar, ve vurguncular- garibanlar...

Vurgunun üzerine gidilecek mi?..

Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin bir televizyon kanalında, "Dolardaki düşüş büyük değil, küçük yatırımcıyı çarptı" demesi, sadece büyük balığın küçük balığı yemesini değil, piyasalar kapanır kapanmaz döviz kuru üzerinden, siyasetin milyonlarca yurttaşı nasıl acımasızca "çarptı"ğını da deşifre etti...

Peki; bazı siyasilerin, kurdaki oyunların önceden planlandığı şeklinde ilginç belgeler de yayımladığı bir dönemde, AKP iktidarının yaptığı yanına kazanç mı kalacak?..

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, "20 Aralık'ta vatandaşa tuzak kuruldu"ğunu belirtirken ve "Merkez Bankası soyulmuştur. Operasyondan haberi olanlar büyük paralar kazanmıştır. Kalanlar paralarını ve varlıklarını kaybetmiştir" derken neyi anlatmak istedi acaba?..

Söyler misiniz; iktidarın tam da toplum desteği açısından sıkıştığı bir dönemde, milyonlarca küçük tasarrufçuyu çarparak mahveden bu kur oyunu AKP'nin hanesine bir siyasi başarı olarak mı yazılacak?..

Toplum bu tuzağı sineye mi çekecek, 3-5 bin doları birkaç saat içerisinde yere çakılan milyonlarca yurttaş, oyuna getirilmelerini, pusuya düşürülmelerini ve birileri tarafından çarpılmalarını unutup gidecek mi?..

En önemlisi de; dövizdeki kur oyununa farklı tepkiler gösteren muhalefet bu işin peşini bırakacak mı?.. Asıl soruyu da soralım;

"128 milyar dolar nerede" diye aylarca AKP'yi sıkıştırmaya çalışan muhalefet, 20- 21 Aralık'ta yaşanan ve belki de tuzağa düşmüş-çarpılmış milyonlarca yurttaşın cebinden 128 milyar dolardan çok daha büyük vurgun yapılan bu finans takiyesinin, gizli faizciliğin, ekonomi cambazlığının ve sinsi kur oyunlarının üzerine ısrarla gidecek mi?..

CHP ve İYİ Parti, büyük bir "tuzak"la, birilerinin vurgun yaptığı ileri sürülen kur rezaletini TBMM'de inatla gündemde tutacak mı?.. Evet; küçük balıkların büyük balıklara tuzak kurularak yem edildiği ve milyonlarca insanın sinsice çarpıldığı 20- 21 Aralıktaki kur skandalı ile ilgili diğer sorular da çok nettir;

Faizler bilinçli düşürülerek yatırımcı dövize mi yönlendirildi, döviz bilinçli olarak mı serbest bırakıldı, dövizin düşeceğini önceden kimler öğrendi, çarpanlar bir yerlerden gelen tüyoyla mı pusuta yattı ve bu tezgahtan kimler kaç milyar dolarlık vurgun yaptı?..

Yani büyük tuzağı kim kurdu, büyük vurgunu kim yaptı ve millet çarpılırken, aslında tasaruf sahiplerini kimler çarptı?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac