DOYMAYAN VURGUNCULAR, AÇ KALAN MİLYONLAR!..

AKP'nin iktidara geldiği günden bu yana, devlet ihalelerinin en az yüzde 25'ini alarak dolar milyarderi olan "5 inşaat şirketiyle kimlerin ilişkisi var" sorusunun yanıt bulamadığı bir ülkede, en az 40 milyon insan açlık sınırında yaşıyorsa, iktidar ile muhalefet arasında işsizlik-yoksulluk üzerinden yürüyen tartışmalar, (bazen derdini anlatırken, çaresizliği itiraf eden) cümleleri de gündemin baş köşesine oturtuveriyor...

Üstelik günlük siyasette bazen öyle cümleler kullanılıyor, öyle tepkiler dışa vuruyor ki; büyük bölümünün gerçekte yarattığı algı, medyanın da, siyasetin de gözünden kaçıveriyor...

Hele de ülkenin içerisinde bulunduğu buhran, toplumun büyüyen tepkisi karşısında siyasileri sıkboğaz eden bir çaresizliğe dönüşünce, özellikle iktidarın kurduğu bazı tehlikeli cümleler bumerang etkisi de yaratıyor... İşte o çarpıcı cümlelerden biri de büyük tartışma yarattı;

"Neymiş millet açmış, aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin..."

YALIDAKİLER, ÇÖPLÜKTEKİLER...

AKP lideri Erdoğan'ın, muhalefetin eleştirilerine tepki gösterirken kullandığı yukarıdaki cümle aslında, "biz her şeyi yapıyoruz, biraz da siz yapın" şeklindeki basit ve yanıltıcı bir algıyı ifade etmiyor...

Zengin ve yoksul arasındaki uçurumun devasa bir sonsuzluğa dönüştüğü bir ülkede; açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanın varlığını da üstü kapalı biçimde tarif ediyor bu cümle...

AKP'nin siyasi hatalarıyla, yoksulluğun dehşet verici biçimde büyüdüğü, işsizliğin intiharlara sürükleyen derin buhranlar yarattığı, geçim sıkıntısının yuvaları yıktığı bir ülkede, Erdoğan'ın kesinlikle kullanmaması gereken bir cümledir "siz de doyuruverin" tepkisi...

Çünkü AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana, Türkiye'de karnı doyanlar ve aç yatanlar arasındaki uçurumun merkezinde, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir gelir dağılımı dengesizliği de var;

Varsılla-yoksul arasındaki dehşet verici fark durmadan büyüyor, yalılarda yaşayanlarla çöpten ekmek toplayanların görüntüleri birleşince, çelişkinin tepkisi patlamaya hazır bir bomba gibi ortada dolaşıveriyor!..

Çarpıklığa bakar mısınız; iktidarın gazetesi Sabah dün "On büyük ekonomiden biri olmaya çok yakınız" diye manşet atarken, Türkiye'nin bağımsız gazetesi Yeniçağ, birinci sayfasında, "AKP, mühendisi çiğ köfteciye çırak yaptı" başlığı altında Zonguldak'ta, bir gıda mühendisinin çiğ köftecinin yanında çalıştığını gören Meral Akşener'in şaşkınlığına dikkat çekmişti...

Velhasıl; ekmek peşindeki 2 milyona yaklaşan üniversite bitirmiş gençle birlikte, yüzde 20'ye ulaşan toplam işsizlik oranı sosyal bunalımı artırırken, torpil-liyakat çelişkisi toplumun sinir uçlarında dinamit fitillerini de ateşliyor!!!

Yurttaşların çaresizliğini daha da derinleştiren eğitim-liyakat ve becerinin çöpe atıldığı bir ülkede, devlet memurluğu sınavında 100 puan alanların sözlüde elenmesi ve onların yerine siyasetçilerin, bürokratların, rektörlerin çocuklarının haksız yere oturtulması ise infial üstüne infial yaratıyor!..

HORTUMCULAR DOYDU mu ki?..

Türkiye'de büyüyen çarpık düzen yüzünden insanların karnı doymuyor ve iktidar bu konudaki çırpınışlarında, sorumluluğu muhalefete atmak gibi, gaflet içeren bir tepki de gösterebiliyor...

Ancak toplumun en az 40 milyonunun bitkin-yorgun-çaresiz-seçeneksiz-umutsuz hale geldiği bir ülkede, yoksulların doyurulması görevini muhalefete ihale eden bir Cumhurbaşkanını şaşırtıcı biçimde konuşturan başka vahim gerekçeler de olmalı. Erdoğan farkında mı acaba;

Devlet bankalarındaki batık krediler, milyonlara ulaşmış icra dosyaları, milyarlarca liraya ulaşmış kredi kartı batağı, burnundan soluyan kitleler içinde intiharı arttırıyor...

Peki; AKP iktidara geldiğinden bu yana devlet ihalelerinde büyük pastaları alanların, kamu bankalarını hortumlayarak gazete işletenlerin, yap-işlet-devret rezaleti ile tüyü bitmemiş yetimleri icralık edenlerin bir türlü doymaması yüzünden, toplumun büyük bölümünün aç kaldığını göremiyor mu Erdoğan?..

SAĞ-SOL, KAPIDA BAĞLI AÇLAR!!!

Evet; AKP lideri Erdoğan'ın "biraz da siz doyuruverin" lafını sakın ola bir kenara atmayın...

Danışmanlarının beceriksizliği, belki de toplumda büyüyen öfkenin şaşkınlığı ve paniği yüzünden kurdu Erdoğan bu cümleyi...

Aynı zamanda yorgunluğunu, bıkkınlığını ve en önemlisi de artan hayat pahalılığı- enflasyon- işsizlik ve piyasa vurgunculuğu bataklığının içerisindeki çaresizliğini de dışa vuruyor Erdoğan'ın karnı açlarla ilgili tuhaf tepkisi...

Özetle; Erdoğan'ın bu sözünün içerisinde saklanan gizli vurgu, aslında bir siyasi iflası da tarif ediyor...

Söyler misiniz; sağcı ve dinciler kendi müteahhitlerini, kendi gazeteci-televizyoncularını bir türlü doyuramazken, CHP'li geçinenler ise bir yandan kendi kiralık medyasını doyurmak için çırpınırken, aynı zamanda AKP'li gazetecilerin kucağına oturmuşken, halkın sefil olması, milletin karnının hiç doymaması kimin umurunda?..

Hiç kimse kızmasın;

Siyasetin tüm tarafları, kapılarında bağlı aç gözlü vurguncuları doyurmak için çabalarken, namuslu yoksulla, çaresiz fakirin umudu, iktidara-muhalefete değil, Allah'a kalmıştır!..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac