“….Ey Bedbaht Türk!...
*Wilson prensipleri ünvan-ı insaniyet karinesi altında senin hakkın gasp (ediliyor) ve namusun hetkediliyor. (kirletiliyor)
*Buralarda Rum’un çok olduğu ve Türkler’in Yunan’a iltihakını memnuniyetle kabul edeceği söylendi ve bunun neticesi olarak memleket Yunan’a verildi.
*Şimdi sana soruyoruz.
*Rum senden daha mı çoktur?
*Yunan hâkimiyetini kabule taraftar mısın?
*Artık kendini göster.
*Tekmil kardeşlerin maşatlıktadır.(mezarlık)
*Oraya yüzbinlerle toplan.
*Ve kahır ekseriyetini orada bütün dünyaya göster. İlan ve ispat et.
*Burada zengin, fakir, âlim, cahil yok. Fakat Yunan hâkimiyetini istemeyen kitle-i kahire vardır.
*Bu sana düşen en büyük vazifedir.
*Geri kalma. Hüsran ve nekbet (şerefini yitirme, talihsizlik) fayda vermez. Binlerle, yüzbinlerle maşatlığa koş.
*Ve heyet-i milliye’nin emrine itaat et!…”
“Ey Bedbaht Türk!” diye başlayan bu bildirinin altındaki imza “Redd-i İlhak Cemiyeti”dir…
Tarih ise 14 Mayıs 1919’dur…
Ertesi gün güzel İzmir’imiz Yunan askeri tarafından işgal edilecektir…
Millî Mücadele kahramanlarından ve ileride Cumhuriyetimizin Mübadele İmar ve İskân, Adalet ve Millî Eğitim Bakanlıklarını yapacak olan Mustafa Necati diye müthiş bir vatansever çıkmıştır ortaya. Moralızade Halit ve Ragıp Nurettin Bey’le birlikte şehrin ileri gelenlerini Konak’ta yıkılan eski Adliye Binasında toplamışlar ve uzun süren bir durum muhakemesi yapmışlardır. Toplantının sonunda Redd-i İlhak Cemiyeti imzasıyla bu bildiri yayımlanmış, Türk Milleti uyanmaya ve emperyalizme karşı savaşmaya çağırılmıştır.
Bu anlayış, “Mustafa Kemal’in Askeri” anlayışıdır ve İzmir’i de, güzel vatanımızı da emperyalist işgalden bu anlayış kurtarmıştır.
Mustafa Kemal’in Askerleri
Mustafa Kemal’in Askerleri…
Ne güzel bir unvan… Ne derin bir mânâ…
Bu üç kelimelik unvan neredeyse yüz yıllık bir tarihi, emperyalist güçler tarafından vatanı işgal edilen bir milletin uyanış ve şahlanışını sembolize ediyor.
Lakin…
Atatürk tarafından bugünler öngörülerek görevlendirilen “Türk İstikbalinin Evladı” bugün itibarıyla maalesef çok derin bir uykudadır.
Nöbette uyumaktadır üstelik...
Vatan nöbeti görevinde horul horul uyumaktadır.
Nöbette Uyumak İhanettir
Nöbette Uyumak İhanettir
Nöbette iken uyumak en hafif şekliyle ihanettir.
Arkadaşa ihanettir.
Ana babaya ihanettir.
Vatandaşa ihanettir.
Vatana ihanettir.
Vatan, ihaneti kabul etmez…
Nöbette iken uyumanın diyeti çok ağırdır. Yaklaşan düşmanı fark etmez ve baskın yersiniz.
Sevdikleriniz ve size koruma görevi verilen vatanınız tamamen ele geçirilir, diz çökertilir, yok edilirsiniz…
Türk İstikbalinin Evladı maalesef yıllardır derin bir koma halinde uyumaktadır.
Tam uyanmak üzereyken yenilenen narkozla tekrar komaya sokulmakta ve bu döngü böyle devam etmektedir.
Derin Narkoz
T.C.’nin idare şeklinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu söylenmektedir.
Bu bir yalandır, narkozdur.
T.C. demokratik değildir.
T.C. laik değildir.
T.C. sosyal devlet de değildir.
T.C. bir Hukuk devleti hiç değildir.
T.C.’nin idare şekli, halkını sömüren, uyutan, narkotik-despotik bir çete yönetimidir…
12 Eylüller narkozdur…
Siyasal İslam narkozdur…
TBMM’nde halkı temsil ettiği söylenen iktidar ve muhalefet partileri topyekûn narkozdur.
Narkozun ta kendisidir AKP iktidarı…
Narkozun adı, bazen iktidarın koltuk değneği, bazen Ekmeleddin, bazen önseçim, bazen de seçim barajı olmuştur…
Amaç aynıdır…
“Narkoz!”
“Siz uyuyun, biz satalım…!”
Narkoz, emperyalist çıyanlar tarafından görevlendirilen, bazen sağcı, bazen solcu, bazen dinci, Atamızın dahilî bedhahlar dediği, yerli işbirlikçiler tarafından halkımıza mütemadiyen zerk edilmektedir. Yetmez ama evetçiler, liboşlar, yandaşlar, din bezirgânları hep bunlardandır…
Her türlü olumsuzluğa rağmen, her dönemde, en azından bir avuç Mustafa Kemal’in Askeri uyanık kalmayı becerebilmiş, uykuya direnebilmiştir.
Uyanık kalmanın bedeli ise bazen zindanda, bazen de darağacında ödenmiştir.
Ancak Mustafa Kemal’in Askerleri hiçbir dönemde hiçbir görevin yerine getirilmesinde asla tereddüt etmemiştir.
Uyuyan Askerler Uyanmalı, Uyandırılmalıdır
Bugün için görevin yeni tanımı, Mustafa Kemal’in uyuyan askerlerini de uyandırarak saflara çağırmak, güçlenerek yeni bir Kurtuluş Savaşı vermektir.
Uyuyan Askerler Uyanmalı, Uyandırılmalıdır
Bugün için görevin yeni tanımı, Mustafa Kemal’in uyuyan askerlerini de uyandırarak saflara çağırmak, güçlenerek yeni bir Kurtuluş Savaşı vermektir.
Bu kez de savaş yine emperyalizme karşıdır.
Ancak emperyalizmin sağcı, solcu ve dinci yerli işbirlikçileri bu kez nasibini bir daha toparlanmamak üzere almalıdır.
Emperyalizme karşı koyan güçlü Türkiye hedefine ancak bu ağır narkoza direnebilen Cumhuriyetçi, Halkçı, Milliyetçi, Laik, Devletçi ve Devrimci bireylerin güç birliği yapmasıyla ulaşılabilir. Atatürk’ümüzün önümüze koyduğu bu ilkelerden asla ödün vermeden birleşe birleşe güçlenmenin ve bu ortak paydayı geleceğe taşımanın yolu da bellidir.
Bu ilkeleri kılavuz edinmiş ve ödün vermeyen Vatan Partisi Altı Ok’ta buluşmanın adresi olmalıdır.
Uyuyan askerler uyanmalı, uyandırılmalıdır…
https://twitter.com/drtayfunbudak
https://www.facebook.com/tayfun.budak.790