FETÖ SİSTEMİ HORTLUYOR mu?..
Nedense ayakkabıyla girilemiyor oraya!.. Terlik ya da çorapla geziyor içeridekiler!..
Tesettürlü çalışanlar, medrese havasında bir yer ya da sanki bir Kuran kursu binası gibi orası!..
Pansiyonlu değil ama nedense yatakhanesi bile var!.. Kadın-kız ayrımı yokken, yalnızca erkeklere ayrılmış orası!.. “Abi”,“belletmen” vs. her şey, tıpkı malumun ilanı gibi!!!
Üstelik bu “resmi” bina yasaların tam aksine, cuma günleri nedense kapalı tutuluyor!.. Tıpkı şeriatla yönetilen ülkelerdeki gibi çalışma takvimi ve mesai sistemi de değiştirilmiş orada!!!
Belli ki birileri devleti takmadan kendi kurallarını ve yasalarını uyguluyor ve kimse oranın başındakilerin kimlerle bağlantılı oduğunu, hangi grubu (!) taklit ettiğini de sorgulamıyor!..
Neresi peki, yasalara uyulmayan bu başıboşluklar mekanı?.. Bir tarikat yuvası mı, cemaat hücresi mi, cami ya da medrese mi orası?..
Ne yazık ki hiçbiri değil... Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı, sözde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren bir “okul”muş burası!!!
Hem de İzmir’in tam ortasında, adına nasıl olmuşsa “okul” denilen çok tuhaf bir yer burası...
Üstelik FETÖ’nün temellerinin atıldığı Kestanepazarı semtinde faaliyet gösteriyor bu hilkat garibesi mekan!!!
Yani, devlet cemaatle mücadele ederken, adeta FETÖ hücrelerinin çalışma yöntemlerini de anımsatırcasına faaliyet gösteren bir cumhuriyet (!) “okul”uymuş burası!!!
“Okul”un, modern Türkiye Cumhuriyeti’nde Ortaçağ medrese eğitimi veren bir kuruma dönüştüğüne dikkat çeken Eğitimİş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım’ın şu sözleri de yansımış medyaya;
“Okul zaten fiziki olarak daha çok Kuran kursuna benziyor. İçi de eğitim kurumundan ziyade camiyi andırıyor. Çocuklar, okulda terliklerle, çoraplarla geziyor. Burada tam bir medrese eğitimi veriliyor.Okulda, Milli Eğitim Temel Kanunu açık açık çiğneniyor. Okula yaptığımız cuma günü ziyaretinde, ders saati olmasına rağmen okulun tatil edildiğini, uzak yerlerden gelen öğrencilerin evlerine cuma gününden gönderildiğini gördük. Bunun yerine cumartesi günleri ders yapılıyormuş!.. Mesai saati olmasına karşın okulda yönetici ve öğretmen yoktu!.. Pansiyonlu okul olmamasına karşın 3. kat ranzalarla yatakhaneye çevrilmiş durumda. Bir üniversite öğrencisi ‘abi’, okulda belletmen öğretmen olarak gayri resmi bir şekilde görev yapıyor. ‘Erkek imam hatip okulu’ ibaresi olmamasına rağmen yalnızca erkek öğrenciler eğitim görüyor.”
İZMİR'de VALİ VAR mı?..
İzmir’de, bir imam hatip ortaokulunda yaşanan vahim skandal, eğitim müfredatından Atatürk’ün, cumhuriyetin, Aydınlanmanın ve de laikliğin tasfiye edilmesinden sonra deşifre olmuş bir rezaletten başka bir şey değil aslında...
Ve bu rezalet, AKP laik eğitimi tarumar etmeye devam ederken, kendini “Atatürkçü” sayan partilerin, milletvekillerinin, derneklerin, vakıfların, kitle örgütlerinin, gazetecilerin ve yurttaşların sessizliğindende cesaret alan bir pervasızlığı, kanun tanımazlığı da tarif ediyor...
O halde, İzmir’de “devlet” adına faaliyet gösteren üç yetkiliye soralım... İlk soru İzmir Cumhuriyet Savcısı’na; FETÖ’nün de palazlandığı Kestanepazarı’nda tıpkı cemaat okullarıgibi faaliyet gösteren sözde eğitim kurumları mı var?..
İkinci soru İzmir Milli Eğitim Müdürüolacak şahsa; Müdür efendi siz ve elamanlarınız okulları düzenli olarak teftiş etmiyor musunuz?..
Söyler misiniz müdür bey, İzmir’de okullar ne zamandan beri ayakkabısız girilen, cuma günleri kapalıtutulan ve devletin nizamına kafa tutulan yerler haline geldi?..
Milli Eğitim yetkilisi yanıt verebilir mi acaba; Kim izin verdi İzmir’de bu Suudi tipi uygulamaya, kim, hangi cesaretle laik cumhuriyetin yasalarını çiğneyebiliyor ve siz tüm bunlara neden ısrarla göz yumuyorsunuz?..
Ve son söz de İzmir Valisi’ne; İzmir’de her şeyden haberdar olabilen, okullardaki başıboşluğa, kanunsuzluğa müdahale edebilen bir vali var mıdır acaba?.
30 BİN BYLOCK KRİPTOSU!..
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT aylardır yeni bir operasyon için çalışıyormuş...
MİT, 215 bin kullanıcı ismi ve 18 milyon dolayındaki ByLock yazışmalarını “adli delil” olarak savcılığa göndermiş...
Siber uzmanlar, cemaat ilişkileri ortaya çıkarılan 215 bin IP adresi ve kullanıcı ismi altında, aslında 102 bin ByLock kriptosu olduğunu saptamış... Yani aynı kişiler, ByLock’a farklı IP adreslerinden ve ülkelerden girince liste kabarmış...
Milliyet gazetesindeki haberden de anlıyoruz ki, kripto, FETÖ’cülerin peşi bırakılmamış...
Yargıtay’ın ByLock kullanımını FETÖ’cü olmak için yeterli bir delil saymasının ardından, cemaatin dehlizlerdeki unsurlarına yönelik araştırma daha da derinleştirilmiş...
Ve güvenlik birimleri ByLock kullandıkları saptanan 30 bin “yeni” ismi daha belirlemiş... Şimdi Ankara’daki birimler bu 30 bin kişinin adları ve adreslerini illere göre tasnif ederek, operasyon için savcılıklara iletiyormuş...
AKP saflarında Kadir Topbaş’la başlayan istifa operasyonunun yeni ByLock listesiyle ne kadar ilgisi var, şimdilik belli değil...
Ancak yeni 30 bin kişilik listeye dayanarakşu soru da akıllara geliyor; ABD-Ankara hattında, FETÖ’nün eski polisleri ile kimi belediye başkanları Twitter üzerinden halen “özelden” (!) yazıştığına göre, kimlerin ve hangi başkanların ByLock yazışmaları devletin ve AKP kurmaylarının elinde acaba?..
Velhasıl daha kaç belediye başkanıistifaya zorlanacak, kaçının çevresine ve kurumuna operasyon yapılacak, bunları yeni ByLock listeleri kentlere gönderildiğinde çok net göreceğiz...
Ve iddia edildiği gibi, AKP içinde 90 civarında ByLock’çu vekil var mı, o da önümüzdeki günlerde operasyon düğmesine basılınca ortaya çıkacak, belli ki ortalık da çok kötü karışacak...
İşte bu operasyonlar hiç umulmadık isimlerin de belli ki maskelerini indirecek!.. Televizyonlarda neredeyse “Atatürkçü” diye yutturulan, “ByLock” lakaplı gazeteci kılıklılarla, FETÖ kamplarında çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada yayılan kaç kripto vekile dokunulacak hep birlikte göreceğiz!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac