GÖZ KAMAŞTIRAN SOYLU BİR DÖNÜŞ HİKAYESİ:
Türkiye’nin en geç parti ilçe başkanı olarak tarihe geçti...
Aile geleneğine uygun olarak Demokrat Parti ve Adalet Partisi’nin devamı olan DYP’de kısa zamanda sivrildi, Genel Başkan Tansu Çiller’in genç gözdelerinden biri oldu... 2007 yılında ise Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın istifası sonrası girdiği seçimde genel başkan oldu...
2008-2009 yıllarında adı artık tarihe gömülmekte olan partinin, iktidara en sert yüklenen genel başkanı olarak dikkat çekti. Örneğin zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan attan düştüğünde şu sözleriyle ön plana çıktı:
-Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi!..
Muhalif kesimlerden alkış alınca çıtayı yükseltti; mesela 29 Mart yerel seçimleri öncesinde “insanlarımız gülmeyi unuttu. Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar” diyerek şu ağır benzetmeyi yaptı:
-Paçalarından yolsuzluk akıyor!..
Hemen ardından Filistin’de Müslümanlara karşı İsrail’in saldırılarına değinerek, “arabulucuyum” diyen Erdoğan’a yüklendi:
-Eyy Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayyip Erdoğan!..
İktidarı ve liderini en ağır, en sert eleştirenler sıralamasında en öndekiler arasındaydı artık!.. Neler söylemiyordu ki; “Her gün tüyü bitmemiş yetim üzerinden siyaset yapıyorlar” diyordu, “Başbakan rantın babasını getirdi” diyordu, “Türkiye’de üç kişiden biri fukaralık sınırı altındadır” diyordu, “Başbakan kendisini padişah olarak görüyor” diyordu!..
-En genç muhalefet yıldızı unvanını da kapmıştı!..
“Sen kiim, Menderes kim!..”
Yıldızın muhalefet dozajı da giderek yükseliyordu tabii!..
2009 yılında halka hitaben yaptığı konuşmalarda çıtayı iyice yükseltti; yapılan yolsuzluklardan, 42 milyar dolarlık özelleştirme peşkeşlerinden söz ederek aynen şöyle dedi:
-Eğer tertemiz bir adamsam, dürüst bir adamsam, ardında bir tek lek bırakmamış bir adam olarak buradan herkese açıklıyorum; tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormazsam namerdim, namerdim!..
Aynı yıl içinde Şanlıurfa’da otobüsün üstünde ahaliye yaptığı konuşmada Erdoğan’ın 7 yıldır insanları kandırdığını, istismar ettiğini anlatan bu muhterem kişi, ardından kendisini Adnan Menderes’le kıyasladığını ileri sürdüğü Başbakan’a şöyle çıkıştı:
-Sayın Başbakan, sen kiim, Menderes kim!..
Denizli’de yaptığı salon konuşmasında ise halka şöyle söz verdi:
-Size söz veriyorum, bir daha asla boynunuzu yere eğdirmeyeceğim... AKP’den bu milleti, insanımızı kurtaracağız!..
Sonra partinin Genel Başkanlığından ayrıldı... Bu aynı zamanda “büyük dönüşümün” de miladıydı!.. 2010 yılındaki “Anayasa Referandumu” sırasında “Evet” oyu verilmesi için yurt gezisine çıktı. Cansiperane çalıştı doğrusu...
-Bu nedenle daha düne kadar Genel Başkanlığını üstlendiği Demokrat Parti’den ihraç edildi!..
FETÖ’ye övgüler ve AKP’de siyaset!..
2011 yılı bir başka “cephede” önlenemez yükselişinin başlangıcıydı. MHP lideri Devlet Bahçeli ve CHP milletvekili İsa Gök, Fethullahçı Cemaat’in faaliyetlerinin askıya alınması çağrısında bulunmuştu... Açtı ağzını, yumdu gözünü; Fethullah Gülen ve zamanın kudretli savcısı Zekeriya Öz’e övgüler yağdırdı:
-Fethullah Gülen ve onunla birlikte hizmet veren insanlar hakkında ipe sapa gelmez, bir merkezden yönetildiği apaçık olan açıklamalarda bulunuyorlar. Bütün dünyanın üzerinde ittifak ettiği, hem diyaloğa hem dinler arası uzlaşmayı sağlayacak olan, nefreti ortadan kaldırmaya çalışacak mümtaz bir şahsiyete saldırı vardır... İnsanın içi hazmetmiyor!..
FETÖ’nün firari savcısı Zekeriya Öz için de şunları söylüyordu:
-Bu ülkenin haksızlık yapan insanlarının haksızlığının yanına kar kalmayacağını, bir tek adam, bir işportacının oğlu ortaya koydu. Siyasi irade de arkasında durdu, hakkını teslim etmek lazım!..
Mesaj hedefi 12’den vurmuştu!.. Bu muhterem zat, iktidarın pek gözüne girmiş olmalı ki, geçmişte söyledikleri tamamen unutularak bizzat Erdoğan tarafından partiye davet edildi. 5 Eylül 2012’de resmen AKP’ye katıldı, hemen ardından AKP’nin en üst karar organına MKYK’ya seçildi ve genel başkan yardımcılığı görevine getirildi...
Sonrası daha da ilginç tabii; 64. Hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı koltuğuna oturdu. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi, daha üç beş yıl öncesinde en ağır şekilde eleştirdiği Erdoğan hakkında söylediği şu sözlerle tarihe geçmeye hak kazandı:
-Allah şahittir ki bütün bedenim kan gölüne dönse de Erdoğan’dan ayrılmayacağım!..
Başkanlık tartışmaları sırasında akıllarda yer eden, “Menderes kiim sen kim” sözlerinin sahibi bu zatın “vay be arkadaş” dedirten bir başka cümlesi ise şöyleydi:
-Dün bu milletin Menderes’ini, Özal’ını alanlara vallahi de, billahi de, tallahi de bu millet Erdoğan’ı vermeyecek. Tayyip Erdoğan Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanıdır!..
Ödüllendirildi tabii; İçişleri Bakanlığına getirildi... Adı Süleyman Soylu...
-Hikayenin devamı yarına...
https://twitter.com/umit_zileli