İHANETİN PASLI KILICI!..

"Harici ve dahili bedhahlar" diyor...
"Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet" diyor!..
Gençliğe Hitabe'nin bu sarsıcı satırlarına bakıldığında; Türkiye'de rejime, Kurtuluş Savaşı'na ve en önemlisi de bizzat Türk halkına yönelik ihanetler konusunda da, tarihin ne yazık ki sürekli tekerrürde olduğunu gösteren, utanç verici olaylar bitmiyor...
Türkiye'yi ne zaman zor durumda bırakacak "harici" emperyal bir açıklama yapılsa ve bir yalan taarruzu başlatılsa, "dahili" ihanet hançerleri de paslı kınlarından çıkıyor ve taarruz cephelerinin safına geçerek saldırıyor, vurmaya, yaralamaya, itibarsızlaştırmaya uğraşıyor!..
Kurtuluş Savaşı sürerken de böyle olmamış mıydı?..
Gazi Mustafa Kemal cepheden cepheye koşarak, yurdu işgalden kurtarmak için Kuvva-yi Milliye'yi örgütlemeye çalışırken; işte ulusal güçleri arkadan vurdukları yetmezmiş gibi, "dahili ve harici" işgalcilerin kucağına düşenler ihanete kalkışmamış mıydı?..
Anadolu tam da İngiliz'in-Fransız'ın işgali altındayken, başlatılan iç isyanlara ne demeli?..
Dinci geçinen kiralık mollalar, Gazi ile ilgili "katli vaciptir" fetvaları vermemiş miydi?..
Osmanlı'da Damat Ferit hükümetinde şeyhülislam olarak görev yaparken, Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal'e ölüm fetvası çıkaran Mustafa Sabri'yi, 1920'de "Kuvayı Milliyeciler'in katli vaciptir" diye fetvalar yayımlayan İstanbul Saray Hükümeti'nin Şeyhülislamı Dürrizade'yi kim unutturabilir ki?..

Azınlıklar, ihanetler, kurbanlar!..

Peki; Kurtuluş Savaşı sürerken yurdun dört bir yanındaki "azınlıklar"ın ayaklanarak, bir bölümünün gerici ve bölücüyle birlikte düşman safına geçmesine ne demeli?..
Adana'da-Antep'te-Maraş'ta-Urfa'da ve diğer bazı kentlerde, hariçten desteklenen "dahili bedhahlar", Atatürk'ün askerlerini arkadan vurmamış mıydı?..
Üstelik bu tuzağa rağmen, Nemrut Mustafa Paşa başkanlığındaki Divanı Harbi Örfi, önce eski Deyr-i Zor Mutasarrıfı Zeki Bey'i "tehcir suçlusu" diye 28 Nisan 1920'de "gıyaben" idama mahkûm etmedi mi?..
Eski Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, yalancı Ermeni şahitlerin iftiralarıyla 15 yıl kürek cezasına çarptırılmadı mı?..
Nemrut Mustafa Paşa bu kararı beğenmeyerek bazı mahkeme üyelerini değiştirmedi mi, yeni yalancı şahitler bulunmadı mı, sonunda "tehcir suçlusu" ilan edilen Nusret Bey, 5 Ağustos 1920'de suçsuz yere idam edilmedi mi?..

Utanmayanlar, yüzleşmeyenler!...

"Tarih, ihanetler açısından da tekerrürden ibaret" dedik ya; işte TBMM'nin açılmasının üzerinden 101 yıl geçmesine rağmen, "harici ve dahili bedhahlar" durmuyor!.. Türkiye'yi dıştan vurmaya çalışanlar; içerideki iş birlikçileri ve cumhuriyetin rövanşını almaya çalışan liboş dönekleri kiralık taarruzcular olarak kullanmaya devam ediyorlar...
İşte yine bir ihanet, işte yine iş birlikçilik... Velhasıl tarih, arkadan hançerleme açısından, yine tekerrür halinde!..
Solcu geçinenler, dinci geçinenler, siyasetçiler, iktidarın her telde oynayan köşe yazarları yine bir "1915" tartışması nedeniyle, Amerika'nın Ermeni olaylarını "soykırım" olarak nitelemesi ile birlikte harekete geçmekten çekinmediler...
İktidar kalemşorlarıyla muhalefet partilerindeki bazı kriptoların (!) Ermeni yalanlarını içeren eski tweetleri sosyal medyada yeniden anımsatılırken, yeni saldırılar da durmadı...
Bu saldırıların en önünde, Kürt yurttaşları temsil ettiği iddiasındaki HDP'nin olması kimseyi şaşırtmadı...
Hani şu Selahattin Demirtaş'ın, "HDP, Öcalan'ın projesidir" dediği parti var ya, ABD safında durmaktan yine kaçınmadı...

Yine soykırım, yine HDP!..

Son yılların tamamında olduğu gibi; HDP, ABD'nin 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesinin ardından acilen Merkez Yürütme Kurulu'nu topladı ve Türkiye'yi hedef alan utanç verici bir açıklama yapmaktan geri durmadı. Dedi ki HDP, "Ermeni soykırımı utancı ile yüzleşin!.."
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin açıklamasını "siyasi fırsatçılık, barış ve adalete ihanet" olarak nitelerken, "tümü ile reddediyoruz" dedi... Sosyal medyada, her kesimden ABD ve HDP'ye tepki yağdı... Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın, "sırtınızı dayadığınız PKK ve ASALA terörünün utancı ile yüzleşin" derken, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "sizin kara tarihiniz utanç vesikalarıyla doludur" diyerek HDP'ye sert tepki gösterdiler...
Gelelim asıl meseleye... Dün tam da Kuzey Irak'ta PKK'ya yönelik "Pençe Şimşek" ve "Pençe Yıldırım" operasyonları başlatılırken, örgütün en önemli kampları yerle bir edilirken; Irak'ta-Suriye'de cirit atan ABD'nin Türkiye'yi soykırımcı ilan etmesi ve hakkında kapatma davası süren PKK'nın partisi HDP'nin aynı anda "soykırım" yalanı üzerinden "yüzleşme" istemesi rastlantı mı?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac