KARANLIK, KARARSIZLIK, SUSKUNLUK!..

Neredeyse her gün bir siyasi anket yansıyor kamuoyuna... Birbirinin sonuçlarını alt etmeye çalışan bıktırıcı anketler bunlar...

Çünkü hepsi birbirine benziyor, hepsi belli ki sipariş ve pazarlıklar üzerine şekillendirilmiş... Oysa toplumu yönlendirmek isterken, dayanaksız- güvensiz rakamlardan ileri gidemiyor anketlerin çoğu...

2018 genel seçimlerinden sonra, 2019'da yapılan yerel seçimlerin hemen ardından sanki bu ülkede her ay seçim olacakmış gibi sürekli anket yapılması partilerin kendi kendilerini pohpohlamasına da hizmet ediyor...

Çoğu masa başında yapılmış uyduruk ticari anketlerin siyasetin gelişmesine- topluma seçenek sunulmasında katkıları olmadığı defalarca anlaşılmasına rağmen, körler sağırlar birbirini ağırlar şeklindeki bir gaflet sarmalı da kendi kendini oyalamaya devam ediyor...

"Cumhur İttifakı çöktü", "Millet İttifakı uçtu", "AKP battı, CHP coştu, MHP eriyor, HDP büyüyor" iddialarının kuşkularında, İYİ Parti'deki yükselişin dışında gerçekçi bir rakam bulmak olanaksız görünüyor anketlerde...

İşte bu umutsuz- karamsar ve seçeneksiz savrulmanın ortasından yansıyan "iki gerçek" de var ki; hem anketler üzerindeki siyasi çarpıklığı deşifre ediyor, hem de birçok partinin kendi kendini nasıl kandırdığını ve bir gaflet savrulmasında nasıl boşa kürek çektiğini de dışa vuruyor...

ANKETLER, YALANLAR, SEÇENEKLER...

İşte bakınız; AKP'den HDP'ye ye kadar, neredeyse tüm partiler ayakta olduklarını- güçlendilerini iddia ederek halen seçenek olduklarını ileri sürerken, bir taraftan da ardı ardına yeni partilerin kurulması, eskilerin o iddialı duruşu üzerindeki kuşkuları arttırıyor, seçenek konusundaki beklentileri ise giderek daha çok büyütüyor...

Söyler misiniz; mevcut partilerin seçenek olmak iddiaları gerçekçi olsa, hem onların içinden kopanların hem de dışarıdan siyasete girenlerin yeni örgütlenmeleri bu kadar artar mıydı?..

Son iki yılda AKP'den kopanların kurduğu partiler ve CHP'den gönderilenlerin oluşturduğu siyasi kuruluşlar bölünme ve

ayrışmalarla birlikte "çare"sizliği de yansıtmıyor mu?..

Siyaseti boğan; hem partileri, hem de halkı kandıran- uyutan ve enerjisini tüketen diğer sarsıcı gerçek ise her şeyi kilitliyor aslında;

Son üç yıldır, üstelik ortada seçim yokken bazı büyük partilerin kasalarını yağmalarcasına (!!!) ardı ardına yapılan anketlerin tutarsızlığı, siyasi çıkmazları arttırırken; işte o anket zırvalarının ortasında şaşırtıcı biçimde büyüyen gerçek ise, Türkiye'de siyasetin keşmekeşine ve (muhalefetin iktidarı- iktidarın ise muhalefeti ayakta tutmak için) yarattıkları kısır döngüye isyan edenlerin sayısının artması...

Çünkü adına anket denilen araştırmalardaki asıl gerçek, protestocu ve kararsız seçmenin sayısının hızla artması ve neredeyse yüzde 25'e ulaşıyor olması...

AKP erirken; ideolojik sarsıntıda olmakla eleştirilen CHP'den, yaşadığı erozyonu İmralı'ya ve Kandil'e sığınarak ya da Anayasa'nın ilk dört maddesine saldırarak örtbas etmeye çalışan HDP'ye kadar, partilerin büyük bölümü üstünlük sağlama konusunda ne yazık ki ileri gidemiyor... Muhalif siyaset acilen kendine gelmeli; siyaseti kendi içine kapatan ve sahte özgüvenler yaratan anketler yerine, toplumun sesine kulak verebilecek etkinliklere yönelmeli ve Türkiye'yi kuşatan AKP baskısını nasıl dağıtacaklarını düşünmeli...

Aksine, dayanaksız anketlerle karartılan umutsuz manzara; muhalefeti boğan kandırmacadan, toplumu uyutan şaşkınlıktan ve AKP karşıtı kitleler üzerinde sinsi bir rehavet yaratmaktan öteye gidemeyecek...

ADD ve ÇYDD NEREDE?..

Eskiden bir Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) vardı, bir de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD).

Memleket meselelerine duyalı derneklerdi bunlar... Yurdun her köşesinde örgütlenerek etkinlikler yapıyor, toplumu uyarıyor ve AKP karşıtı muhalif kesimler için lokomotif görevi de üstleniyordu o dernekler...

Sonra bir Ergenekon kumpası başladı ve cumhuriyetçi kurumlara yapılan operasyonlardan bu iki dernek de payını aldı...

İşte onlar ve toplumsal refleksin öncüsü olan diğer demokratik örgütlenmeler sinsice bir operasyonun ardından başlarını adeta kuma gömerek sessizliğe de büründüler!..

Oysa ADD ve ÇYDD'nin onlarca etkinliğine katıldım geçmiş yıllarda... O zamanlar şubeleri ve üye sayıları hızla artıyor, Atatürkçü düşünceyi ve çağdaş yaşamı yaymak için çaba gösteren bu derneklerin popüleritesi yükseliyordu...

Son yıllarda ise adları duyulmaz oldu... İçlerine kapandılar, hatta kendi içlerinde kavga ederek sürekli yönetim değişmesine rağmen bir türlü ayağa kalkamadılar...

Siyasetin, memleketin üzerindeki ölü toprağını dağıtarak seçenek olmaya çalıştığı bir dönemde, toplum ADD ve ÇYDD gibi derneklerin o eski etkisini arıyor...

Bir grup Atatürkçü bunu fark etmiş olmalı ki, ADD'ye taze kan olmaya çalıştılar, kongreye odaklandılar...

Aralarında Türker Ertürk, Hüsnü Bozkurt ve Ayhan Yalçınkaya gibi isimlerin de bulunduğu adaylar yurt gezilerine çıktılar, delegelerle konuştular ve bir heyecan yaratmaya çalıştılar...

Sonunda 16 Eylül'deki ADD kongresini CHP eski milletvekili Hüsnü Bozkurt'un listesi kazandı...

Şimdi asıl soruyu sormak lazım; bir dönem örgütlenmesi, söylemleri ve etkinlikleriyle kamuoyunda büyük ses getiren ve öncü güç haline gelen ADD eski haline gelecek mi?..

ADD'liler; memleketin şu anda içinde bulunduğu ahval ve şeraite tepki gösterecek, Atatürk'e, cumhuriyete, laikliğe yönelik saldırılara direnecekler mi, etkinliklerle toplumun uyanmasına katkı sunacaklar mı, gençliğe yönelecekler mi?..

Yoksa ADD, kendi içerisinde "körler sağırlar birbirini ağırlar" şeklinde, bir gardrop ve protokol örgütü olmaya devam mı edecek?..

Yeni başkan Hüsnü Bozkurt ve yönetimi bu konuda neler düşünüyor ve bu sorulara nasıl bir yanıt verecekler acaba?..

ÇARESİZLİK ve BABAYİĞİT!..

Bu arada sadece ADD ve ÇYDD değil, cumhuriyetçi laik kesimlerin öncüsü olan başka kurumların sessizliği de dikkat çekici...

Onlardan biri de, bir zamanlar eğitim üzerindeki karanlığa direnen ve toplumu aydınlatan Eğitim-İş...

O sendika da ne yazık ki kendi içindeki bir çatışmanın yarattığı savrulmanın ortasında eski etkisini yitirmiş bir manzara çiziyor ki, kahredeci...

Peki, Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği'ndeki tuhaflığa ne demeli?..

CHP eski İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın görevi bırakmasının ardından, bir partinin dümen suyuna girmesi yetmezmiş gibi, Taliban'ı savunma gafletine düşünce, kendini tüketmeye devam etti CKD!..

Evet; Türkiye'de bir dönem toplumun içine sürüklendiği karanlığın, çaresizliğin ve seçeneksizliğin ortasında birer meşale gibi duran kitle örgütleri, üzerlerine ölü toprağı serpilmiş bir manzaranın kahredeci duyarsızlığından bir an önce kurtulmalılar...

Çünkü toplum merak ediyor;

Türkiye, AKP ile büyüyen karanlığa daha çok sürüklenirken neredeler, ne yapıyorlar ve ne yapacak o kitle örgütleri?..

Üstelik siyaset kilitlenmişken ürkeklik yakışmıyor cumhuriyetçi derneklere, vakıflara, sendikalara ve kitle örgütlerine... Var mı umut dolu yanıt verecek bir babayiğit?..

ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ'nden AÇIKLAMA

Yazarınız Mehmet Faraç tarafından kaleme alınıp  01.10.2021 tarihinde yayınlanmış "Karanlık, kararsızlık, suskunluk!.." başlıklı köşe yazısında müvekkil Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne ilişkin gerçeği yansıtmayan beyanlarda bulunulmuştur. Konuyla ilgili olarak 5651 sayılı Kanun çerçevesinde yayınlamanızı istediğimiz cevap ve düzeltme yazımız şöyledir:

Değerli Gazeteci, Yazar Mehmet Faraç ve Yeniçağ Gazetesi

ÇYDD amacı; Atatürk ilke ve devrimleri ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, ağır pandemi koşullannda bile çok yoğun, çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirilerek derneğimizin amacı doğrultusundaki çalışmalarımız artarak devam etmiştir, 

Derneğimiz, ülkemizin ağır ekonomik koşullarına rağmen, yoğun ve verimli çalışarak daha fazla öğrenciye burs ve eğitim desteği vermeyi başarmıştır.

Günlük siyasete veya moda diline uyulmasına yerine; uzun vadeli ve kalıcı olan eserlerin ve değerlerin yaratılması ve yaşatılması esas alınmıştır. Pandemi döneminde uzaktan eğitime devam edemeyen 5.041 öğrencimize ekim ayı sonu itibariyle dizüstü bilgisayar ve tablet dağıtımımız tamamlanacaktır. Öğrenci burs verdiğimiz lise ve üniversite öğrencisi sayısı 16.277'den 18.098'e ulaşmış, öğrencilerimize ödediğimiz burs miktarımız da %15 oranında arttırılmıştır. Bu eğitim desteklerimiz artarak devam ederken derneğimiz ülke gündemini de yakından takip ederek gerekli durumlarda basına ve kamuoyuna açıklamalarda bulunmuş, Kanal İstanbul projesinin ÇED raporunun iptali için, İstanbul Sözleşmesi'nin iptali için idari yargı organlarında davalar açmıştır.

Derneğimiz son 2 yılda Kastamonu, Ürgüp, Alaşehir, Kilis, Giresun, Karabük, Göktürk, Mezitli, Karşıyaka ve Manavgat olmak üzere 10 yeni şube açmıştır.

Geçtiğimiz aralık ayında Dernekler Kanunu'nda Anayasa'ya aykırı şekilde yapılan değişiklikler hakkında çok geniş kapsamlı çalışmalar yapılmış, görüşlerimizi ve itirazlarımız basın ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu çalışmalarımızda sizlerin de desteğinizi beklemekteyiz.

Değerli yazınızda belki yukarıdaki bilgilerden haberiniz olmadan derneğimizin içine kapandığı ve köşesine çekildiğini belirtmektesiniz: ancak durum bunun tam tersidir. Kaldı ki sivil toplum kavramı sadece sokaklarda yapılan ve gösteri ve eylemlerin çok ötesindedir ancak derneğiniz gerektiğinde bu tür demokratik haklarını da kullanmıştır ve kullanacaktır. Çalışmalarımızda desteğiniz bekler, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygı ve sevgilerimizle.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 
Vekili Av. Volkan Yalçınkaya

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac