KİM KURTARACAK MİLLETİ?..

Ortalık her açıdan, toz duman memlekette...

Siyasetin keşmekeşiymiş, anket zırvalarıymış, "helalleşme" gafletiymiş, sınır ötesi operasyonmuş, terörün pusuda olmasıymış, politikacıların her salı günü kısır döngüden ileri gitmeyen polemikleriymiş, "asıl gündem"le alay eden magazin zırvalarıymış ve hatta İstanbul'un göbeğinde işlenen barbarca kadın cinayetleriymiş!..

Ne yazık ki rant siyasetinin gündemi değiştirme zırvaları içerisinde ve memleketin "ekmek derdi"ne düşmesi nedeniyle tüm bunlar her geçen gün biraz daha önemsizleşiyor...

İktidarla muhalefet çarkındaki gelgitlerin oyalamacasında ve göstermelik medya polemiklerinin kandırmacasında neleri unutmadı ki bu millet?.. "Gaflet, dalalet ve hıyanet"in her alanda cirit attığı bir dönemde, nelere alışmadı ki çaresiz ulusun bireyleri?..

PKK'dan IŞİD'e, El Kaide'den mafyaya kadar şiddet unsurlarının vahşetine bile alıştı bu millet!..

Terörün 40 yıldır ağır yaralar açmasını artık önemsemiyor toplum...

Şehit haberleri bile artık gazetelerde yer bulamıyor, teröristlerin şehit ettiği askerlerle ilgili sosyal medyada küçük paylaşımlar yapılıyor ve saatler geçmeden her şeyi unutuluyor...

Kadın cinayetleri ise artık neredeyse sıradanlaştı bu ülkede...

Vahşeti andıran cinayetlere yönelik tepkiler ne kadar cılız kaldıysa, cinayet yöntemleri o kadar sertleşiyor, barbarlaşıyor ve insanlığı utandıracak hale geliyor...

Ve o vahşi cinayetlerin dosyaları bile adliyelerin tozlu raflarında kısa sürede unutulmaya yüz tutuyor...

Velhasıl çarpıklıkların bini bir para memlekette... Televizyonların neredeyse hepsinde, sabah kuşağı adı altında şiddet barındıran, sözde insan hikayeleri pazarlanıyor, toplumdaki erozyon ve çarpıklık ne yazık ki insanlara magazin malzemesi olmaktan ileri gitmiyor...

Peki; yukarıdaki örnekleri bile artık önemsiz hale getiren, toplumun yaşamsal alandaki ilgisini, duyarlılığını, merakını bile bir tarafa atan "asıl gündem" ve asıl gerekçe nedir acaba?..

YAŞAMI DURDURAN DÖVİZ TUZAĞI...

Türkiye'yi kuşatan, yoksulun ekmeğini kemiren, zenginin önüne servet yığan utanç verici çelişki ve çarpıklığın paslı çarkıyla, her gün topluma dayatılan sarsıcı gündemin vahameti çok bellidir...

Ülkenin her bireyinin, Korona belası yüzünden sadece sağlığını değil, ekmeğini de düşünmek için bin takla attığı bir dönemde, halkı tarumar eden fahiş zamlar ve piyasa dolandırıcılığı yetmezmiş gibi, bir de "döviz"deki hileli ve utanç verici kirlilik var ki, işte Türk toplumunun yaşam açısından ne kadar duyarlılığı varsa hepsini yerle bir etmeye devam ediyor...

Bir Amerikan dolarının çok hızlı biçimde ve çok şaşırtıcı yöntemle 11 liraya yaklaşmasını utanç verici biçimde izleyen bir iktidar ve medyası var bu ülkede...

Bankada dövizi olanların her gün alkışladığı bu kirli çark, açlık-sefalet-işsizlik, hayat pahalığı nedeniyle mahvolmuş bir toplumun göğsüne, başına, midesine yumruk gibi inmeye devam ediyor...

İşte dolar ve Euro'da çılgınlığa ulaşan bu suni yükseliş marketlerden pazarlara, manavlardan AVM'lere, tarlalardan fabrikalara kadar yaşamın her alanını şok halinde durdurmuşken, üstelik gelecek belirsizliği ve karanlık büyümüşken, ekonomiden zerre kadar anlamayan bir iktidar yaşanan kahredici tabloya sarsıcı bir yılışıklık, laçkalık ve zavallılıkla bakmayı sürdürüyor...

Ve ülkede yaşayan 80 milyonu aşkın yurttaş ise sofrasından her saniye ekmek çalan "döviz" kılığındaki bu kirli tuzağı izlemekten başka bir şey yapamıyor...

Artık ısrarla devalüasyondan söz ediliyor bu ülkede... Sürekli başkan değiştiren ve siyaset baskısı altında sarsılan Merkez Bankası'nın ne yapmaya çalıştığı belli değil...

Erdoğan'ın tuhaf açıklamaları ise döviz tahtalarını tahterevalliye çevirirken, rantiye bu utanç verici çarkın içinde keyfinden halay çekiyor; ancak büyük bölümü asgari ücrete ve zamlar yüzünden her gün eriyen emekli maaşına mahkûm olan bir milletin büyük bölümü ise açlığa, sefalete, yokluğa, yıkıma doğru sürüklenmekten kurtulamıyor...

KURTULUŞ REÇETESİNİ KİM YAZACAK?..

Peki; yazının başında dikkat çektiğimiz sıradanlaşan gündemle, son aylarda gündemin asıl maddesi haline gelen "döviz"deki rezalet arasında yaşanan çarpıklık ve çelişki nereye götürüyor bu milleti?..

İhanet odaklarına cesaret veren gaflet siyasetinin, FETÖ'cülerden PKK'lılara kadar her kesimin alkışladığı vahim açıklamalar(!!!) yapması ve gündem değiştirme tuzağına düşmesi bile milleti oyalayamıyor, şaşırtmıyor artık...

Çünkü asıl vahim manzara bellidir... Gidişat da nettir, yaşanacaklar da; dövizdeki bu oyuna ve bu tuzağa (zengini zengin, fakiri daha da fakirleştiren kirli çarka) müdahale edilmediği ve Türk lirasının değer kaybı durdurulamadığı sürece, bu ülkeyi son 20 yıldır kasıp kavuran sosyal bunalımlar, intiharlar, işsizlik, yoksulluk ve sefaletin getirdiği çöküşler iyice zirve yapacak...

İşte bu yüzden de geleceği çok karanlık bu ülkenin...

"Enflasyon-fahiş zamlar-döviz çılgınlığı" üçgeninde ulusun neredeyse yüzde yetmişi ezilmeye devam ediyor ve bu rezaleti gözardı ederek, toplumun zihnine adeta pimi çekilmiş bomba bırakan bazı gafil siyasetçilerin beceriksizliği ve pervasızlığı da, kendi ayağına kurşun sıka sıka ilerliyor!..

İşte bu ortamda; hiçbir siyasi kurumun, ekonominin geleceği ve kurtuluşu açısından bir etkili reçete sunamaması, Erdoğan iktidarı ile birlikte büyüyen uçurumu daha karanlık ve daha derin hale getiriyor...

Bu ülke için mücadele eden, toplum refah içerisinde yaşasın diye çabalayan, çarpıklıklar, vurgunlar, yolsuzluklar, rezaletler bu ulusun bireylerini tarumar etmesin diye kendini paralayan bir gazeteci olarak; sürekli iktidara veryansın ederken asıl soruya neden cevap bulamıyoruz?..

Sözümüz tüm siyasi kurumlaradır;

Bu vahim ekonomik çöküşe karşı ne yapacaksınız, nasıl bir reçete sunacaksınız ki, bu millet enflasyon, zam, vurgunlar ve rezaletler ile birlikte büyüyen döviz sarsıntısı altında daha da ezilmesin...

Evet; kim sunacak nefes aldıracak, seçenek olacak o sihirli reçeteyi ve AKP'den kim kurtaracak umudu tükenen bu milleti?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac