Yeni bir haftanın başlangıcında, tüm okurlarıma sevgiler, saygılar. Değerli okuyucular, “lüks” sıfatı gayrimenkul sektöründe her gün karşımıza çıkan bir kelimedir. Lüks konut, süper lüks villa, ultra lüks rezidans vs vs... Nedir bu “lüks” kavramı? Kökeni Latinceden gelen bu kelimeyi bugün günlük hayatımızda kişiye özel ürün, hizmet ve marka olarak algılıyoruz. Bugün hayatımızın birçok noktasında “lüks” kelimesi baş köşeye otursa da, biz bugün gayrimenkul piyasasındaki anlamını ve lüks/değer ilişkisini konuşacağız.
Peki, her bireyin “lüks” tanımı aynı mıdır? Güvenlikli ve şatafatlı konutlar, akıllı evler, boğaza tepeden bakan rezidanslar, evinize gelmeden önce programladığınız mutfak aletleri, sadece dairenize çıkan özel asansörler, İtalyan mutfaklar, ithal banyolar, çevrede yaşayan insan kalitesi, alışveriş merkezlerine yakınlık, yerine göre tarihi doku, manzara vs vs... Bütün bunlara ekleyeceğimiz sayısız özellikleri düşündüğümüz zaman “lüks” kavramının kişinin yaşam standartlarına ve imkanlarına göre de değişebileceğini ve “lüks konut” tanımlamasının göreceli bir durum olacağını görebiliriz. Sokaklarda yaşayan bir evsiz için gecekondudan daha lüks bir konut var mıdır? Ya da gecekonduda hayatını geçiren dar gelirli bir aile için kaloriferli bir apartman dairesi, saray niteliği taşımaz mı? Keza, birkaç çocuğa sahip, dar bir konutu mesken tutmuş bir hane halkı için, geniş bir ev bulunmaz bir lüks sayılmaz mı? O halde bugün maddi birikimleriniz ölçüsünde sahip olacağınız ve beklentilerinize en iyi cevap veren gayrimenkul sizin için en ideal “lüks konut”tur.
Gayrimenkul literatüründe “Lüks bir konut aldım, iyi bir yatırım yaptım” cümlesi kadar yanlış bir cümle yoktur. (Piyasa değerinde aldıysanız şayet) Eğer bugün, ikinci veya üçüncü (lüks) konutunuzu alıyorsanız, bu zorunlu ihtiyaçtan değil, büyük bir ihtimalle kendinize bir statü kazandırma ihtiyacınızdan veya bir düşünüzü gerçekleştirme arzunuzdan kaynaklanıyordur. Ancak şunu sakın unutmayın; aldığınız konutu lüks yapan tüm özellikler, o gayrimenkulün prim yapabilme yeteneğini yükseltmez. Sadece piyasadaki emsalleri arasında, çok önemi olmayan bir değer farkı yaratabilir. Ayrıcı sahip olduğunuz gayrimenkulü, ikinci el piyasada satışa koyduğunuz an bunların pek de önemi olmayacaktır. İşte bu yüzden gayrimenkul edinirken kendi kimliğinizi “kullanıcı” veya “yatırımcı” olarak belirlemeniz gerekir. Eğer “kullanıcı” iseniz ve herhangi bir projeden, değerinin zirvesinde lüks bir gayrimenkul edinmişseniz, bir de bundan kâr elde edeyim diye, olmayacak bir hayalin peşine düşmemelisiniz. Eğer niyetiniz bir yatırımcı olmak ve bu alış-verişlerden kazanç elde etmek ise, stratejinizi daha farklı belirlemelisiniz.
Bugün cebinize milyon dolarları koyun, İstiklal Caddesi, Bağdat Caddesi gibi perakende caddelerine gidin, paranızla alacak gayrimenkul bulamazsınız. Neden? Çünkü yok denecek kadar azdır ve o az olan da değerlidir. Gözünüz kalır ama alamazsınız. Boğaz’a çıkın, tarihi yalıların, yalı dairelerinin, denize nazır konutların fiyatlarının hiçbir krizde düşmediğini ve bilakis döviz bazında sürekli arttığını görürsünüz. Neden? Çünkü bu gayrimenkullerin alternatifi yoktur, piyasada çok miktarda bulunmazlar ve bu yüzden rekabet güçleri çok yüksektir. Süper lüks bir rezidansın 15.katında bir gayrimenkulü, onlarca projede bulabilirsiniz, işte bu yüzden, istisnalar hariç, genelde prim vaad eden bir yatırım aracı olarak değerlendirmemeniz gerekir. Tabii ki her yatırımcının gücü, gözde perakende caddelerine, boğaza nazır gayrimenkullere yetmez ancak yatırım gücümüz ölçüsünde, her daim kiracı-alıcı talebinin yüksek olacağı, kendi bölgesinde rekabet gücü yüksek mülkleri tercih etmelisiniz. Alacağınız gayrimenkulü, tekrar satma düşüncesiyle almamış olabilirsiniz ancak alım yaparken, bu mülkü yarın aynı fiyata satabilir miyim sorusuna cevap arayarak hareket etmenizi öneririm.
Sağlıcakla kalın...
https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9