ORGANİZE SUÇ, ORGANİZE SUSKUNLUK!!!
Deşifre ve suskunluğun bu kadar dehşet verici biçimde birbiriyle çatıştığı bir dönem olmamıştı Türkiye'de...
Ne ihbarcı, itirafçı ilişkisinin gencecik insanları darağacına götürdüğü 12 Eylül'de, ne AKP'li, bölücü ve liboşların Öcalan-Kandil güzellemesiyle PKK'yı legalleştirmeye çalıştığı "çözüm-açılım" döneminde, ne içinden yüzlerce ajanın da çıktığı PKK/KCK operasyonlarında, ne AKP ile cemaatin çatışmaya başladığı 17/25 Aralık olaylarında, ne de içinden yüzlerce itirafçının çıktığı 15 Temmuz 2016'daki darbe sonrasında...
Yukarıda sıralanan olaylarla ilgili devlet gereğini yapmak için çırpındı, ihbarcılar-itirafçılar ortaya çıktı, vahim olaylar deşifre oldu, konuşanlar konuştu, savcılar harekete geçti, failler yakalandı ve sonunda zanlılar cezaevini boyladı...
Peki; yargının siyasallaşmakla suçlandığı bir döneme mi rastladı son aylardaki olaylar, bürokrasinin korkudan sindiği bir vahim sürece mi, yoksa devletin başını tamamen kuma gömdüğü bir gaflet ve ihanet dönemine mi?..
Geçmişinde büyük şaibeler bulunan bir organize suç örgütü lideri, AKP iktidarıyla yaptığı pazarlık sonucu yurt dışına çıkıyor, sonra evine operasyon yapılıyor, buna öfkelenince de, Türkiye'nin siyaset-bürokrasi-mafya-medya ve iş dünyası tarihinde görülmemiş olayları, büyük skandalları, iğrenç rezaletleri bağıra çağıra deşifre ediyor...
Neler demiyor ki Sedat Peker;
Eski bakanlar limanlarda akaryakıt kaçakçılığı yapıyor diyor...
Ülkenin eski yöneticilerinin çocukları uyuşturucu kaçakçılığında diyor...
Üç-beş müteahhit devleti yağmalıyor diyor... AKP ve medyasıyla sıkı fıkı olan kara paracıların yurt dışına kaçmasına göz yumuldu diyor...
Susmuyor Peker... Konuşuyor da konuşuyor...
Gülerek konuşuyor, öfkelenerek konuşuyor, önüne koyduğu (mesaj içeren-algı yaratmaya çalışan) objelerin girdabında sık sık alay ederek de konuşuyor...
İş dünyasının içinde bulunduğu rezaletlerden, gazeteci kılığındaki satılmış ahlaksızların kara paracıların otellerinde beleşe keyif çatmasından, televizyoncu bozuntularının şantajcılığından, arabuluculuk ve vurgunculuğundan da söz ediyor Peker...
ÜRKÜTEN SESSİZLİK!..
Düşünsenize; daha birkaç ay öncesine kadar (on yılı aşkın cezaevi sürecinden sonra) meydanlarda "Reis" adıyla arzı endam eden ve en çok da AKP muhaliflerine yönelik tehdit içeren öfkeli çıkışlarıyla toplumun büyük bölümünün tepkisini çeken Peker, kameranın karşısına geçiyor (bazen adeta stand up, bazen de araştırmacı gazeteci gibi deşifreler yaparak) rezillikleri, skandalları sayfa sayfa ifşa ediyor...
Bu sırada Peker, bir sonraki videoda hangi olayları anlatacağını, kimleri hedef tahtasına koyacağını duyuruyor ve YouTube üzerinden yayınlanan her videoda, siyasetten yargıya, mafyadan medyaya, bürokrasiden iş dünyasına kadar, çamura bulanmış onlarca şaibeli insanı hallaç pamuğu gibi atmaya devam ediyor...
Türkiye'de, son aylarda yaşanan olayların buraya kadar anlattığımız bölümünü hemen hemen herkes biliyor...
Çünkü Peker'in videoları milyonlarca kişi tarafından izleniyor, anlattıkları bazen yabancı yayın organlarına haber oluyor ve yüzbinlerce meraklı, (Peker ne yazmış, ne açıklamış, ne konuşmuş) diye neredeyse internetin başından ayrılmıyor...
Yazının başında, "deşifre ve suskunluğun çatıştığı bu kadar vahim bir dönem olmamıştır" dedik ya; işte şimdi asıl bu tuhaf ve kuşkulu sessizliğin üzerinde durmak gerekiyor...
Firari bir suç örgütü lideri, Türkiye'nin siyaset-medya-bürokrasi ve iş dünyası tarihinde, belki de son 50 yıldır görülmemiş rezaletlerle, skandallarla ilgili vahim iddiaları sayfa sayfa deşifre ederken, suçladığı hiç kimse nedense ağzını açmıyor...
Muhataplar ne olayı kabul ediyor, ne de vahim iddiaları yalanlamaya çalışıyor...
Buna "sükut ikrardan gelir" mi desek, "konuşursak başımıza iş gelir mi" diyenlerin kaygısı mı desek acaba?..
Yoksa, "adamı kızdırırsak bize musallat olmasın" korkusu mudur bu suskunluğun asıl sebebi?..
PEKER, DEVLET, SİYASET...
Yukarıdaki saptamaların aslında bir önemi yok... Şüpheliler, kuşkulular, zanlılar, failler...
Adına ne derseniz deyin, Peker'in bazen belgelerle ve görüntülerde deşifre ettiği olayların muhataplarının bu saatten sonra susmasının da bir anlamı yok!!!
Türkiye'yi asıl kahreden, yani devletin varlığını tahrip eden, bir ulusun siyasete, devlete, yargıya, güvenliğe inancını zedeleyen asıl mesele, bu kadar büyük iddialar ortaya saçılırken ve uyuşturucudan şantaja, kaçakçılıktan ihale rezaletlerine kadar onlarca vahim skandal deşifre edilirken, devletin polisiyle, askeriyle, savcısıyla harekete geçmemesi...
Türkiye Cumhuriyeti; "sahte MİT'çi" suçlamalarına hedef olunca Twitter üzerinden Peker'e meydan okuyan ve daha sonra da paylaşımını silen Cem Küçük adlı televizyoncu gibi davranamayacağına göre, nedir bu kahredici, sarsıcı suskunluğun asıl sebebi?..
Ne yani; bu ülkede yargı, güvenlik, bürokrasi adına hareket eden, yetkilendirilmiş binlerce insan Peker'in anlattığı olaylarla bağlantısı var diye mi, bu kadar utanç verici biçimde susabiliyor?..
Yani devletin içindeki herkes mi, "harekete geçersek Peker bizi de hedefine koyar" diye endişe ediyor?..
Türkiye gibi büyük bir ülkenin yargısı, bürokrasisi ve güvenlik teşkilatının böyle bir aymazlık, korkaklık, gaflet ve ihanet içerisine gireceğini düşünmek bile istemiyoruz...
Ancak bir gerçek var;
Peker'in deşifre ettiği rezaletlerin failleri sıradan vatandaşlar ve AKP muhalifleri olsaydı, Türkiye'de tarihin en büyük çete-kara para-mafya operasyonu çoktan yapılmış ve zanlılar da çoktan Silivri'yi boylamıştı...
Sosyal medyada özellikle iktidara yönelik en küçük eleştiri yapanların gece yarıları gözaltına alındığı bir ülkede, devlet ve iktidar bir suç örgütü liderinin anlattığı rezaletleri dizi film entrikaları gibi izliyorsa, perde gerisinde büyük kuşkular da belirir...
Film demişken; satılık gazetecilerin ağırlandığı kara paracılara ait otelle aynı adı taşıyan dünyaca ünlü "Paramount" film şirketi, siyaset-medya-iş adamı-mafya hattındaki son rezaletleri film yapsa, hiç kuşku yok ki Oscar'ların hepsini toplaması garantidir...
Hele de, buzdağının altındakiler ortaya saçıldıktan sonra
Paramount şirketi, filmin serisini çekmeye de yetişemez...
Peki; bir suç örgütü lideri, haftalardır ülkeyi sarsan olayları deşifre ediyorsa, kirli ilişkileri ortaya saçıyorsa ve çok vahim iddialar da bulunuyorsa, devletin, siyasetin ısrarla susmasının anlamı nedir?.. Kim yanıt verecek?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac