PEKİ ya “TOPLUMSAL FELAKET” ETKİLERİ?!.
Aslına bakarsanız, virüs yazısı yazmaktan fena halde sıkılmıştım…
Ancak son günlerde yapılan bazı açıklamalar, iyimser tahminler, bunların halk üzerindeki “virüs tehlikesi geçti” algısı yaratmaya başlaması dikkatimi çekti…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza’nın şu açıklamasını alıntılayıp sosyal medya hesabından paylaştı:
–Ölüm oranları da Ankara’nın başarısını ortaya koyuyor. Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre 26 Mayıs itibarıyla Türkiye’de ölüm oranı yüzde 2.8… Bu oran İngiltere’de yüzde 14.1, İtalya’da yüzde 14.3, Fransa’da yüzde 15.5, ABD’de ise yüzde 5.9…
Öncelikle kutlamak lazım; Batı’nın önde gelen ülkelerini deyim yerindeyse fersah fersah geride bırakmışız… Ancak, bu rakamlar her şeyin bittiği anlamına gelmiyor; Bakan Koca’da bunu söylüyor zaten:
–Risk bitmedi… Maske ve sosyal mesafeyi koruyun, kalabalıklardan kaçının…
Ancak, öyle olmadığını görüyoruz; son 4 günlük sokağa çıkma yasağından sonra milletin nasıl sokaklara saldırdığını hep birlikte izledik!..
Bayram öncesi verilen izinlerle memleketlerine giden yüzbinlerce insanın koronavirüsü nasıl patlattıklarına da tanık olduk!.. Ancak insanların yalnızca bir ölüm gerçekleşmişken nasıl evlerine kaçıştığını gördüğümüz mart ayından, ölümlerin hâlâ çift rakamlarda seyrettiği, vakaların binin üzerinde açıklandığı bu günlerde “artık bir şey olmaz” rahatlığıyla eski günlere döndükleri algısına nasıl kapıldıklarını da görüyoruz!..
–Ancak anlatmak istediklerim bunlar değil… Madalyonun diğer yüzünü de görmemiz gerekiyor!
“Esas şimdi başlıyor!”
Virüs tehdidi “göreceli” olarak azaldı ya…
Tüm yasakların kalkacağı, otellerin, restoranların, kafelerin kısacası neredeyse heryerin açılacağı günlerin eşiğindeyiz… En çok konuşulan konu ise tatile gitmek tabii ki… Ancak bilim insanları bu konuda da aynı fikri paylaşmıyor… Mesela Prof. Mehmet Ceyhan aynen şu uyarıyı yaptı:
–Evde oturmak tatile gitmekten sağlıklıdır!
İlk bakışta doğru gibi geliyor; ben doktor değilim, ancak bu görüşe katılmıyorum! Benim gibi katılmayan uzmanlar da var; Mesela Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) Başkanı Uz. Dr. Üstün Ezer de Prof. Ceylan’ın bu görüşüne katılmadığını belirtip şöyle dedi:
–Özellikle çocuklar ve 65 yaş üstünün tatile çok ihtiyacı var!
Ezer, bilimsel açıdan baktığının ve toplumu ciddi bir tehlikenin beklediğinin altını çizerek öncelikle şu uyarıyı yaptı:
–Koronavirüsün toplumsal felaket etkileri asıl şimdi başlıyor!
Ne demek peki bu? Çok şey demek! Çok vahim demek! Gelin Dr. Ezer’in ne demek istediğine bakalım:
–Yürümeyi unutan yaşlı, sokak fobisi oluşan çocuklar, araba sürerken yoldan çıkan, kas ve eklem zafiyeti kronikleşen, koroner damarları yüzde 90’lara varan oranda tıkanan, diyabetleri derinleşen, kalp ve akciğer yetmezliği ciddi safhalara ulaşan, yürüyüş, spor yapamayan, evde sağlıksız gıdalarla beslenerek obez olan, psikolojileri bozulan, depresyona giren, evde betona kök salmaya başlayanlara tatil çok iyi gelir!
“Engel olmayın tedbir alın!”
Bilimsel tespit ve önerilere yanlış tezlerle yaklaşıldığını da öne sürdü Dr. Ezer…
“Bizim millet sokağa toplu çıkarsa virüs yayılır, ikinci dalga gelir” düşüncesinin yanlışlığına değinen Ezer, şu tebessüm ettiren örneği verdi mesela:
–Trafikte bir sürü acemi, dengesiz sürücü var. O zaman hiç trafiğe çıkmayalım!
İşte böyle; önemli bir uzmanın uyarıları bunlar, “Tatilin de, sokağa çıkmanın da, koruyucu tedbirlerin varlığından, bunların uygulanmasından” söz ediyor…
Düşünsenize, aylardır eve hapsolmuş insanlar, eğitimiyle, sınav günlerinin zırt pır değiştirilmesiyle psikolojik baskı altına girmiş milyonlarca genç ve çocuk… Bu milyonların biraz olsun ferahlamaya ihtiyacı yok mu?..
Böyle yapılmazsa ne olur peki? Uzmanı söyledi yukarıda; Korkan, evden çıkmaya çekinen, psikolojisi bozulmuş bir toplum…
–Tedbir iyidir, tatil ve temiz hava da çok iyidir… Hepsi birlikte neden olmasın?..
İnsanlarımızın kendilerini koruyabilecekleri, önerilen uygulamaları aksatmadan yapacakları bir tatili neden olmasın?..
–Yoksa ben mi fazla iyimserim!..
https://twitter.com/umit_zileli