Hayata hep gülümseyerek bakan tüm arkadaşlarıma, dostlarıma, okurlarıma güzel günler diliyorum.
Değerli okurlarım, birkaç gün gecikmeli de olsa, bugün sizlerle, ölümünün 18. yıldönümünde Zeki MÜREN konuşmak istiyorum.
Rahmetle anıyorum; kendisini gençlik ve olgunluk dönemlerimde tanıyabilme şansım olmadı, zira en popüler olduğu 70’li yıllarda ben çocukluğumu yaşıyordum. Birkaç gün önce, TV kanallarında şarkılarını, kliplerini, konserlerinden alıntılarını izlerken, kısa süreli de olsa çocukluğumun anılarına döndüm.
Ankaralılar, hattâ yaşı benden biraz daha kemale erenler çok iyi hatırlarlar. 70’li yıllarda, Gençlik Parkı’nın içinde bulunan Lunapark Aile Gazinosu’nda, Zeki MÜREN ve dönemin nice popüler sanatçıları program yapmıştır. Gündüzden hatta günler öncesinden alınan biletlerle, akşam saatlerinde kuyruklar oluşur, programa yarım saat kala açılan kapılarda, içeriye dalan izleyiciler, ardı ardına sıralanan ahşap masalarda yer kapmak için adeta birbirini ezer, kapılan yerlerin ardından, evlerde yapılan dolma, börek, veya mezelerin serpiştirilmesiyle herkes kendi masasını kurardı. Gazinonun dışında kalan ağaçların dalları ise, bilet bulamayan veya programı beleşe getirmek isteyen gençlerle dolu olurdu. Her şarkı bittiğinde alkışlar veya ıslıklarla eşlik eden ama asla efendiliğini bozmayan gençlerle. İşte ben de, o günlerde, henüz çocuk yaşlarımdayken Zeki MÜREN ve dönemin popüler isimlerini yakından görme şansını yakalamıştım.
Birkaç yıl önce bir Bodrum seyahatimde, fırsat bulup, rahmetli sanatçının bugün müze haline getirilen evini gezmiştim. Çocukluğumda, sanatçının sahnedeyken giydiği ve benim anlam veremeyerek izlediğim yaldızlı mini elbiselerini, topuklu çizmelerini, simli eteklerini ve birçok aksesuarını tek tek incelemiş ve sanatçının cesaretine bir kez daha hayran kalmıştım.
Sanatçılığını hiç tartışmam ama ben rahmetliyi büyük bir devrimci olarak niteliyorum. Neden mi? 70 li yılların Türkiye’sinde, kendi kimliğini bu kadar açık ve net ortaya koyabilmek, bunu yaşayabilmek ve bunu sonunu düşünmeden yapabilmek bir devrimcilik örneği değil midir? Bugün, bir erkeğin taktığı küpenin sorgulandığı veya yadırgandığı, bir kadının mini eteğinin veya türbanının tartışıldığı bir Türkiye’de, o günkü şartlarda bir erkeğin yaldızlı etekle, apartman topuklu çizmeyle sahne alması ve “ben buyum” arkadaş demesi, kendi çapında bir devrimcilik değil midir? Yoksa güzel ülkemizin o günkü şartları ve ortamı, bireyin kendini ifade edebilmesi için daha mı uygundu? Ama öyle olsaydı, hayatının başında olan onlarca genç fidan son yolculuğuna darağaçlarında çıkmazdı! Sanatçı eğer yaşamak istediği veya yaşadığı yaşam tarzı yüzünden darağacına gitmediyse, dönemin cuntası, giydiği elbiseleri devletin ve ülkenin bekası için tehlike görmediğinden dolayıdır. Ama Zeki MÜREN benim gönlümün devrimcisidir.
Benim son derece muhafazakâr bir yaşam tarzı olan babam da bir Zeki MÜREN hayranıydı, iki ayrı siyasi görüşü savunan ağabeylerim de onun fenomeniydi. Klasik bir Türk kadını olan annem de onu keyifle dinlerdi. İnanıyorum ki, bu her ailede böyleydi. Bugün bile plaklarının, kasetlerinin en az bir tanesi her evde mutlaka vardır. Bugün, büyük sanatçıyı kabullenmeyen bir siyasi görüş, mezhep, inanç, topluluk vs var mıdır? Yoktur...
İşte sanatçılık budur. Sanatçılık, toplumun her bireyini ortak bir noktada buluşturmak, temsil ettiğin görüş, savunduğun ifade her ne ise onu yok edebilmektir. Sanatçılık çıkarların uğruna yalakalık yapmak değildir. Sanatçılık adını gece maceralarıyla, magazin haberleriyle veya şöhretini mafya babalarını aratmayan icraatlarla korumak değildir. Sanatçılık, toplumun tüm bireylerini tek bir salonda, tek bir ekranda, tek bir konser alanında, tek bir gönülde, tek bir yürekte buluşturmaktır. Branşı ne olursa olsun, sanatçılık yüzbinleri kolkola getirebilmektir.
Tane tane söylediği şarkılarıyla, billur sesiyle, mini elbisesinin arkasındaki nezaketiyle, sonuna kadar koruduğu tarzıyla, gönülleri fetheden rahmetlinin bu ülkeye yaptığı zamk misyonunu bugün hiçbir siyasetçi ne yazık ki yapamamıştır.
70’li yılların mini elbiseli Zeki MÜREN’İ, bugünün adam geçinen çakmalarından çok daha fazla adamdır. Mekanın cennet olsun. Seni saygıyla anıyorum.
Sağlıcakla Kalın…
https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9