PUSUDAN TEHLİKE SİNYALLERİ!..

PKK’nın 4 yıl öncesine kadar “4 ile 6 bin arasında” olan militan sayısının “20 bin”e ulaştığına ilişkin çok vahim iddialar var...
Belli ki örgüt “açılım”ın devleti tamamen durdurduğu dönemde, yalnızca kentlere mühimmat ve silah yığmamış, 2012’den itibaren yaşanan kadro erozyonunu gidermek için militan yapılanmasına da büyük ağırlık vermiş...
Örgütün militan yapısındaki tehlikeli yükselişi kanıtlamak için çabaya gerek yok... 2015 yılının Temmuz ayından bu yana 13 ilçede “özyönetim” adı altında şiddeti dayatılabilmesi, PKK’nın bu ilçelere donanımlı olarak yerleştiğini zaten kanıtlıyor...
Üstelik İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “bitti” dediği Sur’da bile zaman zaman çatışmalar yaşanıyor... Devlet orada teyakkuzda ve Sur’daki kaosun merkezdeki Bağlar’a sıçradığı gibi diğer alanlarda da görülmesini engellemeye çalışıyor...
Ancak kabus bitirilemiyor... PKK’nın geçen hafta Diyarbakır’ın merkezinde 7 polisi şehit etmesi ve daha önce de Çınar ve Lice gibi ilçelerde karakollara bombalı araçlarla saldırabilmesi de Sur yapılanmasının kent merkezi ve ilçelerde devinim içinde olduğunu gösteriyor...
Bu kanlı devinimin çeşitli gerekçeleri var... Örneğin, PKK’nın Kuzey Irak yapısı ile Suriye’deki PYD’den desteği arttırılıyor. Son olarak Urfa’da çok sayıda PYD militanının sınırdan girmek isterken yakalanması da PKK’nın Suriye koluyla militan alışverişini sürdürdüğünü kanıtlıyor...

Her evden bir çocuk!..

Peki, PKK 2010-2012 arasındaki operasyonlarda neredeyse dağılma noktasına gelmişken ve ısrarla “ateşkes” isterken nasıl oldu da büyüdü?..
Daha önce de vurguladığımız gibi “açılım” çabaları örgütü yalnızca mühimmat stoklamaya itmedi, İmralı-Kandil şovları macera arayan gençler için PKK’yı çekim merkezi haline de getirdi...
PKK’nın militan sayısının artmasındaki asıl vahameti ise Urfa Valisi İzzettin Küçük, 10 Haziran 2015’te bir televizyon kanalında şöyle açıklamıştı;
“Son 6 ayda bölgede kaçırılan çocuk sayısı 3 bin!.. Sadece Suruç ilçesinde 400 çocuk kaçırıldı. Bize gelen istihbaratlar, ‘PKK her evden bir çocuk dağa çıkarmak istiyor’ şeklinde. Yani silah bırakılacağı yönündeki bir beklentinin çok iyi niyetli olacağını zannetmiyorum. Silah bırakılmayacak. Bize gelen bilgiler bu şekilde... Çünkü sürekli çocuklar kaçırılıyor dağa.”
Evet; PKK’nın “her evden bir kişi” stratejisi de örgütün militan yapısının büyümesinde etken oldu... Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Hakkari’de sokak eylemlerine katılanların giderek örgütlü şiddet unsurları haline gelmesi ise bu bölgelerdeki milis yapısının güçlendiğini kanıtladı...
Örgütün askeri yapısındaki hareketliliği gösteren çok önemli bir veri de Temmuz 2015’ten itibaren yoğunlaşan operasyonların PKK’da yarattığı tahribatla dışa vurdu...
Devletin son açıklamasına göre bu süre içerisinde 4500 civarında PKK’lı etkisiz hale getirildi... Tutuklanan militan sayısı ise 1500 civarında... Bu rakamlar şu gerçeği de gösteriyor; PKK 4 yıl öncesindeki toplam militan yapısı kadar üyesini son 8 ayda kaybetti!.. Yaralananların sayısı ise bilinmiyor...

Tuzak stratejisi!..

Peki, tüm bu erozyona rağmen örgüt hangi konumda?..
Örgütün Şırnak, Yüksekova, İdil, Nusaybin ve özellikle de Sur’da verdiği kayıplar yalnızca militanlarla sınırlı değil... PKK 8 ay içerisinde “özyönetim” iddiasıyla şiddeti dayatırken, “milis” yapısında da önemli kayıplar verdi...
Örgüt için en ağır tabloyu da, halk desteğinin yitirilmesi dışa vurdu... Çünkü militanların yerleştiği binlerce evin harabeye dönmesi, işyerlerinin zarar görmesi, sosyo ekonomik yaşamın durması ve kitleleri göçe zorlanmak da halkın PKK’ya yönelik tepkisini arttırdı...
O halde asıl soru şu; PKK tüm bunlara rağmen ne yapıyor, ileriki dönemlerde ne yapacak?..
Örgütün özellikle en güçlü olduğu Sur’da çöküşe sürüklenmesi PKK’yı strateji değişikliğine de yöneltti... PKK bir yandan canlı bomba eylemleriyle metropollerde kaos yaratırken, diğer yandan da Diyarbakır merkez ve ilçelerinde güvenlik birimlerine karşı bombalı araç tuzaklarıyla ayakta durmaya çalışıyor...
Bu durum örgütün çatışma alanlarını ve yeteneğini önemli oranda kaybettiğini, risksiz eylemlere girerken aslında zayıfladığını da gösteriyor... İşte bu aşamada PKK da bunu fark ediyor olmalı ki, “cephe genişletme” çalışmalarına ağırlık veriyor...

Cephede 9 örgüt!..

Kuşkusuz PKK’nın cephe genişletme çabaları, uzun süredir yeraltına çekilmiş olan “TAK” gibi intikam timlerinin yeniden eyleme sürüklenmesinden ibaret değil... Asıl tehlike Milliyet’ten Tolga Şardan’ın dünkü haberindeydi... Bakınız, PKK sınır ötesinde neler planlıyormuş;
“Geçmişte bireysel olarak terör eylemlerini gerçekleştiren 9’lu oluşum, ‘Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ (HBDH) adıyla Türkiye’yi hedef alacak yeni bir eylem süreci için düğmeye bastı. Yeni oluşum, 23 Şubat’ta Suriye’nin Lazkiye kentinde önemli bir toplantı gerçekleştirdi. HBDH’nin aldığı kararlara göre, oluşumun tüm faaliyetlerinin takip ve kontrolünden Duran Kalkan’ın (PKK yöneticisi) belirlediği alt birimler sorumlu olacak. Yeni oluşumun hedefinde olan Türkiye, PKK’nın liderliğinde 4 ana eylem alanına ayrıldı. Bu alanlar; 1. Bölge: Ankara, İstanbul, İzmir, 2. Bölge: Hatay, Adana, Mersin, Kahramanmaraş, Osmaniye, Kayseri, 3. Bölge: Erzurum, Kars, Ardahan, Gümüşhane, 4. Bölge: Tunceli, Erzincan, Tokat, Giresun, Ordu, Trabzon olarak tespit edildi.”
Tüm bu veriler ve gelişmeler şunu da gösteriyor, AKP-PKK hattında fiyaskoyla sonuçlanan “açılım” kanlı bir bumerang olarak havada dolaşmaya devam ediyor!.. Yani terör kabusunun büyüyeceğine yönelik işaretler ne yazık ki artıyor... Doğu’suyla Batı’sıyla, çok ama çok yazık bu ülkeye...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac