BİZ BURADA NEFES ALIYORUZ...

Ramazan ayının ilk günlerinde, tüm değerli okuyucularımıza sıhhatli, bereketli, huzur dolu bir ay diliyorum. Hoşgörü, anlayış, karşılıklı sevgi ve saygı gibi erdemlerin, sadece bir ay boyunca değil, tüm hayatımız boyunca günlük hayatımıza yansımasını gönülden diliyorum. Değerli okurlar, bu hafta sizleri bambaşka bir dünyaya götürmek, yaşınız kaç olursa olsun, sizleri çocukluğunuzdan, gençliğinizden bir enstantaneyi hatırlayıp, tebessüm edeceğiniz bir yolculuğa çıkartmak istiyorum. Laf aramızda, sürekli gayrimenkul piyasalarından, projelerden, gelecek piyasa tahminlerinden, kira artışlarından vs benzer konulardan konuşmak beni de bazen sıkıyor, kaçasım geliyor. 

Yüksek lisans eğitimim sırasında hazırlamış olduğum bir dönem ödevi için Ankara’nın tüm eskici ve antikacılarını dolaşmıştım. İşimiz ve görevimiz “Değer biçmek” ya, tarih kokan objelerin değer takdiri ile ilgili olarak bir çalışma yapmıştım. İşte beni o günlerde içine çeken bu büyülü dünyanın vazgeçilmez bir tutkunu oldum. Fırsat bulduğum her an, kendimi bu “eski” kokan mekânlara atar, tozlu rafların arasında, huzuru, sükûneti ve dinginliği yakalarım.  Her gittiğim şehirde, ilk öğrenmeye çalıştığım yerler eskici ve antikacı dükkânlarıdır. 

Bilenler bilir, Ankara’nın Bahçelievler semtinde bulunan “Eskici Topaz” da bu nostalji kokan mekanlardan biridir. Kendine has üslubu ve deneyimiyle  “alıcı” ile “bakıcı”yı ayırt eden ve o gün ki ruh haline göre “bakıcı” müşterileri kabul eden veya etmeyen bir antikacıdır Topaz. Dükkâna ilk girdiğiniz anda tezgâhlarda, raflarda birbiri üzerine istiflenmiş binlerce obje sizi karşılar. Yaşınız ve yaşanmışlıklarınız ne olursa olsun, bu tozlu dükkânda mutlaka hayatınızdan bir parça bulursunuz. “Issız adam” filminden sonra başlayan pikap ve plak tutkunu koleksiyoncularla, mesleki objeler toplayan tıp ve hukuk profesörleriyle, tonlarca kumaş yığınının arasında dantel ve el işleme yastık, yatak örtüsü arayan ev kadınlarıyla, eski dönemleri yansıtan film ve dizilerde kullanmak amacıyla obje toplayan film yapımcılarıyla, yurdun dört bir yanından mal almak için gelen antikacılarla bu mekânda karşılaşabilirsiniz. Gündelik hayatta başka bir yerde bir araya getiremeyeceğiniz bu farklı eğitim ve sosyal sınıfların temsilcilerinin bazen saatlerce süren sohbetlerinin bir tek konusu vardır; eski ve antika objeler. Bazen yaşlı bir teyzeden, gençliğinin el emeği çeyiz hikâyelerini dinleriz, bazen bir tıp hekimi müdavimin yaptığı yağlı boya resimleri tartışırız,  bazen de, bir önceki gün gelen ve bir yabancıya kaptırdığımız nostaljik bir objenin yasını tutar, dertleşiriz. 


Biz nefesimizi burada alıyoruz. Showroomlarda, her geçen gün sıradanlaşan fabrikasyon ürünleri incelemek bize göre değil. Eski bir gaz lambasını elimize aldığımızda, o lambanın ışık verdiği odaları, şahit olduğu sohbetleri, masanın başında ders çalışan hangi çocuğu aydınlattığını hayal etmeye çalışırız. Bir şamdana dokunduğumuzda, hangi mutlu akşam yemeklerine, hangi evlilik tekliflerine, hangi romantik sohbetlere eşlik ettiğini düşünerek senaryolar yazarız. Eski bir berjer bize, yorgun ve yaşlı insanların, yalnızlık kokan hayatlarını anlatır.  Kristal bir şekerlik, çocukluğumuzun kâğıtlı şekerlerini gözümüzün önüne getirir. Siyah-beyaz bir televizyonun başında bütün müdavimler toplanarak, hayatımızdaki ilk televizyonun yer alışını, Bonanza’yı, Dallas’ı, Kaçak dizisini hatırlayıp gülüşürüz. Bazen de, vefasız bir mirasçının terk ettiği siyah beyaz aile fotoğraf albümlerine dalar gideriz.  Aynı vefasızlığı bir gösteremeyiz, güzel ülkemin eski fertlerinin asalet kokan fotoğraflarından mutlaka arşivimize hatıra alırız. Bir Osmanlı fermanı görünce hepimiz uzman birer tarihçi, eski bir fotoğraf makinesi ile karşılaştığımızda her birimiz birer fotoğraf sanatçısı, yüzyıllara meydan okuyan bir küp geldiğinde yine ayrı ayrı birer arkeolog oluruz. 

Başka bir mekânda bir araya gelme ihtimali olmayan, bu tozlu rafların sevdalılarıyla, sosyal hayatımızı burada yaşıyoruz. Biz nefesimizi bez değmemiş raflara kümelenmiş,  yılların emektar eşyaları ve objeleri arasında alıyoruz. Eğer sizin için de nefes almak sadece oksijen solumak değilse, bulunduğunuz semtin, ilin Topaz’ını bulun. Birkaç saatlik de olsa, yıllara, mutluluklara, hüzünlere şahit olmuş bu objeler arasında bir gezinti yapın, anılarınızı gözünüzün önüne getirecek mutlaka bir şey gözünüze takılacak, size farklı bir nefes aldıracaktır. 

Sağlıcakla Kalın...


https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9