DAMAT TRAŞI OLSUN...

Değerli okurlarımız, geçtiğimiz günlerde, Zeytinburnu Kazlıçeşme’de yükselen üç adet gökdelen ile ilgili olarak, İstanbul’un tarihi siluetini bozduğu gerekçesiyle, İstanbul 4.İdare Mahkemesi’nde açılan davada, bilirkişi raporu geldi. Rapora göre, daha önce 1 olan emsalin 2.5’a yükseltilerek, İmar Yasası’nın delindiği ve yapılan inşaatın Dünya miras alanı tampon bölgesi içerisinde kaldığı, bu nedenle İstanbul’un tarihi siluetini bozduğu belirtildi. Bu durumda eğer yetkili mahkeme ruhsat iptaline karar verirse, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, inşaat şirketinin zararını tazmin ederek, inşaatı tıraşlayacak. Yani imar yasasına aykırı olarak yapılan katlar yıkılacak. 

Komedi filmlerini aratmayan uygulamaları sanırım başka ülkelerde göremeyiz. Emsal oranını 1’den, 2.5’a çıkartan kim? İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Peki bu emsal yükseltme uygulanırken, bu alanın dünya miras alanı sayılan bölge içerisinde uygulandığını ve yasal zeminden çok da destek bulmayan bu hamlelerin, üç gün sonra başlarını ağrıtacaklarını kimse hesap etmiyor mu? Kimse farkına varmazsa geçer gider diye mi düşünüyor düzenlemenin mimarları? 

Şahsi fikrimi söylemem gerekirse, şehrin siluetini bozuyor gerekçesiyle yapılan tıraşlamaları gereksiz ve gayri ciddi buluyorum. Zeytinburnu’ndaki üç tane gökdelenin tıraşlanmasıyla şehrin silueti yerine mi gelecek? Panoramik manzara her yerde muhteşem güzellikte de üç bina tıraşlanınca mı korunacak? Gözümüzü gezdirdiğimiz her yerde muhteşem olarak nitelendireceğimiz panoramik manzaralar kaldı mı? Çıkın İstanbul’a bir dolaşın, Ankara’ya bir göz atın, her yer yükseklik konusunda birbiriyle yarışan gökdelenlerde dolmadı mı? Dünya miras alanı diye savunacağınız alanlarda birkaç bölgeyi kurtardınız diyelim, diğer alanlar ne olacak? 

Değerli okurlar, gelişmiş ülkelerde şehir planlamaları yapılırken, önce toprak kullanım planlamaları yapılıyor. Doğaya, insana, sosyal ve kültürel hayata, gelecek nesillere saygı duyularak şehirler gelişimini tamamlıyor. Ülkemizde ise ne yazık ki, önce rant kavramı masanın üzerine konuyor. Tükenen toprağın yatay kullanımı yerine ne yazık ki artık havanın kullanılmaya başlanması, katlarını sayamayacağımız gökdelenlerin yapımını da beraberinde getirdi. Bu kaçınılmaz son da “panoramik manzara” kavramının artık sadece anılarda kalmasına sebep oldu. Artık panoramik manzaralar yerine, karşı gökdelenin katlarını, yan rezidansın çatısını görmeye alışalım. Ne yazık ki son kalan doğal mirasların, son kalan boş arazilerin, nefes alanlarının da siyasetçi-bürokrasi-işadamı üçgeninde ve işbirliğinde yok oluşlarına tanık olmamız yakındır. 

Sağlıcakla kalın..


https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9