Değerli okurlarımız, bugün gayrimenkul piyasalarında izlediğimiz son tablodan bahsetmek istiyorum. Ağustos 2014 sonu itibarı ile TÜİK’in açıkladığı rakamlara baktığımız zaman, bu yılın ilk 8 ayında gerçekleşen satışların, geçen yılın aynı dönemine göre %6 oranında azalmış olduğunu görüyoruz. Toplam satış adedi 8 aylık dönemde 700.000 i aşmış durumda.
Bu düşüş oranı bana göre çok önemli bir oran değil. Yılsonuna kadar kalan dört ayda gerçekleşecek satışlarda beklenenin dışında gelişmeler olmazsa sektör 2014 yılını bu çizgide kapatır. Ancak 2015 için ne olur sorusuna cevap arıyorsak, elimizdeki birkaç parametreye daha bakmamız gerekiyor. İstatistiklerde göze çarpan bir başka rakam, kredili olarak gerçekleşen satışların, yine geçen yılın rakamlarına göre %28 oranında azalmış olması. Yani her üç kişiden biri kredi faizlerinden tatmin olmamış, kredi kullanmamış.
Dikkati çeken bir başka veri de, bu yıl alınan yapı ruhsatı ve yapı kullanım izin belgeleriyle ilgili. Bu rakamlar her üç ayda bir açıklanıyor. İlk altı ayın rakamlarına baktığımız zaman 525.000 civarında yeni konut için yapı ruhsatı, 415.000 civarında biten konut için ise yapı kullanım izin belgesi alındığını görüyoruz. Yani yeni bir arz dalgası daha giriyor piyasaya. Yılın ilk aylarında alınan yapı ruhsatı ve yapı kullanım izin belgelerinin sayısındaki yükseklikte, yerel seçimlerin de etkisini göz ardı etmemek gerekir. Yerel yönetimlerin değişme ihtimaline karşılık, ne olur ne olmaz refleksiyle hareket eden inşaatçı işini seçim sonrasına bırakmamak için hareket etmiş olabilir. Ancak ne olursa olsun, bu durum gayrimenkul arz seviyesini üst noktalarda tutuyor. Düşündüren soru şu; bu arza, alıcı talebi tatminkâr bir cevap verecek mi?
Yabancılara yapılan satış rakamlarını incelediğimiz zaman, geçtiğimiz yıla oranla ilk sekiz aylık dönemde %53 oranında bir büyüme yakaladığını görüyoruz. Ancak satış adedi olarak düşünürsek toplam satışlar 11.500 adet civarında. Yani ülke genelindeki 700.000 in üzerinde bir gayrimenkul satış rakamı içerisinde payı çok küçük. Bu yüzden sektörün, yabancı satışlarına çok bel bağlamaması gerekiyor.
Gözlerimizi siyasi otoriteye çevirdiğimizde ise farklı söylemler ve düşüncelerle karşılaşıyoruz. Sayın Ali BABACAN’ dan, artık hükümetin gayrimenkul sektörünü desteklemeyeceğini duyarken, Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü’nden tam tersini işitiyoruz. Yetkili, tapu harçlarının indirilmesi ve yükseltilen KDV oranlarının tekrar %1’lere çekilmesi konusunda çalışmalar yapılacağını dile getiriyor. Sektör siyasi destek bulursa, bu desteğin piyasalarda alıcı talebini ne kadar dinamik tutacağını ilerleyen dönemde göreceğiz ancak ben, sektörün biraz kendi haline bırakılmasını, kendi olağan şartları içerisinde gerekli hazmı yaşayarak dengesini bulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, biriken gayrimenkul fazlasını eritmek için, sürekli olarak alıcıların önüne, yapay seçenekler konulması, her şeyden önce fiyatların gerçek seviyelere oturmasına engel oluyor.
Ne zaman gayrimenkul alalım diye soranlara sloganımızı bir kez daha hatırlatıyorum; ”Doğru zaman yoktur, doğru gayrimenkul vardır”
Sağlıcakla Kalın...
https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9